Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suriye: Tutukluların yaşadıkları süreçlerin ortaya çıkarılması | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Son yıllarda Suriye’deki durumu takip eden gözlemciler, İranlı milislerin yaptıkları katliamlara ilave olarak, Esed rejiminin Suriyelilere uyguladığı vahşetin, modern tarihte eşi ve benzeri görülmemiş bir vahşet olduğu konusunda hemfikirdirler.

Herkesin hemfikir olduğu bu olgu, geniş ve kapsamlı bir bilgi tabanına dayanmaktadır. Yüz binlerce haber raporunun yanı sıra, uluslararası, bölgesel ve yerel örgütlerin, organların ve grupların raporları, hem Suriyeli hem de yabancı çeşitli kamu temsilcilerinin ifadelerini ve şahitliklerini içermektedir. Suriye rejimi organları ve kurumları yaklaşık sekiz yıldır Suriyelileri öldürüyor ve işkence ediyor. Bunlara dair bilgiler farklı farklı dönemlerde takip edilip belgelenmiştir.

Suriyelilere karşı yapılan acımasız uygulamalar iki yolla devam ettirilmiştir: Bunlardan birincisi, rejim ve müttefiklerinin, Suriye’nin neredeyse tamamında, uluslararası yasaklı silahlarla gerçekleştirdiği saldırılar ve askeri operasyonlardır. Bu saldırı ve operasyonlar, Çocuklar, kadınlar ve yaşlıların da dâhil olduğu geniş çaplı ölümler ve sivillere yönelik tutuklamalarla sonuçlandı. Bunun son örneği Suriye’nin güneyinde yaşanan hadiselerdir. Dera ile Kuneytra eyaletlerinin büyük bir bölümünü kapsayacak şekilde katliamlar yapıldı. Geçen Nisan ayında Şam’ın doğusundaki Guta bölgesinde aynı suçlar işlendi. Şehirleri ve köyleri moloz yığınlarına çevrildi ve nüfusunun çoğunluğu ya öldürüldü ya da tutuklandı.

İkinci yol ise, esas olarak rejim organları ve milisleri tarafından uygulanan geniş çaplı tutuklamalardır. Bu tutuklamaları, istihbarat kamplarında ve askeri birimlerde daha ziyade rejime bağlı milisler tarafından gerçekleştirilen işkenceler takip ediyor. Bu şekilde verilen Suriyeli kurban sayısı, çok sayıda kadın, çocuk ve yaşlı da dâhil olmak üzere 250 bin fazla kişi olarak tahmin edilmektedir. Bu suç eylemleri bu iki yolla işleniyor ve rejim güçlerinin kontrolü yeniden sağladığı bölgeler de hedef haline gelmiş bulunuyor. İki yolun kurbanları arasında muhalifler ve rejimden intikam almak isteyenlerin dışındaki kitleler de var. Kendilerini devrim ve muhalif güçlerin dışında sınıflandıran “Rimadiyyun/Griler” gibi gruplar var. Hatta bunların bir kısmı rejimi destekliyor. Buradan da anlaşıldığı üzere Öldürme ve tutuklamalar rasyonel bir bağlamda yürümüyor. Rejim güçlerinin içerisine çöreklenmiş kin ve nefretle dolu, basit çıkarlar peşinde koşan, yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık bataklığına saplanmış büyük bir kitle var ve bu kimseler acımasızca ve ayrım yapmaksızın bu eylemleri gerçekleştiriyorlar.

Rejimin organlarının ve müttefiklerinin suç eylemleri Suriye’yi kitlesel bir cinayet alanına dönüştürdü. Bunun görünen tarafı genel olarak askeri operasyonlardan kaynaklanan katliamlar ve büyük çaplı tutuklamalardır. Görünmeyen tarafı ise zorla kaçırıp tutuklamalardır. Her iki durumda da tutuklamaları işkenceler, hastaları tedavi etmeme, aç bırakma ve kötü muameleler takip etmektedir. Onbinlerce kişi istihbarat hapishanelerinde, askeri birliklerin cezaevlerinde, rejime bağlı haydutların karargâhlarında ölüme terk edilmektedir. Daha da ötesi Suriye rejimine bağlı hastaneler, Şam’da Şam 600 ve 601 hastaneleri de dâhil olmak üzere özellikle askeri hastaneler tutukluların işkence ile ölümüne doğrudan ve dolaylı olarak katılmaktadır. Gözaltına alınanların işkence yapılmasına tıbbi ve idari kadroların da katıldığı onlarca kişinin şahitliğiyle ispat edilmiştir. Ölüm nedenlerine dair sahte ölüm belgeleri düzenlenmektedir.

