Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’a karşı yürütülen çılgın kampanyaya -ki bunun doğru bir niteleme olduğunu düşünüyorum- krallığın sert bir yanıt vermesi gerekiyor. Nitekim böyle de oldu.

Avrupa’daki dışişleri bakanlarının ya da ABD’deki gibi saygın parlamento üyelerinin “Al Jazeera” kanalının saçmalıkları ve spikerlerinin suçlamalarıyla aynı yönde görüş beyan etmeleri anlamsızdır.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Türk topraklarında kaybolmasıyla ilgili İngiliz sol görüşlü gazetelerin yanı sıra Washington Post ve New York Times gibi ABD solunun kampanyalarına ya medya vasıtasıyla ya da bu platformların işlediği basın suçlarını takip etme kanunu aracılığıyla karşı konulabilirdi.

Bu raporları yazanların yürüttüğü kin ve öfke, Suudi Arabistan’a saçma suçlamalar dayatıyor. Hatta mezhepsel ya da politik amacı olan gazetecilerin görüştüğü bazı uluslararası haber ajansları bile Suudi Arabistan’a karşı saçma ithamlarda bulunuyor. Bu raporları yazanların arka planını araştırdığımız zaman Batılı yüzlerin olduğunu görürüz.

Müslümanların kıblesini gözeten, Haremeyn-i Şerifeyn’i koruyan, radikal grupları yok etmeye öncülük eden ve başta Müslüman Kardeşler olmak üzere dini karalayıp dinin terör piyasasında kullanılmasını engellemeye çalışan bir devlete şantaj yapılması, Suudi Arabistan’ı öfkelendirmiştir.

ABD Kongresi ve Batılı politikacılar, Suudi Arabistan’dan ne yapmasını istiyor?

Müslüman Kardeşlerle mücadele etmekten vazgeçmesini mi?

Radikal söylemle ve bu söylemi destekleyen solcu kaos gruplarıyla mücadele etme kararlılığını terk etmesini mi?

Bu, imkânsız.

Bundan dolayı Suudi Arabistan, yerel haber ajanslarının yetkili bir kaynağa dayandırarak yayınladığı bildiride kesin ve net bir cevap verdi. Bu bildiride şu uyarılara ve açıklamalara yer verildi:

“Suudi Arabistan Krallığı, ekonomik yaptırımlara işaret ederek, siyasi baskı kullanarak ya da asılsız suçlamaları tekrarlayarak kendisine zarar vermeye yönelik yapılan girişimleri ve tehditleri tamamen reddetmektedir. Suudi Arabistan Krallığı, ülkeye yönelik yaptırımlara fazlasıyla karşılık verecektir.”

Suudi yetkili, sürekli “Kaşıkçı’nın kaybolması” meselesini ele alan politika ve medya çevrelerine işaret ederek şunları dile getirdi:

“Suudi Arabistan, asılsız iddiaların karşısında duran dost ülkeleri takdir ediyor. Ayrıca kraliyet, doğruları araştırmakla ilgisi olmayan hedefleri gerçekleştirmek için suçlamaları ve söylentileri ivedi bir şekilde istismar etmek yerine hakikati düşünerek araştırmayı tercih eden sağduyulu ülkelere teşekkür ediyor.”

Arap Medya Ağı’nın Genel Müdürü Türkî Dahil’in “Al Arabiya” sitesinde yayınlanan makalesi, Suudi yetkilinin açıklamalarını detaylı bir şekilde ele alıyor:

“Suudi Arabistan’ın karar alma çevrelerinde dolaşan bilgiler, açıklamada kullanılan dilin ötesine geçiyor. Riyad’a yaptırım uygulanmasına karşı, 30’dan fazla önlem alınabileceğinden bahsediliyor.”

Türkî Dahil’in yazısını okuyanlar, yaptırımlara karşılık vermek için Suudi Arabistan’ın birçok seçeneği olduğunu görür. Verilmek istenen mesaj ise şudur:

“Kaşıkçı meselesine yönelik bu kadar saçmalık ve şantaj artık yeter!”