Katar krizi, Dünya Kupası Finalleri olan 2022 yılına kadar devam edecek mi? Şu anki Katar rejimi, bunu mu temenni ediyor? Bu rejim, gelecek beş yıl daha yaşabilecek mi?
Doha, ambargonun yıllarca devam etse dahi kendisine zarar vermeyeceği izlenimini veriyor. Bu, hayata pembe gözlüklerle bakmaktan başka bir şey değil.
Katar, sporu siyasete karıştırmayın diye bağırıyor. Bu da yeni bir icat. Mesela Bahreynli bir takım, İsrailli bir takımla maç yapmadı. Suudi Arabistan, iki ülke arasındaki ambargodan dolayı İran kulüpleriyle kendi toprakları dışında maç yapıyor. Katar’ın çıkarlarına göre dörtlü tutumun parçalanması mümkün değildir. Dahası Katar’ın siyaha bulanmış spor itibarı gibi stadyumların boş kalmasına endişelenmekten daha önemli durumlar var.
Bilindiği gibi Katar krizinin ucu açık. Katar, 13 şartı yerine getirmediği sürece krizin zamansal bir sınırlaması bulunmuyor ve kriz, belirsiz bir vakte kadar devam edecektir. O zaman hiç kimse, Katar’daki durumun nasıl olacağı öngörüsünde bulunamaz. Belki de bugün içinde bulunduğumuz durumdan tamamen farklı şartlarda diğer devletlerden önce dört ülkenin halkı Katar’a akın edecektir. Belki diyorum. Tabi Katar, dünya kupasına ev sahipliği yapmak için işlediği yolsuzluk ve rüşvet suçlarından dolayı hâlihazırda yürütülen soruşturmalardan temiz çıkarsa…
Bundan dolayı Katar, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılan Terörizmle Mücadele İslam Askeri Koalisyonu’nun savunma bakanlarının toplantısına çağrılmadı. Zira terörü yok etmeye çağıran bir toplantıya terörü kollayan bir devlet nasıl katılabilir. Terörizmle Mücadele İslam Askeri Koalisyonu, 41 ülkeden oluşuyor. Bu ülkeler, terörle mücadele konusunu önemsiyor. Bu devletler, terörden zarar gördükleri ya da terörün hedefi haline geldikleri için örgütler ve ülkeler tarafından teröre yapılan finansı engellemeye çalışıyorlar. Radikal söylemi reddediyorlar ve radikal söylemi durdurma konusunda kararlılar. Ayrıca teröre karşı net mesajlar taşıyan tanıtımlar yapıyorlar. Tüm bu stratejiler, Katar’ın yaptıklarıyla tamamen çakışıyor. Katar, radikalleri koruyor ya da yurtdışında onları finanse ediyor. Radikallerin reklamını yaparak onların söylemlerini yayıyor ve teşvik ediyor. Terörle mücadelede Katar’a yer yok. Çünkü Katar’a yapılan ambargo, terörle mücadelenin önemli bir parçasını teşkil ediyor.
Suudi Arabistan’ın öncülüğünde Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap koalisyonundan Katar uzaklaştırıldıktan sonra Katar medyası özellikle de Al Jazeera kanalı, aslında Yemen’de meydana gelenlerin terör olduğunu iddia etmeye başladı. Al Jazeera, koalisyonun amaçlarına saldırmaya yöneldi ve koalisyonu, sivilleri hedef almak, insani yardımları engellemek ve kolera hastalığını yaymakla suçladı. Sanki Al Jazeera, Husilerin ve İranlıların sözcülüğünü yapıyor gibi. Sanki Katar, koalisyonun bir parçası değildi.
Buna rağmen ambargo kararı alınmadan önce Katar’ın koalisyonun parçası olduğu döneme kıyasla Yemen topraklarında meydana gelen olaylar, koalisyon güçlerinin ve Yemen milli ordusunun büyük sıçrayışlar gerçekleştirdiğini kanıtlıyor. Katar, formalite icabı katılmasına rağmen ikiyüzlü olduğunu ispat etti. Katar, Husilerin yararına koalisyonun ve Yemen ordusunun planları ve hareketlerini izleyerek casusluk yaptı. Eğer Riyad toplantısına gelmesine müsaade edilseydi Katar, aynı rolü burada da oynayacaktı. Şayet Katar, körfez zirvesiyle ilgili ya da diğer önemli görüşmelerden uzaklaştırılmazsa aynı rolü oynamaya devam edecektir. Katar, İran ve diğerleri için bir casus mesabesindedir. Katar, dost ülkelerden farklı amaçlara sahip bir casustur. Şu anki rejim, parazitlere teslim olmuş bir şekilde evhama kapıldığı sürece Katar’ın durumunu düzeltmesinde bir ümit gözükmüyor.
Katar, yavaş yavaş egemenliğini ve bağımsızlığını kaybediyor. Bugün hiç kimse, Katar’ın durumuyla kimin ilgileneceğini bilmiyor. Katarlıların kendisi mi yoksa misafirleri mi? Esed rejiminin yıllardır oyaladığı ve henüz düşmediği Suriye’deki durumu örnek alarak krizin süresini uzatmanın kendi yararına olacağı yönünde Katar’ın ithal edilmiş bir kanaati var. İran-Türk nasihati; ekonomik, siyasi, güvenlik ve coğrafi bakımdan Katar’ın durumuyla uyuşmuyor. Aynı zamanda Katarlılar, Suriyeli değildirler. Öğüt verenler, altın yumurtlayan tavuktan faydalanıyorlar. Tavuğun zayıflığını ve gururunu değerlendirilecek bir fırsat olarak görüyorlar. Çünkü Katar, istediği her şeyi parayla elde edebileceğini zannediyor. Bugün Katar, yoğurt ve lokum alır gibi askeri güvenliğini yurtdışından satın alıyor. Fakat siyaset dünyasında bile güven, dürüstlük ve doğruluk gibi satın alınmayacak değerler vardır. Bu değerler giderse bunları geri getirmek kolay değildir. Bu değerler, geri gelse bile para için değil, aksine mert ve vefakâr insanlar kazanmak içindir.