Ara seçimlere doğru yaklaştığımız bugünlerde ABD Başkanı Donald Trump karşıtı kurumları ve kişileri hedef alan birtakım şüpheli paketli saldırılar aracılığıyla Amerikan toplumundaki bölünmenin şiddeti ve ne kadar derin olduğu açık bir şekilde görülüyor.

Başkan Trump, devlet başkanı mantığıyla bu saldırılara ilişkin bir açıklama yaptı. Trump, yaptığı açıklamada, “Federal hükümet, kapsamlı bir soruşturma yürütüyor. Sorumluları bulup onları yargıya teslim edeceğiz. Bunun bir an önce gerçekleşmesini ümit ediyorum” dedi.

Aynı zamanda Trump, sol görüşlü medyanın çarpık ve saldırgan tutumunu da tenkit etti.

Saldırıların –ki bu saldırılar, eylem maksadıyla değil de uyarı amacıyla yapıldığı görülüyor- Amerikan medya tarihinde hiç görülmemiş bir şekilde Trump yönetimine, Trump’ın şahsiyetine ve politikalarına karşıt ikonlara yoğunlaştığı dikkat çekiyor.

CNN gibi kanallar ve Hollywood oyuncusu Robert De Niro gibi karakterler, Trump’a iğrenç iftiralar yöneltmekten vazgeçmediler.

Tabi Barack Obama ve başkanlık seçimleri kampanyasında Trump karşısında başarısız olan Hillary Clinton gibi ABD’deki yeni sol görüşlü dalganın manevi babaları da iğrenç sözler sarf etmeye devam etti.

Hiç şüphesiz bombalı paket saldırısı, tıpkı kınanmış terör saldırıları gibidir. Fakat ABD’deki iki temel bloğun ilişkilerini bu kadar gergin hale getiren mesele nedir? Sol Liberal görüşlü medya ve sanatçılar, bu savaşa nasıl kaydı?

Trump; baştan beri özellikle medya ve sanat alanındaki kişilerin minimum düzeydeki saygınlık ve mesleki güvenirliklerinden vazgeçerek, kendisine karşı duygusal, mantıksız bir şekilde savaş davullarına ve askeri borazanlara dönüştüklerini açıkladı.

Yalan haberler, Trump’ın Liberal karşıt medyanın alnına yapıştırdığı bir damgadır. Ayrıca yalan haberler, tüm bu sansasyonel sol görüşlü küresel medya çılgınlığını ifade etmek için sabit bir slogan haline geldi.

ABD’de solcu saldırgan sembollere gönderilen uyarı paketlerine yönelik en garip bulduğum yorum, BBC’nin aktardığı CNN televizyonunun genel müdürü Jeff Zucker’e ait açıklamadır. Zucker, açıklamasında, Trump’ı ve Beyaz Saray basın sorumlusunu, ‘kelimelerin önem arz ettiğini anlamamakla’ eleştirmişti.

Zucker, “Beyaz Saray, basına yönelik devam eden saldırılarının ciddiyetini anlamamakta ısrarcı” dedi.

Trump ve taraftarlarından kelimelerin tehlikeli olduğuna dikkat çekmek isteyen bu gazeteciye soruyoruz: Gerçekten bu nasihate daha çok kimin ihtiyacı var?

Medya ve sanat kuruluşları, Trump’ın tüm politik sürecine ve daha da önemlisi bu süreci destekleyen sol muhaliflerine karşı çılgın bir savaş açan solcu Liberaller veya Liberal solun elinde değil mi?

Öyle ki bir süre önce Trump’a suikast yapmaya hazırlanan ABD’li bir kişi yakalandı.

“Savaş sözle başlar” diyen eski Arap şairi haklıydı.