Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suriyeli mülteciler ülkelerine geri dönmekten korkuyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Beyrut/Senâ el-Câk

Suriyeli mülteci kadın Sahar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kusayr’daki köyüm tamamen boşaldı. Eğer köyün tüm sakinleri oraya dönerse onların arasında bir çadır kurup yaşamaya hazırım. Ancak nasıl döneceğim? Bunu isterim ancak bu imkansız ve yasak. Humus’a göç ettirilen yakınım, oğlu Ziraat mühendisi olduktan sonra arazisinin tapusunu göstererek memleketine geri dönmek istedi ancak onun geri dönmesini engellediler.

Kusayr’ın Şumuriye köyünden olan Sahar, 6 çocuk annesi. İki yaşındaki oğlunu bombalama esnasında kaybetti. Yine lise son sınıftaki bitirme sınavına hazırlanan oğlunu da kaybetti. O, emekli kocasının Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği’nin verdiği 200 dolarlık bir destekle geçiniyor ve ev temizliğine gidiyor. Okuldan sonra oğulları sebze pazarında çalışıyorlar. Kampta sefalet üzerine sefalet var ve tıka basa dolu, özensiz şartlarda yaşamak zor. Ancak Lübnan kampındaki sefalet geri dönüş sefaletine göre daha az acımasız.

Geri dönmesinin neden engellendiği sorulduğunda Sahar “bilmiyorum” diyor. Diğer mülteciler isimlerini vermeden cevap veriyorlar. Onlardan bir genç “televizyonlarda dönüş imkanından bahsediyorlar ancak bu imkansız. İsmimi ve yaşadığım yeri söylersem geri dönersem beni takip ederler. Beni tutukladıklarında yardım çalışmalarına yardım ediyordum. Oradan ayrılanlara ya muhalif ya ajan ya da hain olarak bakıyorlar. Tehditler ayrım gözetmiyor. Bizim köylerimiz Hizbullah’ın kontrolü altında. Lübnanlı yetkililer bizden geri dönmemizi istemeden önce Hizbullah’ın topraklarımızdan çıkmasını istemeleri gerekir.

Arsal’daki mültecilerin geri dönüşüne gelince genç şunları söylüyor: “ Esed rejimi gençleri süresi belli olmayan zorunlu askerliğe almak dışında özellikle Sünnilerin geri dönmelerini istemiyor. Bunu gerçekleştirmek için Lübnan tarafı özendirme ve korkutma sürecini başlattı.

Lübnan Dışişleri Bakanı Cibran Basil ile Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNCHR) arasında Suriyeli mülteciler konusunda gerilim artıyor. Bu gerilim, bir yandan Basil’in desteklenmesi bir yandan da kararlarını reddedildiği bir ortamda yaşanıyor. Öyle ki gerginlik çözüm yolları görünmeyen bir krizi tetiklemeye kadar ulaştı. Basil’in ithamlarının arkasında yatan sebep, UNCHR’nin Suriyelileri ülkelerine geri dönüşlerini istemeyerek onları Lübnan vatandaşı yapmaya çalışması.

Uluslararası kurumlar, devletleri mültecileri zorla ülkelerinden sınır dışı etmeyi yasaklıyor. Buna göre ülkelerinde misafir edilen mültecilerin zorla sınır dışı edilmeleri hakkına sahip değil. Geri dönüş ilkeleri hakkında pazarlık yapılamaz. Bu ilkeler üzerinde müzakere yapılabilecek asgari hakları garanti ediyor. Suriye’de net bir siyasi çizgi olmadan geri dönüşten bahseden her konuşma insanları bilinmeyene doğru sevk etmekte.

UNCHR, Lübnan makamlarıyla herhangi bir kriz yaşamaktan kaçınıyor. Komiserliğin basın sözcüsü Lisa Ebu Halid, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “UNCHR’nin Suriyeli mülteciler için güvenli, onurlu ve sürdürülebilir çözümler bulmak için Lübnan’la yakın çalışmanın önemini vurgulamaktadır” dedi ve ekledi: “Bütün ülkelerde mültecilerin evlerine geri dönme konusunda özgür kararlarına saygı duyuyoruz. Benzer şekilde, geri dönüş için özgür olarak verdikleri bireysel kararların önünde de durmuyoruz”

