Moskova, önümüzdeki ayın sonunda Soçi’de düzenlenecek olan Suriye Ulusal Diyalog Konferansı sonuçları ve konferansın Cenevre görüşmeleriyle olan ilişkisini iyice şekillendirdi. Katılımcılar, üyelerinin ilk toplantısını Cenevre’de uluslararası şemsiye altında gerçekleştirebilecekleri ihtimali ile Soçi’de ‘Anayasa Komisyonu’ kurulmasını onaylıyorlar. Fakat çarpıcı olan ise, Rusya tarafının Anayasa Komisyonu kurulması kararının Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in imzasına bağlaması.
‘Suriye diyaloğu’ hakkında konuşmaların başlamasından bu yana, Hmeymim’deki Rus Üssü veya Şam Uluslararası Havalimanı gibi diyaloğun yapıldığı yerler farklılık gösteriyor. Yine aynı şekilde bu görüşmelerin himayesinde yapıldığı bakanlıklar da Rusya Savunma Bakanlığı veya Rusya Dışişleri Bakanlığı gibi farklılıklar gösteriyor. Ancak Rusya için değişmez iki durum var; Birincisi, Suriye’nin meşruiyeti ve katılımcıların en üst düzey siyasilerden ve halktan oluşması. İkincisi, konferansın Birleşmiş Milletlerin (BM) katılımı ile uluslararası arenada meşruiyet kazanması ve sonuçların Cenevre süreci ile BM 2254 sayılı kararına bağlı olması.
Moskova’dan Ankara’ya YPG garantisi
‘İlk meşru’ toplantı için Moskova, bin 500 ile bin 700 arasında davetli adayı listesi çıkarttı. Politikacılardan, milletvekillerinden, yerel meclis üyelerinden, siyasi partilerden, sendikalardan, ‘gerginliği azaltma bölgeleri’ ve ‘uzlaşı’ anlaşmalarında yer alan askeri grupların temsilcilerinden ve Rusya tarafından kabul gören elit kesim aydınlarından yaklaşık iki bin kişilik bir liste oluşturuldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki anlaşma çerçevesinde Moskova ve Ankara’daki istihbarat servisleri, davetliler listesindeki isimler üzerinde çalışacaklar. Türkiye tarafı, Ankara tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) bir parçası olarak gördüğü Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) tarafından herhangi bir temsilcinin katılmayacağını garanti altına aldı.
YPG komutanı Moskova’ya sık sık ziyaretlerde bulunuyor
Bu durum, Moskova’nın YPG ile ilişkisi, Deyr-i Zor’da DEAŞ ile mücadeledeki askeri boyut ve terörle mücadele ile sınırlı olduğuna işaret ediyor. Halbuki Moskova’nın ortak terörle mücadele odası kurduğu YPG’nin komutanı Sipan Hamo sık sık Moskova’ya ziyaretlerde bulunuyor. Sonuncusu dün kendisine terörle mücadele konusunda kazandığı zafer sebebiyle verilen madalya takdimi için gerçekleşti.
Trump’tan Türkiye’yi kızdıran hamle
ABD Başkanı Donald Trump, Suriye’deki askeri varlığının ve Suriye’nin kuzeydoğusunda beş üssünün Cenevre görüşmelerindeki ‘siyasi başarı’ ile bağlantılı olduğunu söylemişti. Başkan Trump ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kızdıracak bir karara imza atarak, omurgasını YPG’nin oluşturduğu sayıları 25 bin ila 30 bin arasında değişen Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) DEAŞ’ın bölgeden çekilmesi ve kalelerini kaybetmesinin ardından 400 milyon dolarlık silah yardım tasarısını onayladı.
Bu durum, ‘ABD ihanetinden’ çekinen Ankara’nın, PYD ile temas halindeki Moskova ile daha fazla yakınlaşmasına sebep oldu. Burada iki rota var. Birincisi, Moskova tarafından siyasi olarak desteklenen Cenevre rotası. İkinci rota ise, askeri konular görüşmek üzere Rusya-Türkiye-İran ‘garantörlüğünde’ yürütülen Astana-Soçi. Astana görüşmeleri ile ateşkes anlaşmaları ve gerginliği azaltma bölgeleri oluşturulurken, siyasi çözüm arayışları için Soçi konferansı ön plana çıkıyor.
