Brüksel, bugün İngiltere’nin Avrupa Birliği (AB)’nden ayrılması müzakerelerindeki sıkıntılı bazı konular hakkında ilerleme kaydedilmesiyle ilgili Londra ile bir anlaşma imzalanmasını istiyor. Bu bağlamda AB liderleri, dün Brexit müzakerelerinin ilk safhasını kapatmak üzere iki günlük bir zirve için Brüksel’de toplandı. Taraflar, toplantı kapsamında İrlanda sınırı, çıkış faturasının ödenmesi ve İngiltere’deki ABD vatandaşlarının yasal statüsü hakkında bir uzlaşma sağlamayı umuyor.
Ancak İngiltere Başbakanı Theresa May, dünkü zirveye Çarşamba günü Parlamento’da yenilgiye uğrayarak katıldı. Zira Brüksel ile Brexit hakkında imzalanacak herhangi bir anlaşmaya Temsilciler Meclisi tarafından kesin bir karar verilmesini talep eden milletvekilleri, hükümet iradesine karşı muhalefet saflarına katılmış ve Brexit konusunda nihai anlaşmanın hükümet yerine parlamento tarafından onaylanmasına karar vermişti.
Westminster Parlamentosu’ndaki oylama, AB liderlerinin geçtiğimiz hafta ulaştıkları Brexit anlaşmasının koşullarını kabul etmesi ve koşulların Çarşamba günü Strazburg’daki Avrupa Parlamentosu’ndan geçmesi nedeniyle zirve arifesinde May hükümetine bir darbe vurdu. Brexit Bakanlığı, bu durumu “hayal kırıklığı” olarak nitelendirdi. Bakanlık yaptığı açıklamada, “Şimdi anlaşmanın esas hedefine ulaşmasını sağlamak için anlaşma üzerinde daha fazla değişik yapılıp yapılmamasına karar vermek zorundayız.” dedi.
Avrupa destekçisi blokların önde gelen isimlerinden olan Gina Miller ise yaptığı açıklamada, “Parlamento egemenliği bugün kazanıyor” ifadelerini kullandı. Brexit kampanyasında kilit rol olan Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP) eski genel başkanı Farage de, “Politikanın riayetsizliği karşısında küçümsememin sınırı yok” dedi.
İngiliz milletvekilleri dün (Perşembe), Brexit sonrası geçiş süreci üzerine bir anlaşma sağlandığını vurguladı. Ancak İngiltere Başbakanı, müzakerelerde “adil bir sonuç” elde edilmesi sebebiyle, meslektaşlarının memnuniyetini sağlamak için yine de Brüksel’de bulunacak.
AB devletlerinin ve hükümetlerinin başkanlarının yer aldığı Avrupa Konseyi, ikinci safhaya geçiş için “yeterli ilerleme kaydedildiğine” dair AB müzakerecilerinin görüşlerine başvuracak. Bu ikinci safha, 29 Mart 2019’da planlanan İngiltere’nin AB’den fiilen ayrılması konusunda bir geçiş süreci niteliğindedir. Zira özellikle ticari ilişkiler açısından, iki taraf arasında gelecekteki ilişkiler üzerine müzakerelerin temelini atmak için görüşmelerin kapısı aralanacak. Bu kararın, bugünden (Cuma) önce ve Londra’ya dönecek olan May’in yokluğunda 27 ülkenin toplantısında alınmayacağı kaydedilmişti.
Kıdemli bir Avrupalı yetkili, Avrupa Konseyi’nin bugün kararı kabul etmesi dâhilinde, komiserliğin 20 Aralık’taki müzakerelerde direktiflere dair bir taslak hazırlayacağını belirtti. Taslak, yeni yılın başı itibariyle geçiş süreci müzakerelerinin başlamasına izin verecek. Ancak gelecekteki ilişkiler konusun Mart ayından önce tartışmaya açılmayacak.
