Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suriye’de Türk-Kürt çatışması | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Türkiye ile Suriye’deki Kürtlerin Demokratik Birlik Partisi (PYD) arasında Afrin’de çatışmaların başlamasıyla birlikte Türk-Kürt mücadelesi yeni bir safhaya girmiş oldu. Zira daha önceden iki taraf arasındaki çatışmalar siyasi mücadele, kısmi çatışma ya da doğrudan veya vekâleten çatışmalar gibi uzun süren mücadeleler şeklinde devam ederken şimdi kapsamlı ve açıktan bir savaşa dönüştü. Özellikle Suriye ve çevresindeki çatışmaların son yıllarında taraflar arasındaki öfkenin savaşa dönüşmesi Suriye ve Türkiye’nin ötesinde bölgesel ve uluslararası ilişkilere de birçok düzeyde etki edecektir.

Bilindiği gibi iki taraf arasındaki çatışmanın temelini geçmiş yıllarda tarafların siyasi ve askeri gücünü benzeri görülmemiş şekilde tırmandırmaya yönelik ısrarı oluşturdu. Çatışmanın beslendiği tarihi nedenlerden birisi de Kürtlerin yönelttiği “Kürtlere yönelik zorbalık” ve Türklerin yönelttiği “bölücülük ve terörizm” suçlamalarıdır. Bir taraftan Kürtlerin geleceğine ve çevreleri ile olan siyasi ilişkilerine dair farklı bakış açıları, diğer taraftan ise Suriye ve çevresinde gerçekleşen bölgesel ve uluslararası kamplaşmalanın taraflarının ısrarlı bir şekilde dahil olma isteği çatışmanın beslendiği diğer kaynakları oluşturmuştur.

İki tarafın Suriye konusundaki farklı tutumları ve bunun meydana getirdiği etkiler, aralarındaki çatışma faktörlerinin bir diğeridir. PYD, Esed rejimine yakın durmayı, muhalifler ise mesafeli durmayı tercih ederken, Türkiye daha ziyade Esed rejimiyle mücadele eden muhalif silahlı kanada yakın durmayı tercih etmiştir. Suriye’de etkin olan ve Devlet Başkanı Beşşar Esed’e karşı duran muhalif Kürt parti Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) silahlı muhalif kanatla olan mücadelesi ve bütün bunların yarattığı ortam Türk-Kürt çatışmasını alevlendiren ilave bir faktör haline geldi. Tabii ki Suriye’deki Türk-Kürt çatışmasının patlaması, bölgesel ve uluslararası anlayışlar olmadan mümkün olamayacaktı. Zira geçmişte Türkiye’nin Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin yönettiği PYD ve onun milislerine vurma girişimleri engellenmişti. Uluslararası desteğin en belirgin olanı Afrin’deki Türk operasyonuna ABD’nin ses çıkarmaması ve Rus duruşunun değişmiş olmasıdır. Bu, Washington’un Türk operasyonunu onayladığı anlamına gelmese de, Ankara’nın Kürtlerle doğrudan savaşını kabul etmek durumunda kalmıştır. Zira Washington yıllardır siyasi ve askeri açıdan PYD’yi desteklemektedir.

Afrin’in çevresindeki tüm siyasi ve askeri koşullar çatışmayı Türklerin kazanma ihtimaline işaret ettiği gibi, Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğusundan Irak sınırına kadar olan bölgeyi kapsayacak şekilde askeri çatışma çemberini genişletme kapısını da aralayacaktır. Birden fazla Türk yetkilisinin Afrin operasyonunun öncesinde vurguladığı gibi, bu mücadele Suriye topraklarında geniş bir alana yayılabilir. Bu durum bir taraftan Türkiye’ye ağır bir siyasi ve askeri yük getirirken, diğer taraftan da PYD’ye Türk kuvvetleri ile farklı bir savaş yürütme olanağı sunacaktır.

Hiç şüphe yok ki Afrin ve sonraki savaşlar Suriye gerçekliği üzerinde ağır bir yük oluşturacaktır. Bunun nedeni sadece çevresindeki savaşa nispetle sakin kalabilmiş Suriye topraklarında (Afrin) olması ve Kürt çoğunluğa sahip Suriyeli vatandaşların tepesinde yapılması değildir. Aynı şekilde Suriyelilerin her iki cephede de savaşacak olmasıdır. Zira “Zeytin Dalı” operasyonunda muhalif birlikler Türk ordusu ile beraber savaştığı gibi, Suriye’nin değişik unsurları da Suriye Demokratik Güçleri çatısı altında PYD ile beraber mücadele etmektedir. Bu tür bir savaş bölgeyi zayıflatacak ve rejimin daha sonra buraları kontrol edebilme şansını artıracaktır. Tahminlerin ötesinde gelişmeler yaşanırsa, PYD milisleri -silahlı muhalefet güçleriyle mücadelelerinde defalarca yaptıkları gibi- sahip oldukları konumda tutunamayacaklarını fark ederlerse, pozisyonlarını ve denetim yerlerini rejime teslim edebilirler.

Sözün özü; Afrin savaşının başlamasıyla birlikte Türkiye-Kürt çatışmasındaki gelişmeler siyasi ve askeri haritalardaki değişikliklere yeni kapılar açtığı gibi, Suriye meselesinde gerginliklerin artma olasılığını da artırmıştır. Buna neden olan etmenlerin başında PYD’nin tutucu ve radikal duruşu ile Suriye’de yaşanan ölümlerin, yok edilmenin ve tehcirin devam etmesini bir sorun olarak görmeyen bölgesel ve uluslararası müdahaleler gelmektedir.