Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Trump ve Putin, Helsinki’de yeni ABD-Rusya ilişkilerinin rotasını belirleyecek | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Finlandiya’nın başkenti Helsinki, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in zirvesine ev sahipliği yapacağı Pazartesi günü (yarın), dünya kapsamında ilgi odağı olacak. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, Pazar Meydanı’ndaki (Kauppatori) 19. yüzyıldan kalma başkanlık sarayında, daha sonra özel ikili görüşme yapacak olan misafirleriyle bir araya gelecek ve ardından iki lider bir basın toplantısı gerçekleştirecek. İkili görüşme ve görüşmenin kimyası, zirvenin başarısı veya başarısızlığı konusunda önemli bir rol oynayabilir. Ancak elde edilecek sonuç, büyük ölçüde iki liderin aralarındaki boşluğu doldurma yetenekleriyle bağlantılı olacak. Bu da alış ve veriş piyasasında olduğu gibi taviz vermeyi ve takas yapmayı gerektirecek. Bu noktada Pazar Meydanı (Kauppatori), istenilen bir şeyi satın alma veya satma konularında iki lidere taviz ve takas gerekliliğini hatırlatabilir.

Finlandiya Başkanlık Sarayı, 1990 yılında ABD Başkanı George H. W. Bush ve eski Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’u bir araya getiren Rusya- ABD zirvesine ev sahipliği yapmıştı. Ancak zirve, Gorbaçov liderliğindeki Sovyetler Birliği’nin zayıfladığı bir döneme denk gelmişti. Bu sefer ise Rusya beklenen zirveye o dönemden farklı bir şekilde yaklaşırken Putin, ülkesinin ihtişamını yeniden canlandırmaya ve ABD’li rakibine paralel pozisyonda olduğunu göstermeye çalışıyor. Buna rağmen Putin ve Trump arasındaki Helsinki zirvesinde ortaya çıkacak ayrılık veya yakınlığa bakılmaksızın, zirvede iş birliğinin mümkün olduğu alanlara odaklanılarak, ABD- Rusya ilişkilerine dair yeni bir rotanın belirlenmesi üzerinde bahis oynanmakta.

Zirve arifesinde Elysee Sarayı, Fransa ve Hırvatistan arasındaki Dünya Kupası finaline katılacak Emmanuel Macron’un Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin ile siyasi bir zirve düzenleyeceğini duyurdu. Aktarılana göre görüşme, yarınki Trump- Putin zirvesinin de kilit ekseni olacağına inanılan Suriye krizi üzerinde yoğunlaşacak.

Putin, 2015 yılının Eylül ayında Suriye rejimi çıkarlarına olan askeri müdahalesinden bu yana güç dengesini tamamen tersine çevirmeyi başardı. Rejim güçleri, (İran yandaşı milislerin de desteğiyle) doğrudan bir Rus örtüsü altında petrol açısından zengin doğu Fırat hariç, ülkenin ana bölgelerinin birçoğunu ele geçirmeyi başardı. Şam’ın Doğu Guta bölgesindeki ve halen devam eden Suriye savaşı, Rusya’nın şu anda çatışma belgelerine sahip olduğunu gösteren en başlıca işaretlerden oldu. ABD’nin sert uyarılarına rağmen Rusya, “çatışmasızlık alanları” kapsamında yer alması gereken Doğu Guta’dan muhalif grupların kovulması operasyonlarına öncülük etti. Aynı durum mevcut güney savaşında da tekrarlanmakta. ABD bu çerçevede, rejim güçlerinin Dera’ya ilerlemesinden kaynaklanacak sonuçlara dair tekrarlı uyarılar yaparken, nihayetinde de Rus müzakerecilerle kontrolleri altındaki bölgeleri Suriye rejimine teslim etme konusunda anlaşma imzalamak zorunda kalan muhalifleri terk etti.

Öte yandan güneydeki savaşlarda sona yaklaşırken, yeni odak noktası ise Fırat olacak. Zira ABD, Kürt ve Arap unsurlardan oluşan Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) destek vermekte. Trump, güçlerini bölgeden geri çekmeyi tercih etmesine rağmen (ki bunu açıkça dile getirdi), İran’ın etkisine karşı daha geniş bir strateji ve Beyrut- Tahran’dan Bağdat- Şam’a uzanan “İran hilali” yolunu kesme stratejisi çerçevesinde doğrudan veya müttefikleri aracılığıyla bölgedeki varlığını da sürdürebilir.

