Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Tahran musibetleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Musibetler tek tek gelmiyor. Bu, İran’daki rejimin bugünkü halidir. Ülkeyi deprem vurdu. Geniş çaplı protestolar ülkeyi sarstı. En büyük petrol tankerlerinin Çin sahillerinde bir kargo aracıyla çarpışması sonucu yangın çıktı. Riyal döviz kuru kötüleşti. ABD Kongresi’nin çoğunluğu yaptırım uygulanmasına yönelik oy kullandı.

Sokaktaki gösterilerin şiddeti azalsa da farklı araçlarla yapılan protestolar artış gösterdi.

Protestolar, varoluşunu dini güçler, Besic güvenlik güçleri (direniş gücü), Devrim Muhafızları ve istihbarat teşkilatının oluşturduğu şeytanilik üzerine kurmuş olan rejimi devirmek için yeterli değil. İnternet hizmetlerinin birçoğu kullanıma kapatıldı. İletişim araçları engellendi. Uluslararası kamuoyuna kulak tıkanarak hapishanelerdeki 5 bin kişi hakkında idam hükmü verildi. Rejim, halk baskısı, küresel ve ekonomik tepkilerin hepsi birer musibet olarak bir araya geldiği zaman elbette sarsılacaktır. Ya Çin’in yaptığı gibi rejimin bir kısmında değişime gidecek ya Rusya’da olduğu gibi daha büyük bir değişime, imza atacak ya da Mısır’da gördüğümüz gibi aşama aşama değişim kaydedecek. Doğu Avrupa hükümetlerindeki gibi barışçıl bir yolla düşmesi ya da Libya gibi tamamen çökmesi de mümkün.

Şu an ve 8 yıl önce olduğu gibi isyan girişimlerini bastırmak ve protestolarla mücadele etmek zor değil. Ancak Velayet-i Fakih rejimi birçok hastalıktan muzdarip. Bunlardan ilki 40 yıl boyunca kendini geliştiremeden ve yeni neslin taleplerini karşılayamadan sürdürdüğü mutlak hâkimiyet sonucunda yaşlandı. Rejim, din adamları arasındaki birliği tehdit eden çatışmalar da dâhil olmak üzere içindeki bölünmelerden zarar gördü. O şimdi sorumluluğu ağır ve tehlikeli bölgesel savaşlara giren dini ve askeri liderlerinin hırslarının bedelini ödüyor. Tahran’ın bölgesel olarak genişlemesinin reddedilmesi nedeniyle İran’ın daimi hâkimiyet kurması mümkün değil. Sonuncu neden ise büyük güçlerin devrede olması. Özellikle de Trump yönetimindeki ABD’nin Tahran kurumlarını gözünün önünde tutmaktaki kararlılığı İran’ı teknik, ekonomik ve politik açıdan sıkıştırmaya başladı.

Gelişimi, değişimi ve bir arada yaşamayı reddeden, savaş başlatma ve terörü yayma konusunda ısrar eden faktörleri ortaya koyan bu durum söz konuu radikal teolojik devleti yıkabilir.

Son protestolar rejimin kırsal kesimde yaşayan ve onları destekleyen halkın nezdinde bile itibarını yitirdiğini ortaya koyman çok önemli bir göstergedir. Daha önce 2009’da isyan eden Tahran halkı ve orta sınıf vatandaşların İran’ın kaderini belirleyemeyecekleri, rejimin asıl gücünün başkent dışında olduğu söylenmekteydi.

Humeyni’nin kurduğu rejim aşınıyor. Yakın zamanda yavaş yavaş ya da hızlı bir şekilde çökecek. Bu sadece bölgesel ve küresel güçler istediği için değil, daha önemli olan iç güçlerin çoğunluğunun karşı çıkması ve ona karşı bir araya gelmesi ile olacak.

Velayet-i Fakih devleti içerideki ve dışarıdaki imajını önemsemekte. Şayet askeri operasyonların devam ettiğini görürsek şaşırmamalıyız. İran, iç yaralarını dış zaferlerle tedavi etmeye çalışıyor. İran Cumhuriyeti geniş çaplı gösterilerle daha da kötü bir hal alan ekonomisini iyileştirmek için gerekli olan kaynağa sahip değil. Dışarıdaki askeri faaliyetlerini sürdürdüğü takdirde de içerideki karışıklığı artacak.