Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Thatcher’in meşalesini taşıyan Cavid | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Müslüman siyasetçi Sacid Cavid (Sajid Javid) İngiltere’nin en önemli dört bakanlık görevinden birine yükselişi, Arap ve İslam dünyasındaki basında -çoğu duygusal- geniş yankı uyandırdı.

Şarku’l Avsat okurları için burada önemli olan, Cavid’in başarısı, iktidar kurumunun azınlıklara tahsis ettiği kotanın bir sonucu değil, İngiliz toplumunun yapısı ve kendi şahsi gayretinin bir sonucu olmasıdır.

İngiltere’de öğretmenin öğrencilerine parlamentoyu gezdirmek için eşlik etmediği bir ilkokul yoktur. Herhangi bir siyasetçi olmasın ki öğrenci sendikası seçimleri, mesleki işçi sendikası seçimleri, belediye seçimleri (Perşembe günü olanlar gibi) gibi demokratik eylem aşamalarından birinden geçmemiş olsun veya bir milletvekili yardımcısı ya da araştırmacı olmasın.

Görevi Cavid’e görevi bıraktırmayı gerektiren Amber Rudd’ın istifasının koşullarını da, “zehir kupası” olarak adlandırıyoruz, çünkü bu makam birçok selefinin politik mezarlığı mesabesindeydi. Bakanlığın sorumlu olduğu alt birimler; güvenlik, terörle mücadele, suçlar, iç istihbarat ve göçten oluşmaktadır. Bunların hepsi sorunlu alanlardır ve basın bunlara dair sadece olumsuz haberler yayınlamaktadır.

Bayan Rudd, belgeleri Bakanlığın ihmali nedeniyle kaybolan göçmenlere kötü muamele krizinden dolayı istifa etmedi. Bilakis, sürekli bir çalışanın, bakanın parlamento araştırma komisyonuna “bilgisinin olmadığı” şeklinde verdiği beyanın yanıltıcı olduğuna dair bir yönergeyi basına sızdırmasından sonra meclisi (kasıtsız olarak) yanlış yönlendirdiği için istifa etmiştir. Bayan Rudd, daha önce bu yönergeyi gerçekten görmemişti. (yani bürokrasiye meydan okuyan bir bakanın derin devlet misillemesi… Bu da başka bir makale konusu).

Parlamentoyu yanıltmak en ciddi anayasal ihlaldir ve Parlamenter demokraside istisnasız her bakanı görevinden eder. Zira parlamenter rejim, Seçimle birlikte değişen siyasi yürütme organını, Krallığa bağlı ve hükümetin değişmesiyle değişmeyen bürokratik yürütme aygıtını(Yani, bu seçilmiş makamın iradesini uygulayacak araçlar) birbirinden ayırır.

Bu en olgun demokraside, seçilmiş bütün bakanlar Avam Kamarasındaki milletvekillerinden seçilir. Avam Kamarası dışından bir bakanın deneyimine ihtiyaç duyulduğunda ise bir istisna olarak Lordlar Kamarasından atanır ve genellikle “Avam”ın eski bir üyesidir veya mesleki bir sendikaya ya da yerel hükümete seçilmiştir. Her iki Kamara/Meclis de parlamento tartışmalarında seçmenin güvenini ve hesap verebilirliği korumak için gerekli olan şeylerdir. Cumhuriyetçi rejimlerde bulunmayan bir durumdur.

İkinci nesil göçmenlerin ve yoksul bir ailenin oğlunun başarısını anlamak için onlar için hazırlanan anayasal ayrıntılara bakmak gerekir. Pakistanlı bir göçmen olarak doğdu ve otobüs şoförlüğü yaptı. Sajid, geleneksel iktidar kurumunun dışında, başkentten uzakta, Bristol kasabasında mütevazı bir evde hiçbir lükse sahip olmayan fakir bir ailede büyüdü.

48 yaşındaki Cavid, hükümetin ikinci kademesine ulaştı ve öngörülebilir bir gelecekte Muhafazakâr Parti’nin liderliği için yarışmasını da uzak görmüyorum.

