Londra: Hüseyin Tai

Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin, DEAŞ terör örgütüne karşı kesin zafer kazanıldığını ilan etmesinin üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen, başkent Bağdat ve ülkenin bazı kentlerinde onlarca kişinin öldüğü yeni patlamalar meydana geldi. Bağdat’ta dün meydana gelen patlamada, 31 kişi ölürken 94 kişi de yaralandı.

Bağdat Güvenlik Birimi (Bağdat Operasyonları) tarafından, geçtiğimiz Cumartesi günü yapılan açıklamada, kentteki Aden Meydanı’nda patlama meydana geldiği bildirildi. Güvenlik güçlerinin, üzerinde intihar yeleği olan silahlı bir teröristi engellemek için müdahale ederek ateş açması sonucu teröristin üzerindeki intihar yeleğinin patladığı bilgisi verilen açıklamada, patlama sonucunda çok sayıda sivilin yanı sıra bir güvenlik görevlisinin yaralandığı ve maddi zarar oluştuğu ifade edildi.

Irak’ta terör korkusu

Irak’ta, başkent Bağdat ve diğer şehir sakinlerine büyük mağduriyetler yaşatan intihar saldırılarının yeniden yayılması korkusu yaşanıyor. Geçmişte yaşanan silahlı ve bombalı terör eylemlerinin ülkede neden olduğu kaos ve istikrarsızlığı unutamayan Irak halkı, son olarak 2014 yılında DEAŞ terör örgütünün başta Musul olmak üzere ülkedeki önemli şehirleri ele geçirmesinden sonra meydana gelen kaosun yeniden yaşanacağından endişe duyuyor.

Halkın içinde bulunduğu bu korku ve endişe, Irak yönetiminin halk içinde yaşanan korkunun bertaraf edilmesi için acil ve kararlı icraatlar yapmasını gerektiriyor. Başbakan İbadi, bu amaçla Bağdat Operasyonları liderleri ve istihbarat birimi yetkililerine son yaşanan terör saldırı üzerine toplantı düzenleme çağrısı yaptı.

İbadi’nin yolsuzluğa karşı savaşı

İbadi’nin ülkedeki yolsuzluğa karşı ilan ettiği mücadele ve parlamento seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte Irak’ın içinden geçtiği hassas günlerde meydana gelen terör eylemlerinin sorumlularının kim olduğu merak edilen en önemli konu. Zira, Irak Savaş Enformasyonu, konuya dair yayınladığı açıklamada, ülkedeki bazı tarafları çıkarları için kaos istemekle suçladı.

Irak’taki son güvenlik durumuna ilişkin, daha önce gerçekleştirdiği konuşmada, ülkede yolsuzluğa karışanlara karşı mücadelenin yoğunlaştırılacağını ilan eden İbadi, yolsuzlukların binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırılarının en önemli nedenlerinden biri olduğunu dile getirmişti.

İbadi, bu konuşmasını, terör saldırılarının yoğun olarak yaşandığı ve uluslararası gözlemcilerin Irak’taki şiddet olaylarına dair art arda uyarılarda bulunduğu bir dönemde yapmıştı.

Irak’taki terör olaylarının nedenleri ve Irak’ın siyasi süreci

Irak’taki durumu yakından takip eden herkes ülkedeki terör olaylarının muhtemel sebepleri olabilecek üç unsuru görebilir. Bunlardan en önemlisi 2014 yılından beri Irak’ta hakim olduğu çok sayıdaki şehir ve kasabayı kaybeden DEAŞ terör örgütüne bağlı terör hücrelerinin yeniden sahaya dönerek ülkenin güvenliğini zedeleme girişimi olarak görülüyor. İbadi, bu yüzden güvenlik güçlerine DEAŞ’ın uyuyan hücrelerine karşı teyakkuzda olması talimatı vermişti. Ülkede yaşanan terör olaylarını hazırlayan en bariz neden, devletin neredeyse bütün birimlerine yerleşen yolsuzluk. Terör eylemlerinin, Başbakan İbadi’nin yolsuzluk dosyasını açmasını engellemek için yeniden düzenlendiği ihtimali oldukça güçlü bir ihtimal olarak öne çıkıyor. Terör olaylarının arkasında olması muhtemel unsurlardan biri de yaklaşan parlamento seçimlerini provoke etmek, Irak’taki siyasi sürecin önüne geçme girişimleri olarak görülüyor. Ülkedeki siyasi sürecin sekteye uğraması, başta güvenlik ve siyaset olmak üzere Irak’ın genel durumuna olumsuz bir etki de bulunacaktır. Bu duruma ek olarak, binlerce kişinin öldürüldüğü bir savaştan yeni çıkan Irak’ın içinden geçtiği zor ekonomik şartlar da gözden kaçırılmamalı. Belki de terör eylemleri, Irak’ın siyasi bir sürece girmesini ve başarılı bir parlamento seçimi gerçekleştirmesini engellemeyi amaçlıyor.

Irak hükümetinin, yeniden kaos ve terör ortamına dönüşü engellemek için çalışmalarını üç aşamada sürdürmesi elzem görülüyor. Bu aşamalardan ilki, askeri hezimete uğratılan radikal örgütlere karşı güçlü bir fikri mücadele verilmesidir. İkinci aşama, yolsuzluklarla ısrarlı bir mücadele ile yolsuzluklara karışanların ortaya çıkarılarak devletin bu kişilerden kurtarılması olacaktır. Üçüncü aşama ise; ülkedeki siyasi sürecin sekteye uğratılmasına izin verilmemesi ve seçimlerin zamanında yapılmasıdır. Söz konusu üç aşamayı gerçekleştirmek, ısrarlı bir çalışma ve önemli bir güç gerektiriyor.