Westminster’da oylanan Brexit kanunu, İngiltere’nin AB üyeliğini tamamen sonlandırmayı, ayrıca binlerce AB yasasını İngiliz kanunlarına entegre ederek İngiltere’nin birlikten çıkış sürecini kolaylaştırmayı amaçlıyor. Aynı şekilde sürecin ilerlemesiyle her türlü teknik engeli aşılması için bakanlara yasaları değiştirme yetkisi tanıyor.
İktidardaki Muhafazakâr Parti milletvekili Dominic Grieve’in, Brexit Yasa Tasarısı’na dair yetkiyi parlamentoya devreden ve “8. Henry yetkisi” diye adlandırılan 9. maddesiyle ilgili değişiklik teklifi, Iain Duncan Smith tarafından eleştirildi. Öyle ki İngiltere Parlamentosu üyesi olan Smith, düzenlemenin Avrupa Birliği ile müzakerelerde “hükümetin elini bağlayacağını” söyleyerek, düzenleme talep eden muhafazakâr mevkidaşını yasayı bozacak yollar aramakla suçladı.
İngiliz Brexit Bakanı David Davis, Parlamento’nun, anlaşmanın uygulanmasına izin veren yeni yasaları onaylaması için Çarşamba günü, Temsilciler Meclisi ve genel şuradaki anlaşmaya ilişkin nihai bir oylamada bulunma sözü verdi. Ancak bakanlar, kanunun beklenen vaktinde onaylanmaması durumunda da yetkilerini elinde tutmak istiyor.
Muhafazakâr Parti’nin 11 üyesi, muhalif milletvekilleri ile hükümete, kanunla ilgili ilk yenilgiyi yaşatırken, Avam Kamarası’nda sevinç tezahüratını yükseltti. Milletvekili Griev tarafından önerilen söz konusu değişiklik, İngiltere’nin Mart 2019’da AB’den ayrılması öncesinde Brexit ile ilgili herhangi bir anlaşmaya bağlı parlamento seçimleri için çağrıda bulunuyor. Griev’in önerisi, 305’e karşı 309 oyla kabul edildi.
Avrupa zirvesi göç konusunu tartıştı
Birliğin, zirvenin ilk gününde başka gündem maddeleri de olacak. Göç krizinden iki yıl sonra Birlik, Akdeniz’deki AB kıyılarına büyük miktarda göç dalgasının ulaşması üzerine uzun vadeli bir çözüme ulaşmaya çalışıyor. Bu bağlamda bir Avrupa kaynağı, zirvenin sonuçlara götürecek uzun bir süreç olduğunu belirtti. Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB’nin 2015 yılından bu yana devam eden göç dalgasına yanıt olarak, “yararlı olan ya da olmayan” konulara dair “açık ve dürüst” müzakereler yapılmasını umuyor. Ancak Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve Tusk arasındaki gerginlik, zirve öncesinde tırmanış gösterdi. Üye ülkelerin zorunlu olarak sığınmacı almasına yönelik Dublin sistemine değinen Tusk, “Bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler, zorunlu kota konusunun oldukça bölücü olduğunu ve yaklaşımın da uygulanması anlamında orantısız ilgi gördüğünü, bir anlamda etkisiz kaldığını ortaya koydu.” ifadesini kullandı. AB Komisyonu’nun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos, Tusk’un 28 ülkeye yönelik bu açıklamalarını “kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre, Avramopoulos, Tusk’un ifadelerinin “son üç yıldır yaptıkları tüm işlerin reddi anlamına geldiğini” belirterek, “Bu, Avrupa projesinin ana unsurlarından biri olan dayanışma ilkesini baltalıyor.” şeklinde konuştu. Ancak bir Avrupalı diplomat, Tusk’u haklı bulduğunu söyledi. Diplomat, dikkatlerin sınırların, Libya ile işbirliğinin ve yasadışı göçe karşı kalıcı bir fon üzerinde yoğunlaşması gerektiğini kaydetti. Yunanistan da Tusk’un açıklamalarını eleştirdi. Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras, Tusk’un mülteci sorununa dair uygunsuz bir açıklama yaptığını belirtirken, “Önerisinin, başarı ihtimali taşımadığına inanıyorum” dedi.