Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Woodward’ın ‘Korku: Trump Beyaz Saray’da kitabında hangi iddialara yer veriliyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Washington/Hibe el- Kudsi-Londra: Şarku’l- Avsat

ABD Başkanı Donald Trump, gazeteci Bob Woodward’ın bir bölümü ABD medyasında da yayımlanan kitabı “Korku: Trump Beyaz Saray’da”yı hedef aldı. Trump kitabın kamuoyunu aldattığını söyleyerek zamanlama göz önüne alındığında hedefte ara seçimleri etkilemek olduğunu kaydetti.

Bu, Trump’ın başkanlığını eleştiren ilk kitap olmamasına rağmen, 1974 yılında Richard Nixon’ın istifa etmesiyle sonuçlanan Watergate Skandalı’nın ortaya çıkarılmasında da etkin olan yazar büyük yankı uyandırdı. Kitapla ilgili haberlerden sonra Trump, Kongre’ye, devlet sırları ve kişisel verilerin korunması ile ilgili kanunlarda düzenlemelerde bulunulmasını önerdi. Trump, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda; “Birinin bir kitap yazıp hikâyeler uydurarak gerçeğin tam aksi bir tablo çizmesi ve bunun hiçbir şekilde bedelini ödememesi ayıp değil mi? Washington siyasetçilerinin iftira ve karalamaya yönelik kanunları neden değiştirmediğini anlamıyorum” ifadelerini kullandı.

Trump açıklamalarında Woodward’ın dürüstlüğü konusunda şüphe duyduğunu söyleyerek yazarı demokratlar yararına çalışmakla suçladı. Ayrıca kitaptaki iddialar hakkında üst düzey yöneticilerin tepkilerini de Twitter hesabından paylaştı. Kitapta kendilerinin ifadeleriymiş gibi yer verilen sözleri yalanladıkları için teşekkür ettiğini ifade etti. Donald Trump, söz konusu kitabın zengin bir hayal gücünün ürünü olduğunu söyleyen ABD Savunma Bakanı James Mattis’e de şükranlarını sundu. Trump, Twitter hesabında Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly’nin hakkındaki iddiaları yalanladığı açıklamasını da paylaştı.

Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders da söz konusu kitabın, eski Beyaz Saray çalışanlarının Başkan’ı kamuoyu önünde kötü göstermek amacıyla uydurduğu hikâyelerle dolu olduğunu savundu. Sanders açıklamasında, Trump’ın ABD halkı adına benzeri görülmemiş başarılar kaydetmek için bürokratik zorlukları aştığına dikkat çekti. Bazen aykırı olsa da daima başarıya ulaştığının altını çizdi. Beyaz Saray’ın açıklamasında demokratlar ve medyadaki ‘müttefikleri’ ise kınandı.

Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly, geçen mayıs ayında Başkan Trump’ı ‘aptal’ olarak nitelediği yönündeki iddiayı da yalanladı. Kelly, Başkan Trump’la çok zaman geçirdiğini, ilişkilerinin açık ve güçlü olduğunu belirtti. Kelly ayrıca “Ben Başkan’a, çalışma gündemine ve ülkemize bağlıyım. Bu, Başkan Trump’a yakın olanları itibarsızlaştırmaya yönelik başka bir acıklı girişimdir. Dikkatleri yönetimin başarılarından başka yöne doğru çekme çabasıdır” ifadelerini kullandı.