Soçi’de De Mistura’nın varlığı
Moskova’nın Soçi Konferansı için istediği ‘ikinci meşruiyet’, Washington’u kızdıran BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan De Mistura’nın varlığını akıllara getirdi. D e Mistura Astana toplantısına ‘gözlemci’ statüsünde katıldı. Rusya’nın şimdi de Soçi’ye katılması konusunda baskı yapıyor. Birkaç gün önce Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Moskova’da bir araya gelen De Mistura, Moskova’nın Şam’a, anayasal reform süreci ve Suriye’nin geleceğine ilişkin 12 ilke üzerinde müzakere etmesi amacıyla Yüksek Müzakere Heyeti ile görüşmesi için baskı uygulamaya başlaması gerektiğini söyledi.
21 üyeden oluşan Anayasa Komisyonu
Ancak edinilen bilgilere göre Rus tarafı, Soçi’deki Suriye Diyalog Konferansı’nda ‘Anayasa Komisyonu’ oluşturulması ve üst bir konseyinin kurulmasını kararlaştırdı. Aslında, Rus yetkililer Moskova’nın onayladığı üyeler ile Esed’in komisyonu oluşturan kararnameyi imzalamayı kabul ettiğini ve Moskova’nın komisyon üyelerine iki seçenek bıraktığını belirttiler. Buna göre, ya yeni anayasaya yapılacak ya da mevcut anayasada 2012 anayasasında değişiklikler yapılacak. Şam, 21 üyeden oluşan Anayasa Komisyonu’nun mevcut parlamentodaki yasama komisyonu aracılığı ile anayasa reformu yapması ve 2020’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar 2012 anayasası ile devam edilmesinin onaylanması konusunda ısrar etti. Ayrıca Soçi’nin ikinci turunun Şam’da düzenlenmesi ve Anayasa Komisyonu’nun sandalyelerinin çoğunluğuna (15 rejim üyesi ve 6 muhalif önerisiyle) sahip olma konusunda da ısrarcı oldu.
Moskova, Soçi’yi BM çatısı altında yapmak istiyor
Moskova, De Mistura’yı Soçi Konferansına katılmaya ikna etmek için Anayasa Komisyonu’nun ilk toplantısının Cenevre’de yapılması fikrini destekledi. Ayrıca 2254 sayılı kararla uluslararası denetim altındaki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlıklar kapsamında Başkan Putin’in yeni anayasayı onaylama ihtimali tartışıldı. Bununla birlikte Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Washington’un Rusya’ya bildirdiği, Soçi Konferansı’nın tek oturumda yapılması ve Cenevre sürecinin desteklenmesi şartlarının ardından Soçi’yi Astana sürecine benzer şekilde ardışık bir rotaya dönüştürmemek konusunda esneklik gösterildi.
BM’nin, Moskova’nın niyetlerini ve Şam’ı zaman kazanmaya teşvik eden Tahran’nın nüfuzunu test etmesi için De Mistura, önümüzdeki ayın 21’inde Cenevre’de dokuzuncu bir görüşme turu yapılması çağrısında bulundu. Dikkat çekici olan ise, Cenevre oturumu tarihinin, Soçi Konferansına katılacakların listesinin görüşüleceği Rusya-Türkiye-İran toplantısıyla çakışacak olması.
Muhaliflerin Esed şartı
Tüm bu pozisyonlar çerçevesinde, özellikle Moskova, konferansa katılanların Suriye Devlet Başkanı Esed ile görüşmelerini önerdikten sonra Yüksek Müzakere Heyeti, Soçi’ye katılmak ya da katılmamak konusunda politik bir karar almak için Riyad’daki düzenlenen toplantıda üyeler arasında sıcak tartışmalar yaşamış ve geçen ay yapılan açıklamada muhalifler konferanstan geri çekilerek ‘geçiş döneminin başlangıcında Esed’in ayrılması’ öngörülmüştü.