Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Taverga şehri, uluslararası toplumu bekliyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Libya’nın kuzeybatısında bulunan Taverga şehri, İhvan’ın terör odakları tarafından desteklenen silahlı milislerin yerinden ettiği halkını bekliyor. İddialarına göre tek bir İslam devleti kurmayı isteyen bu yalancılar, Libya’nın her yerinde şehirleri tamamen yok ediyorlar ve halkını göçe zorluyorlar.

Zulüm, tehcir, göç, kovuşturma ve toplu cezalarla dolu 7 yıldan beri karar sahipleri, sivilleri koruyamadı. Taverga halkının sıkıntılarını gidermek, sivilleri korumak ve toplu cezalandırma politikasını durdurmak için NATO uçaklarıyla sadece Kaddafi rejimi değil Libya devleti de yıkıldı. Şubat devrimini bastırmak için Kaddafi rejimine katılma ve 8 bin kadına tecavüz etme suçlamalarından dolayı yargılama olmaksızın 40 binden fazla Libya vatandaşı hakkında 7 yıldır toplu cezalandırma politikası yürütülüyor. Daha sonra bu suçlamaların şehir halkının tamamının yerinden ve yurdundan edilmesine neden olan Siyasi İslam’ın bir yalanı olduğu ortaya çıktı. Çocuk, kadın, erkek ve yaşlılar doğuya, batıya ve güneye doğru göçe zorlandılar. Onlar, göçmen ve tehcir edilen diğer Libyalılarla bu zorlu yılları paylaştılar. Bu, güçlünün zayıfa üstün geldiği apaçık bir zulümdür. Oysaki herkes, toplu cezalandırma ve suçlamalarda ortak değildir. Karalamalar yapıldı, kurbanların sayıları ve suç işleyenlerin kimlikleriyle oynandı. Ki biz, toplu cezalandırma suçlarını reddettiğimiz gibi ister Tavergalı olsun isterse başka şehirli olsun bütün suçları reddediyoruz.

Tehcir yılları, sahil şehrinin halkı için zorlu ve meşakkatliydi. Taverga halkı, gecekondularda ikamet edip şehir, köy ve vahalar arasında intikal etti. Sadece cahiller tarafından değil kültürü meslek edinmiş kimseler tarafından bile kendilerini kibirli bakışlar takip etti. Sanki Libya, çöl ülkesi ve bütün halkı da mavi gözlü kumral beyaz tenli değilmiş gibi onlar hakkında Libya’nın uluslararası beyaz köle ticaretinin geçiş güzergâhı olduğu zamanlarda köle gemisinin kendilerini Libya kıyılarına bıraktığı Afrikalı kölelerin kalıntıları olduğu söylendi. Kendileri gibi silaha sahip olmayan diğer Libyalıları korkutmak için Katar ve Türkiye’nin dağıttığı ağır silahların arkasına sığınan kibirli insanlar tarafından Taverga halkı, bu derece hor görüldü. Diğer Libyalılardan farklı olmayan bu halka düşman gibi bakılarak hakikat tamamen çarpıtıldı.

Taverga halkının sıkıntıları, herhangi bir ulusal uzlaşma karşısında engel olarak kalmaya devam edecek. Çünkü Taverga halkının sıkıntıları, Filistin sürgününden sadece cellâdın kimliği açısından farklılık gösteren insani bir felaket olarak görülüyor. Çatlağı düzeltmek için birçok çabalara ve tehcir edilen şehir halkının yeniden evlerine dönme girişimlerine rağmen özellikle de şubat başında evlerini kontrol etmek için kent sakinlerinin dönüşünü de kapsayan uzlaşma sürecinden ve hükümetin zararları gidermeyi garanti ettikten sonra bu durum, devleti soymada çıkarı bulunan pek çok çevrenin hoşuna gitmedi. Bu çevreler arasında tazminatın hacminden daha büyük pay almak isteyenler, sahil kentinin topraklarını işgal edip çiftliklerini kullanmak isteyenler, buldozerleri yıkılan kentten geriye kalanları yok etmeye bırakarak Taverga şehrinin çevresinde hala güce sahip bulunan Siyasi İslam’ın milisleri bulunuyor. Bu da parlamentoda Tavergalı bir milletvekilini Şubat’ın bir devrim değil aksine bir felaket olduğunu açık bir şekilde söylemeye sevk etti.

Siyasi İslam milislerinin kendilerinin efendisi olarak gördükleri ve kendisini dinledikleri aslında sapkın fetvalar aracılığıyla öldürmeye kışkırtarak ve DEAŞ’ı desteklediğini açıktan söyleyerek Libya’daki şiddet ve kanın en önemli sebeplerinden birisi olan görevden uzaklaştırılmış bir müftü, DEAŞ unsurları hakkında açık bir şekilde “Onlar bizim kardeşimizdir” dedi. Bununla birlikte İnterpol, Libyalıları ve hatta diğer Müslümanları, Arapları ve dünyayı mezkûr şahsın şerrinden kurtarmak için hakkında kırmızı bir bülten çıkartmadı.

Başlangıçta uzlaşı hükümetine bağlı ordunun emri altında birlikler olduğunu iddia etmesine rağmen Taverga halkının evlerine dönmesini engelleyen milislerin komutanlarının yalanları hızlıca ortaya çıktı. Söz konusu milislerin kendi emri altında olduğunu ileri süren hükümetin gözetiminde yapılan ittifaka rağmen bu komutanlar, vurgunculuk yaptılar ve tehcir edilen halkın eve dönüş yolunda önlerini kesmek ve onları çölde durdurmak için milisleri harekete geçirdiler. Kendilerini “Şubat Devrimcileri” olarak isimlendirenlerin makineli silahları ve topları, Birleşmiş Milletlerin ve İnsan Hakları Örgütleri’nin gözü önünde evlerine dönen kafilelere engel oldu.