İki lider arasında Suriye meselesinin boyutuna dair bir anlaşma sağlanıp sağlanamayacağı net değil. Ancak gerçekleşmesi halinde olası bir takas, İran’ın Suriye’den geri çekilmesi “kağıdı” karşılığında doğu Fırat “kağıdı” çerçevesinde sağlanabilir. Öyle ki Rusya, İran’ın kademeli olsa bile geri çekilmesi konusunda taahhüt verirse, ABD de rejimlerinin şeklini belirleme konusunda Suriyeliler arasında müzakereleri tetikleyerek Fırat Nehri’nin doğusundaki Suriye hükümeti otoritesi açısından, “sembolik” bir dönüşünü kolaylaştırabilir.

Öte yandan ABD Başkanı, nükleer mesele veya Tahran’ın bölgedeki müdahaleleri konusunda şüphesiz ki Rusya’yı, İran yönetimine ilişkin özel siyaseti hususunda ikna etmeye çalışacak. Ancak özellikle Trump’ın Avrupalı müttefiklerini henüz nükleer anlaşmadan geri çekilmeye ikna edemediği için bu konuda da olası bir anlaşmanın zor olduğu ifade edilmekte. Bu sebeple Rusya’nın (ve Çin’in) Tahran’ı izole etme siyasetini desteklemeye ikna olmasının hayali dahi güç. Ancak Putin, İran’a bölgedeki istikrarsızlaştırıcı müdahalelerini durdurmayı teklif edebilir.

Diğer taraftan Ukrayna’nın da ABD- Rusya zirvesinin ekseninde olması beklenirken, ancak konuya dair önemli bir ilerlemenin sağlanması öngörülmüyor. Rusya, Kırım Yarımadası hakkında herhangi bir şeyi tartışmayacak kadar kararlı görünüyor. Trump ise Rusya’nın Kırım’ın egemenliğini kabul etme olasılığına dair açık kapıları terk ederken konuya dair bazı tavizlerin verilmesi olasılığına dikkati çekmekte. Ancak böyle bir hareket, ABD yönetimi ve Batılı müttefikleri arasında kesin bir sorunla sonuçlanacak. Bundan dolayı da zirvede tarafların, söz konusu mevzuyu bir kenara bırakması ve Ukrayna barış sürecinin (Minsk Antlaşması) yeniden canlandırılmasına odaklanması bekleniyor.

Aynı şekilde silahsızlanma konusu da zirvede ilerleme sağlanabilecek bir alan olarak görülmekte. ABD Başkanı Trump, İngiltere Başbakanı Theresa May ile geçtiğimiz Cuma günü gerçekleştirdiği bir basın toplantısında, nükleer silahların en problemli konulardan biri olduğunu ifade etmişti. İki taraf arasındaki silahlanma yarışının hafifletilmesi ve cephaneliklerin azaltılması hususunda bir anlaşma sağlama, zirvede diğer konuların başarısızlığını gölgede bırakan bir başarı olabilir.

ABD seçimlerine Rus müdahalesi hususunda ise ne tür bir başarıya ulaşılabileceği net değil. ABD güvenlik hizmetlerinin kanıtları olduğunu doğrulamasına rağmen Rusya Devlet Başkanı, ülkesinin ABD seçimlerine müdahale etmediğini defalarca belirtti. Rusya, Demokratik parti adayı Hillary Clinton’a zarar vermek için Clinton’un hesaplarını kırmakla suçlanmakta. Ancak Başkan Trump, bugün özel müfettiş Robert Mueller liderliğinde yürütülen ‘Rusya’nın seçimlere müdahalesi’ soruşturmasına ilişkin çok endişeli görünmüyor. Zira ABD Başkanı, Rusların seçimlere müdahale etmeye çalıştığı kanıtlanmış olsa bile, kendisini başkanlığa getirme konusunda büyük bir rol oynamadığı kanaatinde.

Helsinki zirvesinde ele alınması beklenen diğer birçok konu arasında, geçtiğimiz Mart ayında Rus ajan ve kızını zehirleme girişimi başta olmak üzere İngiltere’nin topraklarında Rus istihbarat ajanlarına yönelik eylemlere dair şikayetleri de bulunuyor. Bu çerçevede Trump, Putin’i İngiliz soruşturması kapsamında iş birliği yapmak için ikna etmeye çalışabilir.