Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suudi Arabistan… Ilımlılık ve ölçülülük yolu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suudi Arabistan’ın gelecek yıllara yönelik eğilimleri net bir şekilde ortaya çıkmaya devam ediyor. Kral Selman bin Abdulaziz, Suudi Arabistan’ın iç ve dış politikasının ana hatlarını içeren Şura Konseyi’nin yedinci döneminin üçüncü yıl çalışmalarının açılış konuşmasında, kraliyetin izlediği yönteme dikkat çekti. Bu yöntem, hoşgörü, ılımlılık ve ölçülükle bağlantılı yüce ve parlak değerlerden destek alarak radikalizm ve terörizmle mücadele etme yolunda ilerliyor. Zira radikalizm ve terörizm, çağın hastalığına ve ülkelerin problemine dönüştü.

Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana hiç görülmemiş bir şekilde bölgesel ve uluslararası düzlemde çalkantılı durumların yaşandığı bir zamanda Kral Selman’ın konuşması gerçekten önemliydi. Nitekim çalkantılı durumlar, kısa ve uzun vadeli endişelerin yanı sıra istikrarsızlığın yayılmasına neden oldu.

Kral Selman’ın konuşması, insanın rolünü artırmaya ve imar faaliyetlerine önem vermeye çalışan krallığın kapsamlı bir kalkınma vizyonuna sahip olduğu bir dönemde gerçekleşiyor. 2030 vizyonundaki aktif ve gerçek hareketlenmeye yönelik net durum, Suudi Arabistan’ın dünya milletleri arasında yüksek bir konuma yerleşmesini sağlıyor. Ayrıca bu durum, dünya halkları arasında Suudi Arabistan halkını olumlu, ahlaki ve insani olmaya sevk ediyor.

Kral Selman’ın yaptığı konuşma, ekonomik, politik, sosyal ve güvenlik bağlamında iç ve dış hedeflerin net olduğunu gösteriyor. Her şeyden önce hedef, hem Suud halkı, Suud halkının yaşamı ve ilerlemesi hem de gelecek nesillerdir.

Özel sektörü destekleme ve kalkınmada etkin bir ortak haline getirmek, konuşmada öne çıkan başlıklar arasında yer almaktadır. Ayrıca bu, uluslararası ekonomik gelişmelerle de uyumlu bir durumdur. Zira kapılar, egemenliğin ve liderliğin devlete ait olması şartıyla vatandaşlara daha iyi hizmet vermek için özel sektöre açılmaktadır.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın öncülüğündeki 2030 stratejisi, Suudi Arabistan’da farklı sektörleri geliştirmeye odaklanıyor. Geleceğe ayak uyduran yeni nesiller yetiştirmek ve insan becerilerini geliştirmek yine bu stratejinin odağında yer alıyor. Bu, eğitim süreciyle iç içe geçtiğinden dolayı önemli bir meseledir. Geleceğin çalışma piyasaları, vasıfsız elemanlardan ya da iç ve dış çalışma piyasalarında kendilerine yer olmayan klasik kâğıt diploma sahiplerinden ziyade öncü ve yenilikçi zihinlere gereksinim duymaya başladı. Çünkü her iki tarafta dengeyi bozmayacak şekilde olası görevlerle mevcut zihinler arasındaki büyük boşlukları gidermek için çalışmalar yapmak gerekiyor.

Kral Selman, ülkenin topraklarını ve ideolojisini savunmak için hayatlarını feda eden Suudi Arabistanlı askerleri unutmadı. Suudi Arabistan, kendisini belki de istemediği bir yola zorla sokulmuş bir şekilde buldu. Fakat hakkı gerçekleştirmek, dostu desteklemek, zorda kalana ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için kesin ve kararlı davranışlar sergilemek gerekiyor. İşte bundan dolayı Yemen’e müdahale edildi.

Kral Selman konuşmasında, adalet yolunu aydınlatmak için yanan kandiller gibi şehitlerin ümmetin toplu hafızasında kalması gerektiğini vurguladı. Daima ve ilelebet kendilerine önem verileceği ve kendilerini hiç kimsenin unutmayacağı konusunda halka ve ailelere mesaj verildi.