İşkence altında öldürülenlerin bedenlerini fotoğraflamak ve belgelemekle rejim tarafından görevlendirilen ve sonradan muhalif kanada geçen, güvenlik gerekçesiyle kendisine ‘Sezar’ kod adı verilen bir asker, istihbarat ve rejim hastanelerinin şubelerinde olağan hale gelmiş işkence ile öldürme hadiselerini belgeleriyle beraber ilgili birimlere aktarmıştır. “Sezar” kod adlı bu kişi 55 bin kare ceset fotoğrafı çekmiştir. Kemirgen ve böceklere adeta yem olarak terk edilmiş bu cesetler götürüleceği meçhul yer için o halde bekletilmektedir. Elektrikle İşkence ve şiddetli dayak izleri, kırılmış kemikler ve uyuz da dâhil olmak üzere çeşitli hastalıklar, kangren ve boğulma izleri” ölülerin bedenlerinde açıkça görülmektedir. 12 ile 14 yaş arasındaki çocuklar ve 70 yaşın üzerindeki yaşlılara ait cesetler var. Resimler gösteriyor ki cesetler toplu mezarlara defnedilmiş ya da başka kaynaklara göre özel fırınlarda yakılmışlar. Rejimin bu fırınlardan 6 tanesine sahip olduğu söyleniyor.

2017’de “İnsan Mezbahası” adı altında yayınlanan Uluslararası Af Örgütü raporunda, 2011 ve 2015 arasında Şam yakınlarında bulunan Saydnaya Hapishanesi’nde toplu idamların yaşandığı ve çoğu sivil muhaliflerden oluşan 13 bin dolayında kişinin infaz edildiği belirtildi. Rapor, eski hapishane gardiyanları, memurlar, tutuklular, hâkimler ve avukatların yanı sıra yerel ve uluslararası uzmanların ifadelerine dayanmaktadır. İdamların “gizli” ve haftada bir ya da iki haftada bir gerçekleştirildiği söyleniyor. 50’ye kadar tutuklu gruplar halinde hücrelerinden çıkarılıyor ve Saydnaya hapishanesinin ölüm odalarında idam ediliyorlar. Çok sayıda Suriyeli tutuklunun öldürülmesinin ortasında, Suriye rejimi geçmiş yıllardaki tutukluların akıbetini açığa vurmaktan kaçındı ve aynı zamanda dosyalarının araştırılmasını reddetti ve çok sayıda tutuklunun varlığını da inkâr etti. Hapishanelerde “ölen” tutukluların isimlerini yayınlamakla yetindiler. Ve bazen de çocuklarının “terörist gruplar” tarafından öldürüldüğüne dair sahte belgeleri tutuklu yakınlarına imzalatmak için zora başvurdular. Yakın zamanda, sorumluluktan kaçmak ve öldürülen tutukluların gerçek sayısının ortaya çıkmasını engellemek için bazı bölgelerde sivil ölüm kayıpların tutulduğu kayıt defterlerine müdahale etmek istediler. Bununla birlikte, bu yaklaşım yaşanın trajediyi kapatmaya yetmedi. Zira pervasızca öldürdükten sonra, öldüğü dahi ailesine bildirilmeyen veya cesedi ailesine teslim edilmeyen, gizemli koşullar altında yok edilen binlerce insan cesedi var. Rejim, öldüğü ortaya çıkan her bir kişinin kalp krizinden öldüğünü iddia ederek meseleyi kapatmaya çalışmaktadır.

Rejim hapishanelerindeki tutuklular ve on binlerce kişinin işkence altında veya sağlık ihmali, açlık ve kötü koşullar nedeniyle ölmesi meselesi Suriye dosyasındaki en önemli meseledir. Ve şimdi veya gelecekte gerçekleşecek herhangi bir Suriye çözümünde en etkili olanıdır. Zira bu mesele politik, sosyal ve ahlaki anlamlar taşımaktadır. Tüm tutukluların, özellikle de ölenlerin yaşadıkları süreçler ortaya çıkarılmadan, tutuklar derhal serbest bırakılıp tazminatları ödenmeden, yargının, suçların büyüklüğü ile orantılı olarak suçluları cezalandırmadan bu meselenin üstesinden gelinemez.