Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suriye’nin kuzeyi bağlamında ABD-Türkiye ilişkileri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suriye’nin kuzeyindeki Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgeye yönelik Türkiye’nin artan askeri baskısı Washington’u şu iki konuyu bir arada yürütmeye zorluyor: Bir yandan söz konusu bölgede DEAŞ’ın yenilgiye uğratılarak, bölgenin istikrara kavuşturulması; diğer yandan NATO müttefiki olması hasebiyle Türkiye ile olan ilişkilerin korunması gerekiyor.

ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili, önceki gün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Biz, Türkiye’nin sınır güvenliğinin korunması hususuna tamamen bağlıyız. Türkiye’nin Fırat’ın doğusuyla ilgili endişelerini iki yakın müttefike yakışır bir şekilde aramızda detaylı ve ciddi bir şekilde görüşmeliyiz” dedi.

Türk ordusu daha önce Ayn El Arab’daki (Kobani) YPG mevzilerine top atışları düzenlemişti. YPG, ABD liderliğindeki DEAŞ’a Karşı Uluslararası Koalisyonda yer alan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ana omurgasını oluşturmakta.

Uluslararası Koalisyon, Türkiye’nin top atışlarına karşı yanıt olarak Ankara’yı ‘caydırma’ çabaları kapsamında Türkiye sınırında devriyeye çıktı. Bu, aynı zamanda önümüzdeki sürecin nasıl gelişeceğine ilişkin işaret olarak da görülebilir. Koalisyon güçleri, özellikle de Fransız ve Amerikan askerleri, Türkiye’nin bu yılın başında Rusya’nın yeşil ışık yakmasıyla Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu Afrin’e yönelik düzenlediği operasyon sonrasında Menbiç’te benzer şekilde devriye gezmişti.

Washington-Ankara hattında ilişkilerin gergin olduğu bir süreçte, geçtiğimiz haziran ayında iki taraf belirli bir yol haritası üzerinde uzlaşmış ve bu kapsamda Ankara destekli Fırat Kalkanına katılan birliklerle Washington destekli SDG birlikleri temas noktalarında ortak devriyeye çıkması, YPG güçlerinin Menbiç’ten çıkarılması ve bölgede Türk, Amerikan ve bölge halkının yer aldığı bir yerel meclis kurulması bekleniyor.

ABD ve Türkiye arasındaki ilişkiler şimdilik eskiye nazaran daha iyi görünüyor. Zira ikili ilişkilerin geliştirilmesi yönünde bir dizi adımlar atıldı. Fakat Türk ordusu Suriye’nin kuzeyinde askeri gerilimi yeniden tırmandırmaya başladı. Son olarak Koalisyon güçleriyle birlikte bine yakın ABD askeri olası bir operasyona karşı bölgede konuşlandırıldı. Aynı şekilde Ankara da YPG’ye yönelik bir kara operasyonu ihtimaline karşı Suriyeli örgütleri hazır konumda tutuyor.

“PKK’ya ilişkin pozisyonumuz net”

Washington-Ankara hattında güven ilişkilerinin geliştirilmesini savunan ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, iki gün önce yaptığı açıklamada, “PKK’ya ilişkin pozisyonumuz net. Ama YPG’yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz. bunu hiçbir zaman yapmadık. Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyinden somut bir güvenlik tehdidi gelmemesi için her şeyi yapacağız” diye konuştu. Jeffrey, daha önce ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi görevini yürütüyordu.

ABD, Türkiye ile güven ilişkisi kurmak adına birtakım adımlar attı. Bu adımlar arasında YPG’nin elindeki ağır silahların teslim alınmasının kontrolü ve PKK’nın yönetici kadrosundan üst düzey 3 ismin terör listesine eklenmesi gösterilebilir. Ancak bu adımlar müzakere için Türkiye’nin taleplerini karşılamak için yeterli değil.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) önceki gün yayınladığı açıklamaya göre, Amerikan ve Fransız iki heyet Rakka kırsalındaki Ayn El İsa bölgesinde SDG’nin yönetim kadrosuyla toplantı gerçekleştirdi. Görüşmelerde Fırat’ın doğusunun geleceğinin masaya yatırıldığı belirtilen açıklamada, “İki taraf arasında Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki bölgeyle ilgili yeni bir uzlaşıya varılması bekleniyor” denildi.

ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a Washington-Ankara ilişkilerinde yaşanan gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“Türkiye’nin sınır güvenliğinin korunması hususuna tamamen bağlıyız”

ABD’li yetkili, Washington ve Ankara’nın Menbiç’ten sonra Tel Abyad için bir yol haritası belirleyip belirlemediği sorusuna, “ Biz, Türkiye’nin sınır güvenliğinin korunması hususuna tamamen bağlıyız. Münbiç konusunda çizilen yol haritası büyük ölçüde Türkiye’nin güvenlik endişelerini gidermek adına atılmış bir adım olarak görmek gerekir. Türkiye’nin Fırat’ın doğusuyla ilgili endişelerini iki yakın müttefike yakışır bir şekilde aramızda detaylı ve ciddi bir şekilde görüşmeliyiz. Aynı zamanda bu süreçte bizler de DEAŞ’ın yenilgiye uğratılması için Suriye’nin kuzeyinde istikrarın sağlanması gerektiğini vurguluyoruz” diye yanıt verdi.

SDG operasyonlarını askıya aldı

SDG birlikleri, Türkiye’nin sınırdaki YPG mevzilerine yönelik top atışlarına itiraz olarak, Irak yakınlarındaki Deyr-i Zor kırsalında DEAŞ’ın elindeki son bölgeye saldırısını askıya aldı. SDG bu hamleyle, özellikle ailelerinin bulunduğu sınır bölgesinin ABD tarafından korunmasını isteyerek Washington’a baskı kurmayı hedefledi.

“DEAŞ’ın yenilgisi için SDG ile olan çalışmamıza bağlıyız”

Elektronik posta yoluyla sorularımızı yanıtlayan ABD’li yetkili, “DEAŞ’a karşı verdiğimiz mücadele henüz sona ermedi. Savaş son derece zorlu koşullarda sürdürülüyor. Koalisyon güçleri güven ilişkileri kapsamında SDG birlikleriyle birlikte çalışıyor. SDG, halen DEAŞ’la mücadeleye bağlılığını sürdüren önemli bir ortaktır. DEAŞ’ın yenilgisi için SDG ile olan çalışmamıza bağlıyız” diye konuştu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, ihtimallerden biri de Türkiye’nin taleplerinin karşılanması adına sınır hattı boyunca oluşturulacak güvenlik kordonunda Koalisyon güçleri ile SDG birliklerinin devriye gezmesi olabilir. Bu ihtimal dahilinde YPG güçlerinin güvenlik kordonundan uzaklaştırılması gerekecektir.

Üst düzey yetkili açıklamasında, “Washington’un Fırat’ın doğusundaki müttefikleri gelecek süreçte iki yönden baskı altında olacaktır: Bir tarafta YPG’ye ait bölgeleri bombalayacağını dile getiren Türkiye, öbür tarafta ise Washington’un müttefiklerine karşı harekete geçecek Arap aşiretleri bulunuyor. Ancak Washington Ortadoğu stratejisi kapsamında İran’ın, Tahran – Bağdat – Şam – Beyrut hattında yardım koridoru oluşturmasını engellemek adına bu bölgedeki kontrolü elinde tutuyor.

Jeffrey’in, iki gün önce yaptığı açıklamada, “ABD, İran’ı Suriye’de çözümün değil sorunun bir parçası olarak görüyor. ABD, İran’ın bölgedeki faaliyetleriyle mücadele edecek” şeklinde kullandığı ifade, ABD’nin Suriye’nin doğusunda 2 bin askerinin bulunduğu düşünülürse sizce tüm bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için yeterli bir sayı mı? Ayrıca ABD ordusu, İran’ın Suriye’nin Kuzeydoğusundaki ABD birliklerini test etme olasılığına karşı ne ölçüde cevap verebilir?

ABD’li yetkili, bu soruyu “Suriye’deki ABD birliklerinin birincil hedefi DEAŞ’ı tam anlamıyla hezimete uğratmaktır. Aynı şekilde ABD bu hedefe ek olarak iki önemli görevi gerçekleştirmek adına Suriye’de bulunuyor: İran güçlerinin Suriye’yi tamamen terk etmesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayılı kararı uyarınca siyasi çözümü desteklenmesi. İran’ın tamamen Suriye’den çıkarılması için ayrıca diplomasi ve ekonomik kanalların kullanımına da ihtiyaç var. Diğer temel odak noktamız, Suriye’nin liderliğindeki bir siyasi çözümün, daha barışçıl ve birleşik bir Suriye’nin inşası için Suriyelilerin tümünün temsil edilmesini sağlayacak 2254 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı ile aynı doğrultuda sürdürülmesidir” diye yanıtladı.

Siyasi çözümün halihazırdaki kapısı Anayasa Komisyonun yıl sonundan önce kurulmasıdır. Yetkili bu konuyla ilgili, “Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya’nın katılımıyla İstanbul’da düzenlenen zirvede anayasa komisyonun yıl sonundan önce kurulması çağrısı yapıldı. Bu çağrıyı iyimser buluyoruz” ifadelerini kullandı.