Suudi Arabistan, edebi ve ahlaki sorumluluklarından ve sürekli çalkantılı bölgede ulusal rolünden bir gün olsun vazgeçmedi. Zira çalkantılı Ortadoğu, endişeli ve uykusuz günler geçirmektedir.

Kral Selman’ın devamlı dile getirdiği gibi Filistin meselesi bölgenin temel sorunudur. Kral Selman, dünkü konuşmasında “birincil meselemiz” diyerek Filistin meselesinden bahsetti. Kral Selman, Suudi Arabistan’ın Filistin halkının bütün yasal haklarını elde edene kadar girişimlerini sürdüreceği konusundaki vaadini yineledi.

Suudi Arabistan, geçmiş yıllarda güvenlik mekanizmasına başvurmadan önce fikri açıdan terör ve teröristlerle mücadele etme noktasında bölgesel ve uluslararası düzlemde önemli ve övgüye layık bir rol oynadı. Bu çerçevede terörizmle mücadele etmek için gelişmiş bilimsel yöntemlerle çeşitli merkezler kuruldu. Gelişmiş bilimsel yöntemler, bu dermansız hastalığı iyileştirmek için güvenlik çabalarına olumlu katkılar sağladı. Belki de Suudi Arabistan’ın önerileri ve açıklamaları, bölgede kapsamlı bir kalkınma gerçekleştirmeye yönelikti. Yani yatırım oranlarını ve ardından istihdamı artırmak, teoriden pratiğe geçmenin en iyi yöntemlerinden birisidir. Ki pratik, beraberinde somut sonuçlar getirmektedir.

Kral Selman, İran krizinin şiddetlendiği bir zamanda konuşma yaptı. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, son konuşmasında “11 Şubat’la birlikte ABD’nin burnunu sürteceğiz. Amerikan yaptırımlarına meydan okuyarak tüm dünyaya petrolümüzü satacağız. Teslim olmayacağız” ifadelerini kullandı. Belki de Ruhani’nin bu açıklamalarını dinleyenler, İran rejiminin diğer ülkelere yönelik müdahalelerinden, terörü desteklemekten ve bölgedeki birçok ülkede kaos ve tahribata yol açmaktan vazgeçmesi gerektiğine işaret ettiği zaman Kral Selman’ın son derece sağduyulu düşündüğünü anlayacaktır.

Dünya, Kral Selman’ın konuşmasını dinledi. Kral Selman, herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğine, özellikle de İran’ın nükleer programının ve bölgenin güvenliğini tehdit eden faaliyetlerinin engellenmesi için çalışmalar yürütülmesini işaret etti. Herkes, Körfez ülkelerinde ve Ortadoğu’nun diğer bölgelerinde İran’a bağlı milislerin yol açtığı olumsuz sonuçları tamamen biliyor.

Kral Selman, konuşmasında Yemen, Suriye ve Irak gibi bölgedeki büyük sorunlara ayrı bir önem atfetti. Güvenlik Konseyi’nin 2216 sayılı kararına, Körfez girişimine ve kapsamlı ulusal diyalogun kararlarına göre sorunun barışçıl bir şekilde çözülmesi için Yemen meselesinin Suudi Arabistan tarafından desteklendiği net olarak görüldü. Bu da Suudi Arabistan’ın kan dökmeye devam etmek istemediğini vurgulamaktadır. Zira Suudi Arabistan, koalisyon güçleriyle birlikte darbeci milislere karşı koymak için Yemen’e girdi.

Suudi Arabistan’ın Suriye’ye karşı tutumu da neredeyse aynı. Yani Suriye ve Suriyeliler, barışçıl bir çözüme ulaşarak krizden kurtulacaklardır. Barışçıl çözüm, terör gruplarını bypass ederek mültecilerin geri dönmesini sağlayacak ve yabancı müdahale seçeneğini uzaklaştıracaktır. Irak’a gelince Suudi Arabistan, Irak’ta meydana gelen tüm olumlu gelişmeleri sıcak karşılamaktadır.

Özet olarak istikrarın köşe taşı olan Suudi Arabistan, kendi imajını başkalarının belirlemesine izin vermeden kendisinin belirlediği küreselleşme kapsamında ve karşılıklı saygı ve eşitlik çerçevesinde insanların iyiliği için dost ülkelerle ortaklıklar kuruyor.