Ebu Halis, Mülteciler Komiserliği’nin, Dışişleri Bakanı Cibran Basıl’ın geçen Cuma günü Lübnan’daki UNCHR personelinin oturma izinlerinin askıya alınmasından duyduğu derin endişeyi dile getirdi. Bu uygulamanın personeli ve ailelerini etkileyeceği ve UNCHR’nin mültecileri koruma ve sorunların çözümü noktasında etkinliğini ise doğrudan etkileyeceğini ifade etti. Eski bakan ve eski BM özel temsilcisi Dr.Tarık Mitri, Lübnan’ı zor duruma düşürecek icraatlar konusunda uyararak Şarku’l Avsat’a şunları söyledi: “Kendisini ülkesinde tehdit altında hisseden mültecileri kovmak yasaktır. Zorla göçün yasaklanması uluslararası yasa ve anlaşmalarla güvence altına alınmıştır. Doğrudur, Lübnan mültecilerle ilgili 1951 nolu anlaşmaya imza atmamıştır ancak zorla sınır dışı etmeyi yasaklayan anlaşmaları onaylamıştır. İstikrarlı bir devlet geleneği bu adımı atmasına izin vermez. Bir mülteci tehlike altında olduğunu belgelendirebilirse mahkemeye başvurabilir.”

Suriyeliler Lübnan topraklarında yayılıyorlar ve Lübnanın toplum dokusuna karışıyorlar. Bazı belediyeler etnik kökenleri ve dinleri dolayısıyla mültecileri zorla çıkarttılar. Bu da onları işlerinden, evlerinden ve eğitimlerinden etti. Ancak Suriyelilerin önemli bir kısmı ise, geri dönüşle ilgili bir engel olmamasına rağmen Lübnan’da yerleşmeyi tercih etti.

Görünen o ki; genç geri dönebilir ancak üniversiteyi Lübnan’da bitirmek istiyor ve yardım kuruluşlarından birinde çalışmasını sürdürmeyi planlıyor. Öyle görünüyor ki o, Lübnanlıların yaşam tarzına sahip. Ailesini Suriye’de ziyaret edip Lübnan’a geri dönüyor.

Askerlikle ilgili durumun nedir? sorumuza muaf tutulduğunu söylüyor. Geri dönüşü istemeyenler işleriyle övünüyor, özellikle ticaretle uğraşanlar. Zira Beyrut sokakları ve mahalleleri Suriyelilerin dükkanlarıyla dolu. Buraya yerleşiyorlar ve yakın zamana kadar ülkelerine geri dönmeyi de düşünmüyorlar. Ahmet, elektronik eşya ve cep telefonu sattığı bir dükkana sahip. O Şarku’l Avsat’a şunları söylüyor: “ Dükkanım ailemi ve Suriye’deki yakınlarımı geçindiriyor. Lübnan neden beni muhacir olarak kabul etmiyor? İkamet iznim var ve kanuna muhalefet etmiyorum. Ülkemde şartlar iyileştiğinde geri döneceğim. Ancak şimdi ailemi ve yakınlarımı onurlu bir yaşamdan mahrum etmek istemiyorum.”

Beyrut Amerikan Üniversitesi, Asfari Enstitüsü’nün araştırma programının Suriye direktörü Dr. Hasan Abbas, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suriyelilerle yaptığımız saha çalışmalarında Lübnanlıların yardımlarla Lübnan’da kalmaları yönünde tercihlerinin olduğunu görmedik. Hepsi geri dönmek istiyor. Ancak geri dönüş için üç şart gerekli: Birincisi yaşam ve güvenlik hakkıdır. Böylelikle geri döndüklerinde rejim tarafından tutuklanmaz ya da askerli hizmetine alınmaz. Aksi takdirde ya öldüren ya da ölen taraf olacaklar. Daha sonra haysiyet. Böylelikle onlardan intikam alınmaya kalkışılmayacak. Çünkü Suriye hükümeti mültecileri hain ve ajan olarak nitelendiriyor. Ve son olarak konut ve iş hakkı. Bilindiği gibi Suriyelilerin yüzde 30’undan fazlasının yerle bir olmuş durumda yani geri dönecekleri evleri yok. Mülteciler Lübnan kamplarından Suriye mülteci kamplarına geri dönmek istemiyorlar”

Abbas şunları ekledi: “Bu nedenle Suriye rejiminden ve uluslararası toplumdan teminat almadıkça insanlar geri dönüş arzusunu erteliyorlar. İronik bir şekilde, hiçbir ülke şimdiye kadar Suriye’nin yeniden inşasına katkıda bulunma konusunda isteğini ilan etmedi. Savaş devam ediyor ve toplu katliamların olmadığı yerde, tutuklama, adam kaçırma ve cinayet olayları devam ediyor.”