Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Terörizm finansmanıyla mücadele zorluğu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Terörizm Finansmanıyla Mücadele İşlerinden Sorumlu ABD Hazine Bakanı yardımcısının Beyrut ziyareti, tehlike çanlarının çalmasına neden oldu. Marshall Billingsley, siyasi yetkililer ve banka sorumlularıyla görüşmeler yaptı. Söz konusu görüşmeler, bu ziyaretin ABD’li yetkililerin bu düzeyde yaptıkları periyodik ziyaretler arasında yer almadığını, aksine mezkûr ziyaretin Hizbullah’ın mali hareketinin takip edilmesi konusunda ABD’nin önerisini Lübnan’ın yüksek mercilerine açık bir şekilde taşıdığını vurguladı. Konunun püf noktası burada ortaya çıkıyor. Çünkü Hizbullah, ülkenin yönetiminde esas bir ortaktır. Hayır, bilakis Lübnan’da birçok karar organını elinde tutan taraf Hizbullah’tır.

Terör örgütü listesine alındıktan sonra Hizbullah’ı hedef tahtasına yerleştiren ABD’nin 2015 yılı yaptırımlar kanununun ve 2017 yılında söz konusu kanun üzerinde yapılan değişikliklerin Hizbullah’ın mali faaliyetlerini gizleyen kurum ya da bireylerle işbirliği yapmakla suçlanan bankaları, istediği zaman hedef almak konusunda bunun Washington için hareket noktasını teşkil ettiğini Lübnan’daki resmi makamlar biliyor. ABD, bu mali faaliyetlerin suç olduğunu belirtiyor. Söz konusu kanuna göre ABD’nin mali yaptırımları, ABD yönetimi tarafından şüpheli olarak görülen faaliyetlere karışmakla suçlanan devlet ve maliye kurumlarının üzerine çökmüş durumda bulunuyor.

Ziyaret ve görüşmelerin atmosferine vakıf olan kaynaklar, Hizbullah’ın mali operasyonlarıyla ilgili belirli bankaların rolünden şüphelenildiği konusunda ABD heyetinin beraberinde dikkat çekici veriler ve belgeler getirdiğini dile getiriyor. Ziyaret sırasında sızan bir haber daha dikkat çekiciydi. Söz konusu haber, Hizbullah’ın mali faaliyetlerini aralarında iki büyük bankanın da bulunduğu 4 Lübnan bankası üzerinden yürütüldüğünü belirtiyor. Sanki bu ziyaret aracılığıyla herhangi bir cezai yaptırımlara başlamadan önce Lübnanlı yetkililere ateş topunun teslim edilmesi isteniyordu. Yaklaşık 100 milyon dolar para aklamakla suçlanan Lübnan Kanada Bankası’nın tecrübesi zihinlerde hala duruyor. Bu da bankanın hemen satılmasına ve yaptırımlar kanunu çerçevesinde Lübnan ve yurtdışında mali aktiviteler yürütmesi yasaklanan banka sahiplerine verilen ruhsatın kaldırılmasına yol açtı.

Mesele son derece önemli ve tehlikeli. Çünkü her şeyden önce bu mesele, uluslararası bir güvenirliğe sahip olmasından dolayı banka sektörünü işin içine dâhil ediyor. Eğer raporlar doğruysa bu bankaların yürüttüğü faaliyetler tesadüfî mi yoksa söz konusu bankalar bu faaliyetlerin bilincindeler mi? Eğer bu durum, Merkez Bankası tarafından biliniyorsa ABD heyeti ziyaret etmeden önce neden önlem alınmadı? Lübnan’ın tutumunu özetleyen ve medyaya yansıyan resmi konuşmalar, Lübnan’ın terörle mücadele ve terörü izleme konusundaki faaliyetlerine yoğunlaştı. Lübnan, terörizme karşı uluslararası mücadelede ortak olmasından dolayı büyük bir bedel ödedi. Ayrıca Merkez Bankası’nın ve tabi diğer bankaların yaptırımlar kanununun gereklerini uygulamaya bağlı kaldıklarını belirten ifadeler vardı. Fakat daha da önemlisi ziyaretin Hizbullah’ın mali aktiviteleriyle ilgili ABD’nin denetiminin artırılması kapsamında yapıldığı ve Washington’un Lübnan’ın mali yaptırımları uygulamaya ne kadar bağlı kaldığını tespit etmek istediği Lübnan tarafına bildirildi. Zira ABD yasası, Hizbullah’ın finans kaynaklarını kurutmayı hedefliyor.

