Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Toplu taşıma araçlarını, terörden korumak mümkün mü? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Londra: Amanda Ericsson

Tıpkı Londra metro saldırısında olduğu gibi toplu taşımalar halen terör gruplarının başlıca hedefi halinde…

Bu, tüm dünyada görülen bir durum… Hamas hareketi, üyelerine art arda İsrail’deki halk otobüslerini hedef alıp, imha etme çağrısında bulunuyordu. İrlanda Cumhuriyet Ordusu, kaos sırasında Londra metro istasyonlarına ve İngiliz trenlerine rutin olarak saldırı düzenliyordu. 90’lı yıllarda Cezayirli militanlar, Paris metrosunda bombalı saldırı gerçekleştirerek, 8 kişinin ölümüne ve 100 kişinin de yaralanmasına sebep oldu. 1995 yılında, “Kıyamet Günü” Grubu, Tokyo’da bir metro sisteminde ölümcül sarin gazı yaydı. Saldırıda 12 kişi ölürken 5 bin kişi de yaralandı.

Son döneme gelelim.. 2005 yılında Londra metrosunda 52 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir bombalı saldırı meydana geldi. Aynı şekilde, yine 2005 yılında Madrid metrosunda da benzer bir saldırı gerçekleşti.

Toplu taşıma araçları, teröristleri cezbetmeye devam ediyor.. Çünkü bu mecraları yüzde yüz güvence altına almak oldukça zor. Havalimanları haricinde, çoğu şehir birden fazla kontrol noktası ve bagaj denetim sistemi kurabilecek kapasiteye sahip değil. Ayrıca toplu taşıma erişim de oldukça kolay. Kalabalık olmaları da bir diğer konu..

Bunlar, 1970 yılından günümüze kadar Kuzey Amerika’da ve Avrupa’da tren, otobüs ve feribotlara en az 387 saldırının düzenlenmesini açıklayabilecek sebepler.. Bu zaman zarfında, Güney Asya ülkeleri toplu taşımayla ilgili 1287 saldırıya maruz kaldı. Ortadoğu 801 benzer saldırı yaşadı.

Tren ve istasyonlar, saldırıların en yaygın hedefleri olarak ön plana çıktı. Metro istasyonları gibi kapalı alanlardaki saldırılar en dehşet verici ve kanlı sahnelere tanık oldu. Bu saldırılarda yaşanan ölümler her ne kadar toplam saldırıların yalnızca yüzde 13’ünü oluştursa da metro istasyonlarında gerçekleşen saldırılarda ölenlerin oranı yüzde 75’i buluyor.

Diğer yandan Avrupa’daki ve ABD’deki toplu taşıma araçlarına yönelik saldırılarda her geçen gün artış yaşanıyor..

Ölüm sayısı ise saldırılarla ters orantılı olarak azalıyor…

Toplu taşıma araçlarında düzenlenen terör saldırılarına ilişkin yakın zamanda yayınlanan bir rapor, teröristlerin günümüzde ölüm sayısını artırmaya çalıştıklarını, ancak bunu nadiren başarabildiklerini ortaya koyuyor. Next City’nin yayınladığı rapora göre bu durumun başlıca sebebi olarak artan güvenlik önlemleri gösteriliyor.. Ayrıca televizyonlarda yayınlanan kampanyalar da bunda oldukça etkili oluyor..

Nitekim 1970 – 2000 yılları arasında Londra’daki saldırılar giderek azalmaya başladı. Ancak aynı tedbirler, 2005’deki bombalı saldırıların önüne geçmede yeterli olamadı. Zira teröristler, izlenme endişesi taşımadan canlı bomba olarak kendilerini patlattı ve arkalarında kanıt bırakmadı…

Yine de bu durum, vatandaşların ve toplu taşıma araçları çalışanlarının çaresiz oldukları anlamına gelmiyor. Uluslararası alanda, saldırı öncesinde tespit edilen yaklaşık 300 olay mevcut. Bu bombaların yüzde 11’i toplu taşıma araçlarındaki personeller, yüzde 17’si yolcular, yüzde 14’ü güvenlik güçleri tarafından tespit edildi.

Ülkelerin terör önlemleri artıyor

Saldırılara yönelik uluslararası alanda alınan tedbirler ise çeşitlilik gösteriyor. Örneğin Çin. Pekin, günde 10 milyon yolcu taşıyan dünyanın en işlek metro ağına sahip. 2014 yılında Çin’in batısında meydana gelen terör saldırısından sonra yolcular havalimanlarındaki sisteme benzer bir sistem kurmak zorunda kaldı. Yolcular ve çantaları, ayrı ayrı metal arama detektörlerden geçirilmeye başlandı. Aynı şekilde polis helikopteri hava gözetimini sağlarken, güvenlik güçleri de ülkede olağandışı durumlar hususunda silahlı güvenlik devriyesi görevini yürütmeye başladı.

Tüm bu farklı önlemlere rağmen yine de Londra, terörle mücadele altyapısı alanında lider başkent sayılıyor. Örneğin şehir, sokaklarındaki metal çöp konteynerlerin neredeyse tamamı, içlerine bomba yerleştirilebileceği endişesiyle kaldırıldı. Bunların yerine şehre şeffaf plastik poşetler yerleştirilerek içindeki yabancı maddelerin tespit edilmesi kolaylaştırıldı.

İsrail de bazı otobüs duraklarında metal dedektörler ve röntgen cihazları kullanırken, otobüsleri ise kurşungeçirmez malzemelerden üretmeye başladı. Bu otobüslerin bir kısmına acil durumlarda yaşananları tespit edebilmek için özel izleme cihazları ve kameralar yerleştirildi.

ABD de havaalanları ve toplu taşıma araçlarında güvenliği artıran bir diğer ülke. New York’ta güvenlik güçleri trafiğin yoğun olduğu yerlerde devriye geziyor. Başkent Washington’da da terör tehdidi arttıkça polis birlikleri benzer uygulamaya gidiyor. Şikago, Los Angeles ve diğer şehirlerde alınmaya başlanan tedbirler de farklı değil. Ve elbette yolculara sık sık aynı slogan hatırlatılıyor: Bir şey fark ettiğinde hemen rapor et!

Ancak uzmanlar tüm bu çabaların saldırıları önlemek için yeterli olmadığı görüşünde. ABD Dış İlişkiler Konseyi tarafından hazırlanan raporda, büyük şehirlerdeki birçok taşıma aracının, üst düzey ve gizli polis devriyelerinden daha fazla olduğu bilgisi yer alıyor. Rapora göre bunun nedeni terör saldırılarıyla ilgili acil durumlara derhal cevap verme planları geliştirmek. Washington’da, metro istasyonlarında bombalara dirençli çöp konteynerleri eskileriyle değiştirildi. Washington metrosu, tünel sistemindeki hava akışını incelemek için duman testleri gerçekleştirdi. Potansiyel saldırılara karşı erken uyarı sağlamak için bir metro istasyonuna kimyasal dedektörler kuruldu. New York’ta ise şüpheli görülenler özel cihazlar ile kontrol ediliyor. Yolcu çantaları rastgele denetime tabi tutuluyor. Ancak uzmanlar, yukarıda belirtilen tedbirlerin, intihar saldırıları karşısında faydasız olacağı sebebiyle ABD metro istasyonlarındaki havalimanı güvenlik uygulamasının teoride imkansız olduğunu belirtiyor.