Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Teşekkürler Natalie Portman! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Uluslararası alanlarda ağırlığı veya ünü olan bir kişinin İsrail Devletine karşı tutum takınıp ‘Teşekkürler ama hayır!’ demesi kolay bir şey değil. Onurlandırma ve ödül verme karşısında teşekkür etmek tüm kültür ve geleneklerde iyi ahlakın göstergesi, hatta gereğidir. Ondan dolayı ‘görevimdi, teşekkür etmenize gerek yok’ cümlesine her zaman karşı çıkarım. Aslına bakarsanız teşekkür etmek insanın görevidir. Ataların, “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükretmez” dediği bilinmektedir. Bununla birlikte, onurlandırmayı yapanın (ödül verenin) bir konudaki davranışından dolayı, ‘hayır’ denilerek kabul edilmemesi şövalyelere has cesurca bir davranış ve zulüm ve haksızlığa karşı asil duruştur.

Tabii, neyin hak ve neyin batıl olduğu bir milletten diğerine göre değişir. İnsanlık tarihi hakkın ve haksızlığın değişik algılanışının örnekleriyle doludur. İnsanlar arası diyalog alanının önemi de burada ortaya çıkıyor, zira diyalog, iki taraf arasındaki mesafeyi azaltır ve eninde sonunda insanlığa saygı duyan asgari müşterekte anlaşmayı sağlar.

Bu çerçevede Amerikalı genç sanatçı Natalie Portman’a ‘teşekkür ederiz’ demeliyiz. ‘Siyah Kuğu’ filmindeki rolüyle Oscar ödülünü kazanan uluslararası üne sahip aktris, İsrail ordusunun Filistinlilere ateş etmesini kınayarak, İsrail’de Tekvin (Yaratılış) ödülünü ile bir milyon dolar para ödülünü almayı reddetmiş ve bizden milyonlarca kere teşekkür kelimelerinden fazlasını hak etmiştir.

Önce Filistinlilerin, sonra da Arap ve Müslümanların politik olmayan uluslararası üne sahip kişilerin İsrail Hükümeti, politikacıları ve partilerine karşı gelmelerinin çok önemli bir şey olduğunu anlamalı. Bu türden cesaretli kişilerin tutumunun kendilerine zararlı dahi olsa, İsrail’i yaptıklarından sorumlu tutma, askeri makinesini durdurma ve zulmetmenin önünde durması için çok önemli olduğu iyice anlaşılmalıdır.

Böyle bir tutumun zararı var mı diyen çıkabilir. Tabii ki, var, mevzu bahis baskı grupları bol olan İsrail olursa, her baskı grubu kendi alanında nüfuzunu kullanacağından, zararı da büyük olur. Halkla ilişkilerin yaratıcılık alanlarında, özellikle Holywood ortamında ne denli önemli olduğunu her gözlemci iyi bilir. Natalie Portman’ın İsrail davranışını reddetmesinin sonuçları, işine zarar verebilecek, yeni teklifleri önleyebilecek , belki de dünya çapındaki oyuncularla kilit rol oynamasının önünde engel olacaktır. Bu bağlamdaki ironi şu ki, Portman’ın İsrail kökenli olması kendisi için hafifletici sebep olmayacak, tersine, muhtemelen, İsrail’e sempati duyan lobicilerin tepkileriyle uğraşmaktan sakınan yapımcı veya yönetmenler kendisiyle çalışmakta tereddüt edeceklerdir.

Natalie Portman, bir tek İsrail ödülünü reddettiği için değil, haklı olarak «cinsel terör» adını verdiği taciz canavarlarına karşı verdiği savaş için de takdiri hak ediyor. Batı kültürüne mensup bu genç kadının, ergenlik döneminde kendisine karşı olan cinsel bakış açısının sonradan kendisine sunulan herhangi bir rolü onaylamadan önce iyi düşünmesini sağladığını da belirtmesi ilginçtir. Bazı erkeklerin vücuduna şehvetle bakmaları kendisini kapalı giyinmeye ve işini daha dikkatli şekilde yapmaya sevk ettiğini de ifade etmiş olması dikkat çekicidir.

Filistinlilere karşı İsrail’in yaptığı kötü davranışların ortaya çıkarılmasında, Natalie Portman ve dünya sahnesinde önemli rolleri olan diğer kişilerin tutumlarının çok önemli olduğu Arap dünyasında retorik retçilerinin dikkat etmesi gereken bir gerçektir.

Arap medya platformlarındaki yaygaracılarının bağırması ve çağırması ne denli bayat ve faydasız ise, uluslararası figürlerin vicdanından kopan gerçek bir çığlığın yankısının daha fazla dikkat çektiği, daha aydınlatıcı olduğu, ve tabii ki daha dikkate ve teşekküre şayan olduğu bir gerçektir.