Suriye: Kemal Şeyho
Kürt muhalif Abdulhamid Hacı Derviş, Suriye’nin eski devlet başkanı Edib Çiçekli’nin Şam’ın merkezindeki ed- Diyafe Sarayı’nda yaptığı konuşmada ‘1 No’lu Bildiri’yi yayınladığı ve merhum Devlet Başkanı Haşim el- Attasi’ye askeri darbe yaptığını açıkladığı sırada genç olduğunu anlatıyor.
Hacı Derviş 2 Aralık 1951’de Şam’da 9. Sınıfa giden bir ortaokul öğrencisiydi. Olay 1936 yılı doğumlu, Suriye’nin kuzeyindeki Haseke ilinin en kuzeyine 85 kilometre uzaklıkta olan ed-Derbesiye bölgesine bağlı el-Karmana köyünden Derviş’i siyaset alanına girmeye yönlendirdi. Suriye Kürt Demokratik Partisi (PDKS) adını taşıyan ve ‘Partiya’ olarak bilinen Suriye’deki ilk Kürt partisinin 3 kurucusundan biriydi. Parti, Refik Derbe’nin yanı sıra Nureddin Zaza, Osman Sabri, Hamza Nuveyran ile birlikte 14 Haziran 1957 tarihinde kurulmuştu. Derviş, 1962’den beri Suriye Kürt Demokratik İlerici Partisi’ni (PDPKS) yönetiyor.
1958 yılında Mısır ve Suriye’nin birleşmesinin ilan edilmesinin ardından dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır Suriye’deki siyasi partilerin dağılmasına dair karar çıkardı. Suriye’deki ardışık askeri darbelerden sonra Hacı Derviş ve arkadaşları politik mücadelelerini gizlice yürütmek için harekete geçti. Darbelerin sonuncusunda eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esed, 1970 yılında hükümeti devirerek başa geçti. Derviş’in partisi 1980’lerin sonuna kadar çalışmalarını gizli bir şekilde sürdürdü.
O dönem ülkenin içinde bulunduğu durumda, 1990-1994 yılları arasında, parlamento seçimlerinde Hacı Derviş, Haseke ilindeki Suriye Halk Meclisi’nde (parlamento) bağımsız kişiler listesinde bir koltuk kazandı. Bu, politikacı Kürt şahsiyetlerin ikinci bir meclis üyeliği kazandığı ilk ve tek dönemdi. Derviş ayrıca, 10 Şubat 2014’te Cenevre’de düzenlenen ikinci Suriye barış görüşmelerine de katıldı.
O dönemde Kürt hareketi heyetine başkanlık etti. Bir dizi toplantıların ardından Hacı Derviş, Suriyelilere ülkenin geniş bölgelerinde radikal tarafları ve İslami aşırılık yanlısı örgütleri kontrol altına alma sorumluluğunu yükledi. Rejimi ve muhalefeti diyalog masasına oturarak savaşın parçaladığı bu ülkedeki krize son vermeye çağırdı.
25 Eylül 2017’de Irak’ın Kürdistan bölgesinde yapılan referandumun Suriye’nin yanı sıra Türkiye, İran ve Irak’tan oluşan dört ana ülkeye dağılmış olan Kürtlerin taleplerine olumsuz bir şekilde yansıdığını gizlemedi.
Şarku’l Avsat, Suriye’nin kuzeydoğusundaki parti ofisinde Abdulhamid Hacı Derviş ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Derviş bir soruya yanıt olarak şunları söyledi:
“Türk ordusunun müdahalesinden çok korkuyorduk. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) diye adlandırılan radikal İslamcı grupların desteğiyle şiddetli bir saldırı gerçekleştirildi. ÖSO, Türk ordusunun desteğiyle ve onlara dayanarak kendi vatanına saldırıyor. Kendi ülkesinin topraklarına Türk bayrağı dikiyor. O halde Türkiye’nin amacı Suriye’nin kuzeybatısını kontrol etmek. Çünkü Cerablus, Azez ve Mare kendisine bağlı grupladın elinde. Afrin’den Suriye’nin batısındaki İdlib ilindeki bölgeye ulaştı. Ardından sıra Fırat Nehri’nin batısındaki Münbiç’e gelecek. Bu Türk projesi, Suriye dosyasında aktif rol oynayan güçlerle koordinasyon ve işbirliği içinde dikkatle hazırlandı. Söz konusu planın uygulamaya geçirilmesi konusunda ülkemizdeki durum fırsat bilindi. Cerablus ve el-Bab şehirlerinin geçtiğimiz yaz tek bir kurşun atmaksızın DEAŞ’ın elinden teslim alması da buna delildir.”
