Terörün kökeni nedir? Bireyleri terör eylemleri gerçekleştirmeye yönlendiren nedenler nelerdir? Teröre karşı yapılan savaşlar başarılı oldu mu? Bu tür sorular siyasi liderlerin yanı sıra bilim adamları ve psikanalistler için de odak noktayı teşkil ediyor.
İngiliz bilimsel “Nausantast” dergisinin son sayısında yer alan analitik makalede, gazeteci ve yazar Peter Bayern, aşırılık ve militanlık olgusunu, bilim adamlarının ve uzmanların görüşlerini çeşitli yönleriyle ele alıyor. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde çalışan ve gelecek yıl, “İslam Devletlerinde Bilim” isimli kitabını yayınlamaya hazırlanan Bayern, makalesini Musul kentinde DEAŞ’la yapılan savaş sırasında kaleme aldı.
Yazar ilk olarak, yaklaşık yarım asırlık zaman diliminde terör olgusunu çalışmış olan Amerikan Stanford Üniversitesi’nde araştırmacı Martha Crenshaw’ın görüşlerine katılıyor. Bayern, ne Irak’ta ne de Suriye’de hatta ABD’nin içerisinde bile, ‘ABD’nin terörle mücadelede gerçek bir stratejisi yoktur’ kanaatindedir. Bayern, “Biz teröre karşı nasıl başarılı olacağımızın yollarını bilmiyoruz. Terör olayları yaşandığında, teslim olmaları umuduyla onları kınayarak tehlikeli bir oyun oynuyoruz” ifadelerine yer veriyor.
Kitap, bir fikir uğruna bireyin kendinden vazgeçmeye iten şey nedir? sorusu gibi bireyleri terörizme sürükleyen unsurlar hakkındaki sorulara; araştırmaları Musul şehri dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesini içeren, Oxford Üniversitesi’nde antropoloji uzmanı olan Scott Atran’ın söylediklerini cevap olarak sunuyor. Atran’a göre bunun sebeplerinden birisi kutsal fikirleri kabul eden ve toplumla beraber kişisel kimliğini birleştiren cihadçılardır. Bunlar için kutsal fikirler asla vazgeçilmeyecek ve değiştirilmeyecek değerlerdir. Bu şekilde değiştirilmeyecek değerlere inanan bireyler yüksek profillere hazırlanıyorlar. Çünkü aşırı gruplardaki her bir ferd, onları çalışmaya sevk edecek ruhsal güçlere hazırlanıyor. Bundan ötürü rasyonel kurallardan değil, inanan oyuncular olduklarından hareketle cihatçıların tabiatlarını anlamak gerekiyor. Dolayısıyla bunlar, inanan rolündeki kapalı bir gruba üye olursa, her türlü taklidi müdahalenin onu doğru yola ilettiğini düşünecektir.
Diğer taraftan Cezai Soruşturmalar Nörolog Uzmanı Mark Sigman, psikolojik çalışmaların terörün bireysel karakter özelliğini kabul etmediği gibi, terörün sadece ideolojik veya dini nedenlerden kaynaklandığını da desteklemediğini söylüyor. O terörün bireysel özelliklerinin bulunmadığına inanıyor. Aksine terörizm eylemi gerçekleştiren bir şahısla ilişkili olmayan terörist kavramı yoktur demektedir. Ancak bu tanımlama terörizme dönüşme tehlikelerini ve bireylerin kimliğini tanımlama sorununa yol açmaktadır.
Teröristler genellikle, aile üyelerinden veya terörizme sempati duyan arkadaşlardan hareketle terör gruplarına üye oluyorlar. Diğer taraftan zulüm gören ve benzer politik adaletsizliklerden muzdarip olan bireylerin çoğunluğu ise teröre sığınmıyorlar.