ABD Savunma Bakanı James Mattis de söz konusu kitapla ilgili yaptığı açıklamada, kendisine atfedilen sözleri hiçbir zaman sarf etmediğini belirterek Woodward’ı yalanladı. Mattis açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Sorumlu politikalar izlenirken böylesine kaos oluşturacak durumlar gayet doğal. Ancak en iyiye ulaşmak için tüm zorluklarla yüzleşmek zorundayız. Böylesi tartışma ve açık fikir yarışlarını kucaklıyorum. Son bir yıl içerisinde bu ve benzeri tartışmalar ve söylentiler devam ederken; DEAŞ’ın neredeyse tamamen imha edilmesi, müttefiklerimizden benzeri görülmemiş bir NATO katılımı, ölen ABD’li askerlerden geri kalanların Kuzey Kore tarafından iade edilmesi ve silahlı kuvvetlerimizin hazırlıklarının iyileştirilmesi gibi önemli sonuçlar verdi. Ayrıca savunma politikamız, Kongre’de her iki parti üyelerinden de büyük destek aldı.”

Mattis, Woodward’ın iddia ettiği Başkan Trump’a tahkir amaçlı söylediklerinin saf hayal gücünden ibaret olduğunu vurguladı.

Yüzlerce saat süren röportajlar

The Washington Post gazetesi, önümüzdeki 11 Eylül’de çıkacak olan kitabın bazı kesitlerini yayınladı. Woodward, söz konusu kitapta Beyaz Saray çalışanlarının günlerinin nasıl geçtiğine dair kasvetli bir tablo çiziyor. 448 sayfadan oluşan kitapta yönetimdeki ve diğer üst düzey yetkililerle yapılan derin görüşmelere yer veriliyor. Woodward, kitabındaki bilgilerin Beyaz Saray’da yaşananlara doğrudan görmüş olan önemli tanık ve katılımcılarla yüzlerce saat süren görüşmelere dayandığını açıkladı. Bu görüşmelerin derin bir arka plan üzerine gerçekleştirildiğini, bu nedenle söz konusu bilgileri kullanabileceğini belirtti. Ancak Woodward kaynaklarını açıklamadı. Anlatıların toplantı kağıtları, kişisel notlar ve devlet belgelerine dayandığını ifade etti.

Washington Post’un editörlerinden olan Woodward, çok sayıda kişiyi araya koyarak Trump ile görüşmeye çalıştı. Ancak söylediğine göre bir sonuç elde edemedi. Trump, kitabın yazımı tamamlandıktan sonra geçen ağustos ayının başında Woodward’la telefonda yaptığı konuşmada kendisiyle onunla görüşmek istediğini söyledi. Görüşmenin ses kayıtlarında Başkan Trump, kitabı eleştirerek kötü olarak niteledi. Woodward ise Trump’a kitabının ‘acımasız’ fakat elde ettiği bilgilere dayanarak gerçeklerle dolu olacağını söyledi.

Ulusal Güvenlik Konseyi’nde endişe

The Washington Post gazetesinin haberine göre Woodward kitapta Trump’ın dünya meseleleriyle ilgili bilgisizliği ve duyarsızlığının, ayrıca ordu ve istihbarat liderlerini aşağılamasının ulusal güvenlik ekibini şoka uğrattığını belirtiyor. Woodward, Trump’ın geçtiğimiz 19 Ocak tarihli Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında, Kore Yarımadası’nda ABD’nin büyük askeri varlığının önemini göz ardı ettiğini iddia ediyor. Kitapta ayrıca Trump’ın Kuzey Kore ile yaşanan füze krizi de yer almış. ABD’nin Kuzey Kore’den atılabilecek herhangi bir füzeyi daha önce 15 dakika içerisinde tespit edebilirken, Alaska’dan 7 saniye içinde tespit edebilecek istihbarat operasyonu da dâhil, bölgedeki faaliyetlerinin ciddiye alınmadığı belirtiliyor. Kitapta hükümet kaynaklarının Kore Yarımadası için harcaması da sorgulanıyor. Mattis’in ise Trump’a ‘Bunu, Üçüncü Dünya Savaşı’nı önlemek için yapıyoruz” dediği belirtiliyor.

