Libya’nın batısındaki güvenlik güçleri, DEAŞ unsurlarının başkent Trablus ile Bingazi arasında yer alan Libya Akdeniz sahilinin merkezinde bulunan Sirte kırsalında hareket halinde olduklarını gözlemlediler. Bu durum, radikal örgütün, Trablus’taki silahlı milisler arasında meydana gelen çatışmalardan yararlanarak, yaklaşık iki yıl önce kurtarılmış olan kentte yeniden konuşlanmaya çalıştığı yönündeki endişeleri artırdı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Sirte Koruma Gücüne bağlı Savaş Kalıntıları ve Mayın Sökme Bölüğü Sözcüsü Salim el-Emil, DEAŞ unsurlarında hareketliliğin gözlendiğini ve şehrin güneyindeki çöl vadilerinde takip edildiklerini kaydetti.
Sirte Operasyon Birimi’nin aktardığına göre, Sirte’nin 70 kilometre güneyindeki hareketliliğin arkasında DEAŞ örgütünün olduğu düşünülüyor. Hareketlenmenin ardından Sirte Koruma Güçleri hazırlıklarını düzeyini arttırdı.
Açıklamada, herhangi bir acil durumla karşılaşılması ihtimaline karşı sabit ve hareket halindeki devriyelerin Sirte Koruma Güçleri tarafından konuşlandırıldığına işaret edilirken, Sirte Koruma Güçleri’ne bağlı askeri birliklerin bölgede bulundukları belirtildi.
Söz konusu hareketlilik, Libya’nın kuzeybatısındaki Beni Velid’deki DEAŞ unsuru kalıntılarına düzenlenen bir Amerikan baskısından iki gün önce tespit edildi. Saldırıda hedef alınan ismin örgütün liderlerinden biri olan Velid Buharbiye el-Verfali olduğu ifade edildi.
Libyalı aktivist Abdusselam ez-Zahir, Buharbiye’in Beni Velid mezarlığına defnedildiğini ve daha sonra serbest bırakılan babasının ve kardeşinin tutuklanmasının ardından ailesine, Buharbiye’nin doğduğu şehir olan Sirte’de cenaze töreni yapılmasına izin verilmediğini aktardı.
Şarku’l Avsat’ın bir güvenlik kaynağından edindiği bilgilere göre, ülkenin batısındaki soruşturma ekipleri, çöllerde ve Sirte kentinin etrafında DEAŞ unsurlarını takip ediyorlar.
Askeri üniforma giyen örgüt mensupları, vatandaşları kamu ve yan yollarda durdurarak kimlik sorgulaması yapıyor. Bu durum halk arasında paniğe neden oldu.
Kaynak, DEAŞ unsurlarının Sirte’nin güneyinde yeninden ortaya çıkmasının sebebi olarak “Başkentteki silahlı milisler arasındaki savaşa” atıfta bulundu ve şu açıklamalarda bulundu:
“Terörist gruplar, yeninden konuşlanmak için her zaman ülkedeki çatışmalardan ve güvenlik eksikliğinden istifade ediyorlar. DEAŞ, ülkenin güneyine ve Libya’nın çöl bölgelerine sıkı bir şekilde konuşlandı ve misilleme yapmak için ülkenin merkezine ve batısına dönmek için çabalıyor. Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığına bağlı 12. Tugay Keşif Kuvvetleri, Sebha ve Cufra’da bulunan Brak eş-Şatii yakınlarında silahlı terörist grupların hareketlerini gözlemledi.”
Öteyandan DEAŞ terör örgütü, geçen hafta sonu Trablus’un doğusundaki güvenlik kapısını hedef alan silahlı saldırıyı üstlendi. Saldırıda 7 kişi hayatını kaybetmiş ve kapıyı korumakla görevli 10 güvenlik görevlisi yaralanmıştı.
İçişleri Bakanı Tuğgeneral Abdusselam Aşur, saldırıya karışan tüm faillerin tutuklandığını açıklarken, Libya’daki Arap İnsan Hakları Örgütü Genel Sekreteri Abdul Munim el-Zayedi ise kaygılarını şöyle dile getirdi:
“Trablus’ta gerçekleşen çatışmadaki gizli siyasi çekişmeler, başkentteki herhangi bir güvenlik zafiyeti durumunda, düşmanca saldırılar ve siyasi krizi derinleştiren terör eylemleri gerçekleştirmek için DEAŞ gibi terör örgütlerinin kullanılmasına yol açabilir.”
Sudan, Libya, Çad ve Nijer 11 Ağustos’ta sınır güvenliğini sağlamaya yönelik olarak adli işbirliği hususunda bir anlaşma imzaladılar. Ayrıca Çad’ın başkenti N’Djamena’da da terörist gruplarla savaşmak ve insan ticareti ve kaçakçılıkla mücadele çerçevesinde bir operasyon merkezi kurulması konusunda anlaştılar. Anlaşma, ortak sınırların güvenliğinin sağlanması ve kontrol edilmesi üzerine savunma bakanları, iç ve dış işleri bakanları ve güvenlik teşkilatları direktörlerinin katılımıyla Sudan’ın başkenti Hartum’da gerçekleştirilen üçüncü bakanlar toplantısının ardından geldi.