İsrail merkezli İnsan Hakları İçin Doktorlar Derneği, Gazze Şeridi’nde 6 bini kanser hastası olan yaklaşık 25 bin Filistinlinin tedavi izni almak için yılda bir kez İsrail’e başvuruda bulunduğunu ancak bu taleplerin reddedildiğini belirtti.

Tel Aviv’in binlerce Filistinli hastanın İsrail hastanelerinde tedavi görmesini engellediğini ortaya koyan Dernek raporu, Gazze Şeridi’nde tıbbi malzeme ve ilacın yanı sıra kanser hastalığı tedavisinde kullanılan kemoterapi gibi tedavi yöntemlerine de ulaşılamadığını, şartlar nedeniyle 2017 yılında 54 hastanın hayatını kaybettiğini açıkladı.

Kaygı verici bilgiler, İsrail Parlamentosu Knesset’teki Kadın İşleri Komisyonu tarafından yürütülen ‘Gazze Şeridi’nde Kadınların Sağlık Durumu’ başlıklı çalışmadan elde edildi.

Komisyon Başkanı Aida Tuma Süleyman, “Gazze Şeridi, insanlık dışı kısıtlamalarla on yıldan uzun süredir İsrail kuşatması altında bulunuyor. Bu, bölgede insani durumun kötüleşmesine neden oldu. Birbiri ardına göreve gelen İsrail hükümetleri, Gazze Şeridi’ndeki insani felaketlerin en büyük sorumlusudur’’ şeklinde konuştu.

İşgal altındaki Gazzeli kadınların durumuna ilişkin toplantıya katılan Komisyon Başkanı Süleyman, İsrailli değil Filistinli kadınların sorunlarıyla ilgilendiği gerekçesiyle son zamanlarda eleştiriye ve saldırıya maruz kaldığını belirtti.

İsrailli kadınların güvenliğinin, Gazze şeridindeki Filistinli hemcinslerinin durumuyla bağlantılı olduğunun altını çizen Süleyman, ‘’Gazze’deki kadınlar insanlık dışı bir kuşatma altındayken, bunun, güneydeki insanların güvenliğini etkilemesi kaçınılmaz” diye konuştu.

İnsan Hakları için Doktorlar Derneği’nin yayınladığı rapor, Gazze Şeridi’ndeki nüfusun yüzde 70’inin insani yardıma muhtaç olduğunu ortaya koyarak, gittikçe kötüye giden insani duruma ilişkin acı tabloyu gözler önüne serdi.

Raporda, son on yılda işsizlik oranındaki artış nedeniyle zorlu yaşam koşullarının daha da zorlaştığına değinilirken, bu oranın kadınlarda yüzde 70’e ulaştığı kaydedildi.

İsrail’in Gazze Şeridi sakinlerinin hareket özgürlüğü konusundaki kısıtlamalarına da değinen raporda, düğün, ağır hastalık ve birinci derece akrabanın ölümü dışında hareket özgürlüğü olmadığı vurgulanarak, aynı aileden fertler arasındaki iletişimin dahi engellendiğine işaret edildi.