Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Trump ve Kim buluşması: Sahne ve içerik | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Dünya genelinde milyonlarca insanın gözleri, kulakları ve hatta kalpleri, ABD ve Kuzey Kore başkanları ile beraber Singapur’a gitti. İki adamın buluşması kendi içinde sadece politik açıdan değil aynı zamanda insani olarak yoğun ve farklı bir sahneye tanıklık edecek. Birkaç gün önce nükleer “düğmelerin” dilinden konuşmuş olan iki lider, televizyonda hararetli bir biçimde el sıkışıyordu.

İlk Sahne… Başkan Donald Trump gençliğinde oyuncu ve yayıncı olarak çalıştı. Farklı ve ilginç kişiliği ile bir televizyon yıldızıydı. Başkanlık kampanyasındaki demokratik yarışta Hillary Clinton karşısında bir fark yaratmayı başardı. Güçlü bir karizmaya sahip eski Cumhuriyetçi başkan Ronald Reagan da bir oyuncuydu. Politikalarının önünde duran herkesi ezici varlığıyla silip atmayı başarabilmişti. Eski Sovyet lideri ile “Yıldız savaşları” adlı yorucu bir yarışa girişti ve Gorbaçov yarışı tamamlayamadı, Sovyetler Birliği çöktü ve dağıldı.

Siyasi arenaya girmesinden bu yana Trump, saldıran boksör eldivenini giydi. Tüm Amerikan gökdelenlerinin üzerinde yükselen seçim kampanyasında, konuşma ve beden diliyle, tereddüt etmeden sürekli saldırdı.

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Hollywood haritalarını ve uluslararası politikaların araçlarını bilmiyor. Son derece müreffeh, demokrasi ve hukukun üstünlüğü içinde yaşayan bir kardeş ülkenin yanı başında, açlık ve yaptırımlara maruz kalmış, dünyadan izole edilmiş bir ülke devralmıştır. Genç liderin alışık olduğu sahne, rakip ya da muhalefetsiz, kendine has bir alandır. Uluslararası yaptırımlar çemberi etrafında daraldı ve Çin’in, Güvenlik Konseyi’nin uyguladığı yaptırımlara katılmasıyla gittikçe boğuldu. Normalde Çin, Kim’in nefes alabildiği tek akciğerdir.

ABD-Kuzey Kore ilişkileri, sürekli devam eden ve hiç dinmeyen düşmanlığın getirdiği ağır miras nedeniyle onlarca yıldır rayına oturmamıştır. Kore iç savaşı henüz bitmedi. İki taraf arasında bir ateşkes anlaşması vardı, ancak iki ülke yıllardır ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaş ile Çin’in müdahaleleri arasında sıkışıp kaldılar.

Diğer bir Sahne ya da şok edici görsel hareketlilik, Başkan Trump’ın müttefikler ve düşmanlarla iç ve dış siyasi mücadelelerindeki ezici gücüdür. En yenisi G7 Liderler Zirvesi’nde Kanada’da yaşandı. Kim Jong-un, dünyanın en güçlü adamıyla görüntü vermesinin siyasi, güvenlik ve ekonomik anlamda ona yeni kapılar açacağını bilerek -veya kendisine bildirildi- sahneye çıktı. Tam bir izolasyon ve inzivadan sonra, tarihi düşmanı ve çetin ceviz bir adamla samimi görüntüler vererek efsanevi bir atılım gerçekleştirmiştir.

Dünya ekranlarının önünde bir el sıkışma ve birkaç saat süren bir buluşma, on yıllardır süren çatışmaların ateşini söndürmez. Ancak sahnenin cazibesi iki lider arasında kişisel bir kimya oluşturabilir ve dünya kamuoyu önünde ahlaki bir bağlılık meydana getirebilir. Singapur zirvesinden önce, Kuzey Kore’nin televizyonu, Çin’in eski lideri Mao Zedong ve eski ABD başkanı Nixon arasındaki benzer sahneleri, bu tarihi el sıkışmalar tekrarlansın diye tekrar tekrar verdi.

