Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD’li dergi The Atlantic ile yaptığı söyleşide bölgesel ve uluslararası konulara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Veliaht Prens, aşırılık yanlısı gruplar ve terör örgütleriyle mücadelede devamlılık konusunda kararlılık mesajı verdi. Ayrıca terör örgütlerine ve bunları finanse eden devletlere karşı hoşgörülü olmayacaklarını da vurguladı.
Bin Selman, Suudi Arabistan’ın İhvan, İran ve aşırılık yanlısı örgütlerin temsil ettiği DEAŞ, Hizbullah ve el- Kaide üçlü şer ekseni ile mücadele yönündeki vurgusunu yineledi.
Veliaht Prens, İran’ın kalkınma alanında hiçbir gelişme kaydetmediğini, nükleer anlaşma sonrası ilerleme kat etmediğini ve kendisine aktarılan parayı terör, aşırılık yanlısı gruplar ve bölgede savaş için kullandığı birliklere gönderdiğini dikkati çekti ve şunları söyledi:
“İran, şer ideolojisi temelleri üzerine bir imparatorluk yükseltmek istiyor. Bu, BM ilkelerine aykırıdır. Bizler Yemen, Lübnan, Irak, Sudan, Malezya, Asya ve Afrika’da İran’ın emellerine karşı caydırıcı olduk. Elbette hedefimiz İran rejimini çökertmek değil. Ancak çökerse de bu onların sorunu.”
Bin Selman, Yemen’in çöküşe girdiği yönündeki iddiaların aksine bunun 2015’te değil 2014 yılında başladığını ve durumun BM raporlarıyla da sabit olduğunu vurguladı. Suudi Arabistan öncülüğündeki Koalisyon’un Yemen halkına yardım ve istikrar noktasında önemli bir rol üstlendiğini ifade etti.
Konuşmasında ülkesindeki duruma da değinen Veliaht Prens, Suudi Arabistan’ın ılımlı, bütün fıkhi doktrinleri kucaklayan ve sınırları içerisinde yaşayan Sünni ve Şii vatandaşların ‘Hanbelî, Maliki, Şafii ve Hanefi’ öğretileriyle uzlaşı içerisinde olan bir ülke olduğunu söyledi. Suudi Arabistan’ın Şii mezhebiyle bir sorunu olmadığının altını çizen Bin Selman, asıl problemin İran’ın tüm dünyaya zarar veren şer ideolojisini benimsemesi olduğunu kaydetti.
İslam dininin erkek-kadın ayrımı yapmadığına işaret eden Bin Selman, Suudi Arabistan’daki eşitliğin bir belirtisi olarak da ülkedeki kadın-erkek maaşlarının eşit şekilde verildiğine dikkati çekti. Bin Selman, Suudi vatandaşların uluslararası kültürün bir parçası olmayı talep ettikleri kadar kendi öz kimliklerini de korumak istediklerini sözlerine ekledi.
Son olarak Suudi Arabistan’da ifade özgürlüğünün topluma uygun bir biçimde garanti altına alındığını ifade eden Veliaht Prens, bu noktada aşılmaması gereken kırmızı çizgilerinin olduğuna dikkat çekti. Bunları İslam, kişisel eleştiri ve ulusal güvenlik olarak sıraladı.