Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suriyeli mülteci, ‘tüm güzellikleri’ yok eden savaşta çektiği acıyı anlattı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suriye’de yıllardır devam eden savaş birçok Suriyelinin evlerini ve bölgelerini terk etmelerine sebep olmasının yanı sıra Suriye’nin içinde ve dışında, kendileri ve aileleri için daha güvenli bölgelerde barınacak bir yer bulmak üzere yollara düşmek zorunda bıraktı. Bazıları savaştan sağ kurtuldu. Bazıları sakat kaldı. Bazıları en sevdiği insanları savaşta yitirdi. Bazıları ise halen devam eden hastalıklarla boğuşuyor.

Suriye’nin doğusundaki Elbu Kemal şehrinden olan Salah Hasan Ahmed, eşi ve 4 çocuğu ile Elbu Kemal’den Suriye’nin kuzey batı kırsalındaki Halep’in Cenderes köyüne gidiş öyküsünü anlattı.

47 yaşındaki Salah Şarku’l Avsat ile paylaştığı hikayesinde şunları söyledi:

“Elbu Kemal bölgesinde durum kötüleştiren sonra Deyr-i Zor’a taşındık. Ben bir bitki uzmanıydım ve bölgede çok sayıda insan beni tanırdı. Durumumda gayet iyiydi. Elbu Kemal’den ayrılmak aklımın ucundan dahi geçmezdi. Ailemle güzel bir hayatım vardı. 2017 yılı başlarında, bir gün evin ihtiyaçlarını satın almak için çıkmıştım. Karım ve 15 yaşındaki oğlum evdeydi. Bir arkadaşım bana evimin bombalandığı haberini getirdiğinde şaşkına döndüm. Bu, şok edici bir haberdi. Ailem için duyduğum korku dizlerimin bağını çözmüştü ve bir an için dizlerimin üzerine çöktüm. Eve ulaştığımda, tarif edemeyeceğim bir manzarayla karşılaştım. Ev tamamen yıkılmış ve ailem molozların altında kalmıştı. O anda öleceğimi hissettim. Tamamen yok olmuş olan iki katlı evin altındaki çocuklarıma sesimi duyurmak için avazım çıkana kadar bağırdım.”

Ailesinin moloz yığınları arasından kurtarılışını ise Salah şöyle anlattı:

“Yıkılan evin etrafında toplanan insanlar moloz yığınları arasında hayatta kalanları aramaya başladı. Dört çocuğum canlı olarak çıkarılırken beşincisini bulamadık. Yaralı çocuklarımı kaçakçıların kullandığı yolla Rakka’da bir hastaneye naklettik. Tıp fakültesi son sınıf öğrencisi olan Abdullah’ın cesedine ait parçaları bulmak için defalarca moloz yığınları arasında arama yaptım ama bulamadım. Daha sonra diğer çocuklarımla ilgilenmek üzere hastaneye gittim. 22 yaşındaki oğlum Mustafa görme ve konuşma yetisini kaybetmişti. 19 ve 17 yaşlarındaki kızlarım ile 8 yaşındaki oğlum Bilal şoktaydı. Tedavi edilemediler.”

Olayın ardından çocuklarının güvenliğini sağlayabileceği ve tedavi ettirebileceği bir yere gitmeye karar verdiğini belirten Salah, çocuklarını Türkiye’deki bir hastanede tedavi ettirebileceği umuduyla Türkiye sınırı yakınındaki Halep’in kuzey kırsalına göç ettiğini aktardı. Burada yaşananları aktaran Salah, “Yolculuğumuz oldukça meşakkatliydi. Çocuklarımı bir yerden başka bir yere taşırken zayıf düşen algılarımız yüzünden paramın çoğunu birkaç defa hırsızlıklara kaptırdım. Yolculuk sırasında belki de çok daha zor durumdaki insanlar gördüm. Afrin’in Cenderes bölgesine yerleştim. Çocuklarımı şuan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kontrolü altındaki Afrin Askeri Hastanesi’ne götürdüm. Bana hastanede çocuklarımı tedavi edebilecek hiç ilaçlarının olmadığını ve tedavi için ülke dışındaki hastanelere gönderilmeleri gerektiğini söylediler. Çünkü bu şoktan kaynaklanan nöbetlerin ilacı yoktu” dedi.

Sesi kısılan ve gözleri yaşla dolan Salah şöyle devam etti:

“Ülkemi, evimi ve kalbimi terk ettim. Oğlumun yaşadığına dair bir umudum yok. Fakat sesi hala kulaklarımda çınlıyor. Bana sakin bir ses tonuyla güzel sözler söylüyor. Onu bir doktor olarak görmeyi hayal ediyordum. Fakat takdir-i ilahi. Halimize şükür. Evet, bu bütün güzellikleri kaybettiğimiz bir savaştı. Bizi yaşlandırdı. Evlatlar, anneler ve babalar yitirildi. Şuan tek umudum, çocuklarımı tedavi ettirebilmek için Türkiye’ye girebilmek. Bu yüzden sabır ve umutla beklemek zorundayız.”

*Bu makale Arap Muhabir girişimi kapsamında yayınlanmıştır. Bu gibi yazıları [email protected] adresine gönderebilirsiniz