İçeriğe gelecek olursak… Birikmiş düşmanlık yıllarının, bir el sıkışma veya kısa bir oturum ile ortadan kaldırılamayacağı açıktır. Nükleer silahlar ve çok menzilli füzeler krizin merkezinde yer alıyor, ancak diğer ikincil konular daha az karmaşık değildir. Her bir taraf ne alacak ve ne teklif edecek? Amerika, Kore yarımadasının nükleer silahlardan arındırılmasını başlangıç olarak görüyor. Kuzey Kore, Amerika’nın Güney Kore’yi silah ve kuvvetlerinden arındırması ve bu konuda tam bir güvenlik garantisi vermesi ve iki taraf arasındaki ilişkilerin normalleşmesini sağlaması karşılığında, bu adımı atmaya hazır olduğunu önceden duyurmuştu. Pyongyang nükleer stokunun bertaraf edilmesi milyarlarca dolarlık bir maliyeti gerektiriyor, bunu kim ödeyecek? Trump vermez, alır. Uluslararası toplum bunu BM veya Japonya ve Güney Kore gibi diğer taraflar aracılığıyla mı karşılayacak?

Kuzey Kore buradan ne kazanacak? Temel bir talep olarak ABD ve uluslararası yaptırımların kaldırılması, yardım ve imkânların sağlanması, binlerce Kuzey Koreli için iş yaratarak altyapının geliştirilmesi ve yaşam standardının yükseltilmesi için yabancı yatırımların teşvik edilmesi bunlardan bir kaçıdır. Burada Kim’in rejimini ürküten büyük düğüm var; Bu adımlar, Pyongyang’daki rejimle oldukça farklı vizyonlara sahip muazzam kalabalık işadamları ve uzmanların, yabancı şirketlerin buraya akın etmesine neden olacak. Yıllarca dışa kapatılan ülkenin kapılarını açmanın handikapları olacaktır.

Peki, birbirlerine olan güven… Rakip politik güçler arasındaki anlaşmada güven mevcut değildir. Ancak, tüm tarafların davranışlarının test edildiği uzun bir zamana ihtiyaç olacak. Barış silahının inşa edilmesi belirli taktikleri gerektirmektedir.

Dış tarafların farklı hesapları vardır. “Düşman” terimini söylemlerinde yok eden yeni pragmatik politikası ile Çin, hiç şüphesiz genç Kim Jong-Un’un yeni bir zihniyet kazanmasına katkıda bulundu. Ve Çin yeni bir Kuzey Kore’nin kurulmasını, Çin deneyimine benzer bir kalkınma programı uygulamasını, bilimsel, teknik ve insan yeteneklerini kullanmasını istiyor. Kendisi Mao Zedong, babası Yong ve dedesi Sung iken genç Kim Deng Siaoping olabilir mi?

Çin, tüm Kuzey Kore varlığının başlangıcından günümüze kadarki daimi aktörüdür. Ve Çin olmadan Kuzey Kore’nin geleceği olamaz. Güvenlik, Kuzey Kore’deki mutlak totaliter rejimin varoluşunun ve kimliğinin ana dayanağıdır. Çin şimdi Kuzey Kore’nin ihtiyaç duyduğu tüm uzmanlık ve yetenekleri kendisine sağlamaktadır. Birincisi, Komünist Partiyi, rejimi tamamen sarsmadan, idari, güvenlik ve ekonomik bir araç haline dönüştürmektir. İkincisi ise Çin’in yatırımcı ordularına finansal kaynak sağlaması, rejimin ve ülkenin yeniden inşa edilmesinde ağbilik yapmasıdır. Pekin, Trump ve Kim arasındaki görüşme sonrası aracı sürükleyen lokomotif olacaktır. Trump tarafından vaat edilen güvenlik garantileri, bir Çin garantisi ile desteklenmediği takdirde, Kuzey Kore lideri bu anlaşmaya yanaşmayacaktır.

Yaşanan bu sıra dışı sahne, medyadan uzakta çok sayıda sahneyi geride bıraktı. Her iki tarafın da uzman aktörleri ve onları yönlendirenler sahne aldılar. Kim’i Washington’u ziyaret etmeye davet eden ABD başkanı, dosyayı Beyaz Saray masasına koyacaktır ve Kuzey Kore ile etkin bir atılım yapmak için çalışacaktır. Böylece ABD’nin yurtdışındaki ve yurtiçindeki müttefik ve düşmanlarına bir mesaj göndermek istemektedir. Mesajın içeriği ise; yıkılması imkânsız gibi görünen duvarları yıkmaya gücüm var ve seçim çalışmalarında sloganım olan “önce Amerikan çıkarları” nı gerçekleştiriyorum.