Bu bağlamda ABD heyeti, Hizbullah’ın dünyadaki tüm mal varlığının artık güvenli olmadığı ve dünyada terör faaliyetlerini finanse etmekle suçlanan maliye merkezlerinin ve bankaların ciddi bir şekilde takip edildiği düşüncesinden hareketle ABD yönetiminin Lübnan içerisinde Hizbullah’ın mali operasyonlarını da yakından takip ettiğini Lübnan’a iletti. Söz konusu ziyaret aracılığıyla birçok meselenin ortaya çıkarıldığı ve isimleri belirtilen tarafların banka sistemini Hizbullah’la ilgili finans faaliyetlerinden temizlemek için hızlı adımlar attıkları açık bir şekilde dile getirildi. Ayrıca yakın geçmişte olduğu gibi estetik operasyonların BLOM Bank’ın arka duvarında patlayan meşhur bombadan sonra artık fayda etmeyeceği ifade edildi.

Şüphesiz bu ziyaret, rutin bir ziyaret değildi. Aksine bu ziyaret, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin belirlediği ve en önemli başlıklarından birisinin de “İranlı yöneticilerin nüfuzuna karşı koymak” olduğu yeni politika kapsamında yapılan bir ziyarettir.

Bu çerçevede önlemler alınarak İran rejimindeki önemli liderleri ve Kudüs Gücü’nüde kapsayan yaptırımlar getirildi. ABD yönetimi, Hizbullah’ı para aklamak, uyuşturucu ticareti yapmak ve dünyada terör şebekeleri kurmakla itham edilen suç örgütleri listesine aldı.

Söz konusu gelişmeler, Lübnan’daki yetkililer için kolay bir durum değildir. Zira Hizbullah, fiili olarak geçmişin düşmanları arasında çözümü yönetiyor. Bunların hepsi, şu anki durumun devam etmesi hususunda gayret gösteriyorlar. Yangınlar ve demografik değişimlerle çevrili bir bölgede bulunan ülkenin geleceğiyle ilgili değil de aralarındaki anlaşmazlıklar, daha çok iktidar pastasındaki payın hacmiyle ilgilidir. Bundan dolayı bütün yönetimin estetik rötuşların yeterli olmayacağını bilmesine ve herkesin ülke ekonomisinde aktif bir rol oynayan banka sektörünü hedef alacak herhangi bir sarsıntının sonuçlarına Lübnan’ın katlanamayacağının bilincinde olmasına rağmen bu konuda fırtınanın savuşturulması için gerçek ve ciddi önlemlerin alınması beklenmiyor. Bunlar, yakın bir geçmişte Adil el-Cubeyr’in yaptığı uyarıları hafife aldılar. Bunun için şu an kafayı kuma gömmek artık uygun bir hareket değildir. Lübnanlıların gerçek çıkarlarını savunmaya başlamak ve birçok faaliyetten vazgeçmek için sesin yükseltilmesi gerekiyor. Bu faaliyetler, Lübnan’ı pek çok Arap ülkesine karşı müdahale ve düşman platformuna dönüştürüyor. Ayrıca bu faaliyetler, Lübnan’ı captagon ve diğer uyuşturucuların piyasaya sürüldüğü bir yer haline getiriyor.