Thatcher akımı bugün onu Demir Leydi Margaret Thatcher’in meşalesini taşıyan biri olarak görüyor, zira o da bir bakkalın kızıydı, azmi ve gayreti sayesinde o makamlara gelmişti. Hayat hikâyesi, muhafazakâr düşüncede başarılı bir erkeğin gerçek değerlerinin bir yansımasıdır. En yüksek sosyal düzeye ulaşması sadece çaba ve sıkı çalışma ile olmadı, bilakis ülkede ve toplumda dikkat çeken siyasi, teknolojik, bilimsel yatırımlar yaptı. İş fırsatları yarattı. Tarih kitaplarına geçecek büyük hizmetler yaparak ülkeyi yeni bir tarihsel aşamaya taşıdı. İngiltere’deki bakanlık düzeylerinin sıralamasında en yüksek olanı politik-ekonomik liderliklerdir. İki makama Downing Street’in 10 ve 11 nolu yerleri tahsis edilmiştir ve birincisi başbakana, ikincisi ise maliye bakanına aittir. Maliye, yalnızca 18. yüzyılda (1721) kurulan Başbakanlık makamından daha kıdemlidir, zira kuruluşu 1228’li yıllara kadar uzanmaktadır. 10 Nolu Downing Kapısı’ndaki bakır levhaya başbakanlık unvanına ilave olarak “Hazinenin İlk Lordu” (Hazinenin Efendisi) yazılır ve Bayan Thatcher (1979-1990) veya Teresa May döneminde bunun kadın versiyonu yazılmamıştır. İki makam arasındaki fark, başbakanın nihai karar sahibi olmasıdır.
Ardından ikinci sevide, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı gelmektedir. Üçüncü seviyede ise sağlık, savunma, tarım, çevre ve eğitim gelmektedir. Ardından seviyeler düşerek devam eder.

Parlamenter demokrasilerin dışındaki pek çok kişinin, Maliye ve İçişleri bakanlarının, daha yüksek bir mertebede ve Savunma Bakanından daha önemli olmasını (örneğin bakan, bir ordu generali değil, seçilmiş bir politikacı) anlaması zor olabilir. Başbakan’ın savunma bakanı tarafından görevden alınması ya da istifası etmesi olağan bir hadisedir, fakat maliye bakanı istikrarı korumakla yükümlü olmasından dolayı nadiren gerçekleşir (genellikle sadece seçimlerden sonra bir bakanlar değişikliği gibi). Bir maliye bakanının görevden alınması, piyasalarda ve para birimlerinde kaosa yol açacaktır. Küresel finansal işlemlerin üçte ikisi Londra borsasında gerçekleşmektedir.

Cavid’in İçişleri Bakanlığı’na girişi, İslam ve Arap ülkelerindeki gazetelerde sevinçle karşılandığı için farklı bir sebeple gazete manşetlerine taşındı.

Sağ ve orta basın, onu, Thatcher’in muhafazakâr hükümet filosundaki bayrak gemisinin dümenine yeniden geçen biri olarak gördü. Soldaki gazeteler, yıldızının parlamasını, göçmenlere kapılarını açacağı ve sağ kanadı yenilgiye uğratacağı ümidiyle desteklediler. Ve en önemlisi, Avrupa Birliği’nde kalmayı savunanlardan olmasıdır. Pragmatist bir yaklaşım sergiliyor ve çok da katı bir tutumu yok. Bazıları onu Avrupa Birliği’ne “isteksiz destek” veren biri olarak nitelediler.

Jovid İçişleri Bakanlığındaki ofisine girdikten iki gün sonra (Vaktinin yarısını, arka koltuğundan heyecanlı bir şekilde ayağa kalkıp destek veren selefinin pozisyonuna ilişkin merak edilen konuları yanıtladı) Birlikten çıkış sonrası gümrük birliğinin yapısına dair Brüksel ile ilişkilerin mahiyetini incelemek üzere Bakanlar Kurulu ile bir araya geldi.

Avrupa Komisyonu, Machiavelli’nin girişimleriyle bu projeyi Kuzey İrlanda (Birleşik Krallık’ın ayrılmaz bir parçası) ve Avrupa Birliği üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında var olmayan bir krizi patlatmak için kullanmıştır.

Meclis, Birlikte kalmayı savunanlar ve çıkışı savunanlar şeklinde ikiye bölünmüş durumda ve bölünme o kadar keskin ki, burada dönen her bir haberi Westminster gazetecilerinden kendilerine yakın hissettiklerine sızdırıyorlar. Cavid, iki bakış açısını biraz olsun yakınlaştırmak için iyi bir rol oynadı ve hatta Başbakan, projesini desteklemediğine şaşırdı. Daha da ötesi teklifi reddetme çağrısında bulundu, (kibar bir tavırla kararın ertelenmesine neden oldu) ancak biliniyor ki dengeleri Brüksel’in lehine çevirmeye çalışıyordu, Yani İngiltere’nin Avrupa Birliği’nde kalmasını arzu ediyordu. Cavid’in tavrının başarısı, nispeten genç yaşına rağmen, İdeolojik boyuta kendi nitelikleri ve kabiliyetlerini ilave edebilmesindedir. Bayan Thatcher’ın meşalesini karanlık labirentlerden geçerek taşıyabilmekte ve Avrupa Birliği ile yeni bir ilişki kurmanın en iyi yolunu keşfedebilmektedir.