Suriye’nin kuzeyinde Rusya ve Türkiye aracılığıyla önceki gece varılan ateşkes sadece birkaç saat sürdü. Rejim, birçok bölgede düzenlediği saldırılarla ateşkesi ihlal ederken, anlaşmada Heyet-i Tahriru’ş Şam’ın (eski Nusret Cephesi) akıbetine dair bölümlerin muğlak bırakılması dikkat çekiyor.
Rejimin bu ihlalleri muhalif grupların rejime karşı güvensizliğini perçinlerken, söz konusu gruplar, İdlib’e yönelik bir operasyon düzenlemek için Esed rejimi ve Rusya tarafından öne sürülen “terör” bahanesinin bir kenara bırakılacağına dair garanti almaları halinde ‘Nusra’ya karşı harekete geçebileceklerini bildirdi.
Bütün bu gelişmeler Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “teröristler” ile muhalif gruplar arasında ayırım gözetilmesi çağrısı yapmasından bir gün sonra yaşandı.
Rejim ateşkesi ihlal etti
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), dün sabah yayınladığı açıklamada, Esed rejimine bağlı kuvvetlerin, Suriye’nin kuzeyinde varılan ateşkesi henüz 10 saat geçmişken iki kez ihlal ettiğini bildirdi. SOHR’nin bildirdiğine göre, rejim güçleri ilk olarak Hama’nın kuzeyindeki Lattamine beldesine daha sonra da el-Cabiriye beldesine düzenlediği bombardımanlarla ateşkesi ihlal etti. Rejim güçlerinin, hava saldırılarına eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği havan topu ve füze saldırıları nedeniyle bölgede yıkımlar meydana geldi.
“Anlaşmanın detaylarına sahip değiliz”
Ateşkesin ilan edilmesinin ardından Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Liva el-Mutasım grubu Siyasi Ofis Başkanı Mustafa Secri, “Türkiye ve Rusya arasında İdlib, Hama, Halep ve Lazkiye kırsalını kapsayan sözlü ateşkesin detaylarına dair henüz bir bilgiye sahip değiliz. Ancak buna rağmen rejim ateşkesi ihlal etti. Muhalif gruplar da bu ihlallere karşılık verdi” dedi.
Olası bir İdlib savaşının ne boyutta olacağının Türkiye-Rusya arasındaki anlaşmalara bağlı olduğunu belirten Secri, “Rejim saldırılara başlarsa biz de topraklarımızı savunmak zorunda kalırız” şeklinde konuştu.
Rusya ve rejimin İdlib’e yönelik operasyon düzenlemek için bahane olarak kullanmaya çalıştığı “Nusret Cephesi” hakkında da değerlendirmede bulunan Secri, “Nusra ile herhangi bir ilişkimiz yok. Aramızdaki anlaşmazlıklar çok büyük” ifadelerini kullandı. Şarku’l Avsat’a bilgi veren İdlib’deki askeri kaynaklar ise “Herhangi bir ideolojik yakınlığı olmamasına rağmen para için Heyet-i Tahriru’ş Şam’a (HTŞ) katılan komutanlar dahil, örgütün bütün komutanları ve unsurları, HTŞ’yi feshetmek üzerinde duruyor” dedi.
HTŞ, İdlib’de kalmakta ısrarlı
Öte yandan, SOHR Müdürü Rami Abdurrahman, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Rusya ve Türkiye’nin HTŞ’ye kendini feshetmesi ya da İdlib’den ve rejim ile temas noktalarından uzak bir yere çekilmesi seçeneklerini sunmasına rağmen örgütün İdlib’de kalmakta ısrar ettiğini söyledi. Seçenekler arasında HTŞ’nin Halep’in kuzeydoğu kırsalına dönmesinin de olduğuna değinen Abdurrahman, HTŞ’ye ilişkin asıl sorunun yabancı militanlar olduğunu sözlerine ekledi.
Secri ise HTŞ sorunun en iyi çözümünün örgütün kendini feshetmesi olacağını belirterek, İdlib’deki diğer büyük muhalif grup olan Suriye Ulusal Kurtuluş Ordusu’na (SUKO) birleşme öneren Suriye Ulusal Ordusu’nun cevap beklediğine işaret etti.
Uluslararası güçlerin, “Nusret Cephesi” sorununu çözme konusunda yeterince ciddi olmadığını söyleyen Secri, “Biz Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olarak, kısa bir süre içerisinde Nusret Cephesi defterini kapatmaya hazırız” dedi. Nusra’yı bölgeden çıkarmak isteyen muhalif gruplara yardım edilmemesine rağmen Nusra’nın yardım aldığını belirten Secri, “Nusret Cephesi’nden en büyük zararı her zaman muhalif gruplar gördü. İdlib ya da kontrolümüz altında olan diğer bölgelere saldırı gerçekleştirilmeyeceğine dair uluslararası bir güvence alırsak, Nusret Cephesi’ni askeri yollarla etkisizleştirmek için hazırız” ifadelerini kullandı.
Esed rejimi operasyon hazırlıklarını sürdürüyor
İdlib’de bu gelişmeler yaşanırken, SOHR’nin verdiği bilgiye göre, Esed rejimi Hama’nın kuzeyindeki Gab Ovası, İdlib’in batısındaki Cisr el-Şuğur ve Lazkiye’nin doğu kırsalında askeri hazırlıklarını sürdürüyor. Suriye’nin güney bölgelerini ele geçiren rejim güçleri, kuvvetlerini tamamen söz konusu bölgeye kaydırıyor.