Hacı Derviş’e daha önce kullandığı “Afrin Kürtleri için en uygun seçenek bölgeyi Suriye ordusuna teslim etmeleridir” ifadeleri sorulduğunda şu yanıtı verdi:
“Türkiye’nin amacı Suriye’nin kuzeybatısını kontrol etmektir. Ve bu arzusunu gerçekleştirmek için herhangi bir kanıta ihtiyaç duymuyor. İddia ettiğine göre teröristlerle ve radikallerle savaşıyor. Fakat gerçek böyle değil. Çünkü Kürtleri yurtlarından çıkarmak istiyorlar. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Münbiç’te bir terörist güç olarak DEAŞ örgütüyle savaştığında Türkiye’nin iddia ettiği gibi el- Cezire ve Kobani bölgeleriyle bir bağı yoktu. Afrin Kürtleri için en iyi seçeneğin Suriye ordusuna teslim edilmesi olduğunu söylediğimizde de Türkiye’nin Kürtlerin olan Afrin’e müdahale ve işgal etmesini engellemek için bunun en iyi çözüm olduğunu düşündük.”
Derviş açıklamalarının devamında şunları söyledi:
“PYD, Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgeler, Arap şehirleri ve kasabalarının birçoğunu egemenliği altında tutuyor. Ancak bu demokratik yollarla gerçekleşmedi. Bir emrivaki otorite olarak egemenlik sağlandı. Bu, aralarında bizim partimiz olan ve silahların gücünün değil seçim sandıklarının ayrıcı olmasını savunan İlerici Parti’nin de bulunduğu diğer Kürt partilerinin ve tarafların muhalefetini artırdı. Bizim partimiz; Kürt Ulusal Meclisi (ENKS), PYD ve özyönetim partilerinden farklı bir politikaya sahiptir. Politikalarının yanlış, gerçeklerden uzak olduğunu düşünüyor ve Kürt halkının beklentileriyle uyuşmadığına inanıyoruz. Ancak Kürt halkının haklarını tek başımıza biz belirleyemeyiz. Bu ancak Suriye halkının oluşumlarının anlaşması sonucundan belirlenebilir. Her ne üzerine anlaşırlarsa anlaşsınlar bu sevgili ülkemiz Suriye’nin çıkarı ve hizmeti için olacaktır.”
Hacı Derviş, Cenevre görüşmelerine dair de değerlendirmelerde bulundu:
“Suriye krizinin çözüm treninin karanlık tünellerden geçtiği bir gerçek. Bunu ikinci Cenevre görüşmelerinde Suriye muhalefet delegasyonuna üye olduğum zaman dile getirmiş ve ‘Biz Suriyeliler olarak anlaşamazsak terörist ve radikaller ülkenin tamamını egemenlikleri altına alacaklar’ demiştim. Aynen bunu söyledim, şimdi tekrar söylüyorum. Ve çözümün Suriye’nin eliyle olması gerektiğinin altını çiziyorum. Rejime ve muhalefet partilerine ülkeyi ve halkını yıkan, ateşi halen kuvvetle yanan ülkedeki krizi sona erdirmek için diyalog masasına oturmaları için çağrıda bulunuyorum.”
Derviş, Soçi’deki konferansa gitmeme nedenini ise şu şekilde yanıtladı:
“Soçi’ye katılma davetini reddettik. Çünkü Türkiye, konferansı düzenleyen temel taraflardan biriydi. O bugün, Suriye’nin bir bölümü olan Afrin’e bir saldırı gerçekleştiriyor. Bu ülke Suriye krizi çözümünden nasıl dürüst bir taraf olabilir? Türkiye, Suriye’ye saldırarak ülkemizdeki radikal İslam örgütleri ve gruplarını desteklerken Rusya bu konferansın nasıl başarıya ulaşmasını umabilir? Bu nedenle Soçi’ye gitmeyi reddettik.”
Abdulhamid Hacı Derviş’e Cenevre görüşmelerinde Kürt bir heyet oluşturmaya yönelik girişimi hakkında da soruya şöyle cevap verdi;
“Şubat 2016’da Moskova’dan döndükten sonraki günlerde, Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan bir teklif aldık. Ve Cenevre’deki Suriye Kürtlerini temsil etmek üzere 8 üyeden oluşan bir Kürt heyeti oluşturmayı kabul ettik. Ancak bu girişim hem ENKS hem Demokratik Toplum Hareketi hem de PYD tarafından kabul edilmedi. Ayrıca Hmeymim’deki Rus üssünde başka bir toplantı düzenledik. Suriye’de faaliyet gösteren Rus kuvvetlerinin komutanı Aleksandr Dvornikov ile bir araya geldik. Onlardan bağımsız veya birleşik bir Kürt delegasyonu oluşturmak için Kürt partilerini Moskova’da veya Hmeymim’de bir toplantıya çağırmalarını talep ettik. Yine Kürt partilerden olumlu bir yanıt alamadık.”