Suudi Arabistan devleti, gazeteci ve aktivist Cemal Kaşıkçı meselesine yönelik düzenlenen Suud Başsavcılığı’nın dünkü basın toplantısında yaptığı açıklamalarla büyük bir yol kat etti.
Suudi Arabistan Başsavcılığı, önemli detayların yanı sıra Suudi vatandaşı Cemal Kaşıkçı cinayetine karışan 5 kişinin idam edilmesini istedi. Başsavcılık dün Riyad’da düzenlenen basın toplantısında haklarında soruşturma yürütülen 21 kişiden 11’inin suçlu bulunduğunu duyurdu.
Başsavcılık basın toplantısında emri veren ve öldürme girişiminde bulunan kişiler hakkında idam talep edildiğini, geri kalan tutukluların durumlarının netleştirilmesi için soruşturmaların sürdüğünü ve kendilerine yasal yaptırımların uygulanacağını belirterek Kaşıkçı meselesinin mahkemeye taşındığını söyledi.
Öyleyse biz Suudi Arabistan’ın hukuki açıdan bu trajik meseleye hâkim olduğunu, bu meseleyi doğru bir yola koyduğunu ve Fransa Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’nin bu meseleyi propaganda aracı olarak kullanmasına yönelik tavrını dile getirdiği gibi politik mayını temizlediğini görüyoruz.
Birçokları aşıkçı meselesini Suudi Arabistan’a, özellikle de Suudi Arabistan’ın ve Arapların umudu Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın iddialı projesine karşı sonuna kadar kullanmaya çalıştı. Halen de kullanmaya çalışıyor. Ancak Suudi Arabistan Başsavcılığı’nın cesur açıklaması doğru yol haritasını çizdi.
İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili olayın çözülmesinin ve küresel gürültünün sona ermesinin ardından medya, istihbarat, diplomatik ve yerel düzlemde tecrübe edilecek çok şey var. Ayrıca dost-düşman, daha net bir şekilde bilinecek.
Daha da önemlisi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cübeyr’in vurguladığı gibi Suudi Arabistan’ın radikalizme yönelik savaşı devam ediyor. Gidişatı değiştirmesi için Kaşıkçı mesesiyle Suudi Arabistan’ı korkutmaya çalışanların herhangi bir gerekçesi bulunmuyor. Gidişat, Kaşıkçı krizinden önce de sonra da doğrudur.