Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Rusya, Türkiye ve İranlı temsilciler ile birlikte İdlib’in geleceği hususunda Tahran’da gerçekleştirilen üçlü zirvedeki uzlaşı ve anlaşmazlık noktalarını ele aldı. Bu görüşme, Suriye’nin kuzeyinin geleceğinin belirlenmesi hususunda önerilen üç planın birbirleri ile çatıştığı bir zamanda gerçekleşti.
Mistura, gelecek Cuma günü ise Almanya, ABD, Fransa, İngiltere, Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır temsilcileriyle de görüşmeler gerçekleştirecek. Bu toplantı, Rusya, Türkiye, Fransa ve Almanya dışişleri bakanlıklarındaki üst düzey yetkililerinin Ankara’da gerçekleştirecekleri toplantı ile aynı zamana denk gelecek. Ankara’da gerçekleştirilecek toplantıda, ‘bir dörtlü zirvenin yapılması, gündemdeki birtakım anlaşmazlıkların çözümü ve Paris ve Berlin siyasi süreçlerinin yeniden inşası’ hususunda görüş alışverişinde bulunulacağı kaydedildi.
Rus ordusunun saldırıları ve Suriye helikopterlerinin tarafından varil bombaları ile gerçekleştirilen saldırılar, toplantının gündemini, yarısı mülteci olan 3 milyon kişinin yaşadığı ve 10 bin kilometrekarelik bir alana yayılan İdlib hakkında BM’nin ‘yüzyılın felaketi yaşanabilir’ uyarılarına çevirdi. Bunların arasında, Temmuz ayı sonunda Türkiye tarafından kurulan Ulusal Kurtuluş Cephesi’nden yaklaşık 55 bin savaşçı, aralarında Hurras el Din (Dinin Muhafızları) adlı örgütünden bin 200 kişinin bulunduğu, Heyet-u Tahriru’ş Şam’dan (HTŞ) 12 bin savaşçı ve İslami Türkistan Ordusu’ndan bin 500 savaşçı bulunuyor.
İdlib, Mayıs 2017’den bu yana, Rusya, İran ve Türkiye arasında yapılan ‘tırmanışın azaltılması hususundaki anlaşmanın’ bir parçası. Anlaşma çerçevesinde 12 Türk, 10 Rus ve 7 İran gözlem noktası oluşturulması kararlaştırılmıştı.
Tahran Zirvesi’nden çıkan sonuçtan sonra, İdlib’in geleceğinin üç plan arasındaki bir çatışma ile belirleneceği düşünülüyor.
Bu planlardan ilki, İdlib’in geleceği hususundaki bir Türk planıdır. Bu plan dahilindeki gündem maddeleri şöyle:
– Ateşkes ve Rusya-Suriye baskınları.
– Bir takvim belirlenmesi
– HTŞ unsurlarının silahlarını teslim etmesi ve bölgeyi tahliye etmeleri
– Grupların güvenli bir şekilde tampon bölgeye gönderilmeleri
– Silahlarını Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne teslim etmeleri koşuluyla, operasyonların ılımlı muhaliflerin denetiminde gerçekleştirilmesi
– Gruptaki yabancı savaşçıların istedikleri takdirde eve dönmelerine izin verilmesi
– Silah bırakmayı ve tahliyeyi reddeden grupların terörle mücadele operasyonlarında hedef alınması (Ankara HTŞ’yi terör örgütü olarak sınıflandırıyor)
– İdlib’in güvenliğinin sağlanması için yerel polis güçlerinin Türkiye savaşçıları tarafından eğitilmesi (Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında olduğu gibi)
– Lazkiye’nin güney doğusunda yer alan Hmeymim Hava Üssü’nün özellikle İHA’lardan korunması
– Zeytin Dalı denetimi altında, Kürtlerin yerine mültecilerin İdlib’den Afrin’e nakledilmesi
İkinci plan ise Mistura’nın Suriye sivil toplum kuruluşlarından edindiği fikirler;
– Ateşkes ve Rusya-Suriye baskınlarının askıya alınması
– Bir takvim belirlenmesi
– Sivilleri silahlılardan ayırma süresinin belirlenmesi
– HTŞ’nin diğer kalan gruplardan ayrılması
– Yerel meclislerin oluşturulması
– Rusya ve Türkiye’nin anlaşmanın garantörleri olmaları
Üçünü plan ise yılsonuna kadar İdbib’i kontrol altına almak isteyen Rusya’nın 3 aşamadan oluşan planıdır. Bu planda ise şu maddeler yer alıyor;
– Kırsal kesimlerde bombardımanın başlatılması: Hama’nın kuzeyi, Halep’in batısı ve Lazkiye’nin doğusu
– Suriye’nin güneyinde ve Doğu Guta’da olduğu gibi çözüm ve uzlaşı anlaşmalarıyla paralel olarak geçici askeri operasyonlar düzenlenmesi
Rus planının içerdiği 3 aşama ise şöyle:
– Birinci aşama: Hama’nın kuzeyi, Han Şeyhun, Ma’arretü’n-Nu’man, Halep’in batısı, Türkmen Dağı, Cisr eş-Şuğur, Ğab Ovası
– İkinci aşama: Hama ile Halep arasındaki M5 ve Lazkiye Halep arasındaki M4 ana yolları
– Üçüncü aşama: M4 ana yolunun kuzeyi, İdlib’in Türkiye sınırlarına doğru uzanan kısmı
Tahran Zirvesi’nin başarısız olmasının ardından Rusya, Türkiye (ve İran), farklı gündem maddelerinden oluşan planlar arasında uzlaşı sağlamak için istihbarat yetkilileri ile ordu arasında toplantılar düzenlenmesini kabul etti. Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan 28 Eylül’de Berlin’de bir araya gelecekler.
‘Rusya, Türkiye’ye karşı baskıya devam edebilir’
Edinilen bilgilere göre, Moskova, Türkiye’ye askeri baskı kurarak İdlib’de emrivaki dayatmaya hazırlanıyor. Ancak Putin, ‘Suriye’nin kuzeyindeki 12 Türk noktasının terk edilmesi, herhangi bir Kürt oluşumun engellenmesi için mültecilerin Afrin’e taşınması, Suriye’nin kuzeyindeki ‘Fırat Kalkanı’ ve ‘Zeytin Dalı’ bölgelerinde kalınması ve ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun Suriye-Arap Demokratik Güçlerini desteklediği doğu Suriye bölgelerine karşı Rus-Türk işbirliği’ gibi meselelerde Erdoğan’a bazı tavizler verecek.