Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suudi petrolü kapısından dünyaya istikrar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yaklaşık 2,5 yıl önce petrol fiyatları 28 dolara düştüğünde dünya için uyarı çanları çaldı ve herkese gelecek bir çöküşten pazarlarını kurtarma çağrısı yaptı. Bu, ne üretici ülkelerin yararına ne de tüketicilerin. Daha sonra petrol pazarı eski sağlığına geri döndü. Bugün neredeyse 75 dolara ulaştı. Bugün de bu yükselişle birlikte çanlar çalınıyor ve dünyayı bir kez daha uyarıyor. Bazı şeylerin denklemi böyle gariptir. Petrol öyle bir şeydir ki dünyadaki bütün emtiadan farklıdır. Petroldeki büyük yükseliş, satıcı bile olsalar, üretici ülkelere zarar veren küresel çapta büyük bir ekonomik kriz doğurur. Büyük oranda düşüş ise ihracatçıların petrole yatırım yapma isteklerini köreltir, dolayısıyla pazarı güçten düşürür. Fiyatlar öyle bir yükselir ki kimse bu işin nereye varacağını kestiremez. Bunun için dünya, hem üreticiler hem de tüketicilerin çıkarlarını eşit bir şekilde dengeleyen adil bir fiyat olması gerektiği konusunda her daim görüş birliğine varır. Ne alıcı, fiyatlarda büyük bir düşüşün peşinde koşar ne de satıcı büyük bir yükselişin. Zira bu iki durum da onları zararlı çıkarır.

Âdeti olduğu üzere Suudi Arabistan, OPEC üyesi olan ve olmayan üretici ülkeler arasında üretimi günlük 1.8 milyon varil düşürmek için benzersiz bir petrol anlaşmasına öncülük edince bu durum, son 18 ayda pazar dengesinin yeniden kurulmasına yardımcı olmuş ve 2016’da petrol, varil başına 27 dolardan 75 dolara yükselmişti. İşte Riyad, yine  bir eksikliği telafi etme konusundaki istekliliğini ve açığı kapatma noktasındaki olağanüstü yeteneğini ortaya koyuyor. İster Venezuela gibi resmi petrol payını pompalamasına izin vermeyen iç karışıklıklar içindeki ülkelerde, ister petrolünün ihracında günlük 900 bin varile denk gelen bir eksilmeye sebep olacak ekonomik yaptırımlarla yüzleşen İran, isterse de Libya ve Angola’daki beklenmedik kesintiler olsun. Son aylarda hepsinde de arz, günlük 2,8 milyon varile kadar gerilemiştir. (Son üç haftada petrol üretimi Libya’da günlük yarım milyon, Kanada’da 325 bin, Venezuela’da ise 300 bin varil düşmüştür). Bu noktada diğer ülkeler, petrol pazarını dengelemeyi amaç edinen Suudi Arabistan olmadan bu açığı kapatıp pazarlarını kurtaramazlar. Bu siyah altın için belirli bir fiyat yok. Suudi Arabistan günlük 12 milyon varil üretebilen tek ülke. Rusya ve diğer Körfez ülkeleri üretimdeki eksikliği telafi etmek için üretimlerini artırmaya da kalkışsa durum bu. Aynı şekilde petrolün varilinin dünyanın dayanma sınırlarını zorlayacak kadar şişirilmiş fiyatlara ulaşması konusundaki korkuları yatıştırabilecek tek aktör de Suudi Arabistan’dır. Özellikle de gelişmekte olan ülkeler açısından.

Petrol pazarının direği bir devlet olarak Suudi Arabistan, petrol pazarını dengelemenin gerektiği zamanlarda, stoklarını akıllıca kullanabilme yeteneğini ve hünerini her zaman göstermiştir. 1990 Ağustos’unda Irak’ın Kuveyt’i işgalinin ardından yaklaşık 5 milyon varil Irak ve Kuveyt petrolü birden piyasadan kayboldu. İşgalin ilk günlerinde fiyatlar varil başına 26 dolardan 28’e yükseldi. Bu yükseliş Ekim ayında 46 dolara dayandı ki bu fiyat, küresel ekonomi için felâket ölçüsündeydi. Ancak Suudi Arabistan o dönemde petrol pazarını tekrar istikrara kavuşturmak için büyüklük yaptı ve fiyatların olduğu gibi kalmasını isteyen OPEC ülkelerini aklın sesini dinlemeye mecbur etti. Üretimi telafi etmek için bir miktar petrol pompaladı. Yetmedi, duran üretimin yaklaşık yüzde 60’ını telafi etti.

Elbette ki kimse fiyatların yükselişine veya düşüşüne hükmedemez. Belki de önümüzdeki aylarda yüz doları görürüz. Tıpkı 2016 yılının başında 27 doları gördüğümüz gibi. Ancak şu kesin ki, pazarın dengesine ve istikrarına hükmedebilen biri var. Tartışmasız Suudi Arabistan, arz ve talep arasında bir denge kurmak ve böylelikle dünyayı petrol kapısından girebilecek ekonomik krizlere sokmamak için stratejilerine en çok güven duyulan ülkedir.