Woodward’ın kitabında Savunma Bakanı Mattis’in, toplantı sonrasında yakın çalışma arkadaşlarına, Trump’ın ilkokul beşinci sınıf öğrencisi gibi davrandığından, kavrama yaşının da o seviyede olduğundan yakındığı belirtilmiş. İddiaya göre Mattis, arkadaşlarına; “Savunma bakanları çalıştıkları başkanı her zaman seçemiyor” ifadelerini kullanıyor.

Woodward ayrıca Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly’i de kızdırdı. Kitaba göre halen görevde olan Kelly, çalışma arkadaşlarına Trump’ın ‘dengesiz biri olduğunu’ söyledi. Kelly’nin bir toplantıda Trump için şu ifadeleri kullandığı iddia ediliyor:

“O bir aptal. Onu herhangi bir konuda ikna etmeye çalışmanın hiçbir anlamı yok. Raydan çıkmış ‘Deliler Şehri’ndeyiz. Neden buradayız, onu da anlamıyorum. Hayatımda yaptığım en kötü iş.”

Öfke nöbetleri

The Washington Post’un haberine göre kitapta Trump’ın yönetimindeki yetkilileri ve yardımcılarına duyduğu öfke de yer alıyor. Trump’ın, kendisinden 8 yaş büyük, zengin bir yatırımcı olan ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross’a, “Sana güvenmiyorum, artık müzakerelerde yer almanı istemiyorum. Başarı aşamasını geçtin” ifadelerini kullandığı belirtiliyor. Woodward, ABD Adalet Bakanı Jeff Sessions’un Başkan’ın saldırılarının neredeyse daimi hedefi olduğunu belirtiyor. Trump en yakın yardımcılarından birine kendini Rusya soruşturmasından uzak tuttuğu için Sessions’ın, bir ‘hain’ olduğunu söylediğine yer veriliyor. Korku isimli kitaba göre Trump, Sessions için, “Bu adamın akıl sağlığı yerinde değil. Aptal bir güneyli. Alabama’daki hiç kimse için uygun bir avukat olamaz ” ifadelerini kullandı.

Woodward, kitabında Trump’ın, Mattis, Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ve başka üst düzey yetkililerin de bulunduğu bir akşam yemeği resepsiyonunda, yakın zamanda hayatını kaybeden Arizona Cumhuriyetçi senatörü John McCain’e saldırdığından da bahsediyor. Başkan Trump’ın, babasının askeri görevinden dolayı Vietnam’daki bir POW kampından erken tahliye edildiğini ve arkadaşlarını orada bıraktığını söyleyerek eski donanma komutanını korkak bir adam olarak tasvir ettiği esnada Mattis’in, ABD Başkanı’nın sözlerine hemen bir düzeltmede bulunarak, “Hayır, saygıdeğer Başkan, sizin durumu ters anladığınızı sanıyorum” dediği belirtiliyor. Kitaba göre Mattis, McCain’in erken tahliye edilmeyi reddettiğini ve Hanoi’de 5 yıl boyunca acımasızca, vahşi eziyetlere maruz kaldığını açıkladı. Woodward, Trump’ın bu açıklamaya “Peki” demekle yetindiğini belirtiyor.

Esed’e suikast kararı verilişi

Woodward, kitabında başta Mattis ve Gary Cohn olmak üzere bakanlar ve diğer üst düzey yetkililerin Trump’ın öfkesini dindirmeye çalıştıklarından bahsediyor. Bu isimlerin Trump’ın ’tehlikeli kararlar’ almasına engel olmaya çalıştıklarını belirten Woodward, bu tehlikeli kararlardan birinin de Trump’ın Suriye krizindeki tutumu ile ilgili olduğunu ifade ediyor. Kitapta, Suriye lideri Beşşar Esed’in 2017 yılının Nisan ayında sivilleri hedef alarak kimyasal saldırı gerçekleştirmesi üzerine, Trump, Mattis’i arayıp ‘diktatörün sonun getirilmesi’ talimatını, “Esed’e suikast düzenlenmesini istiyorum” diyerek verdiği iddia ediliyor.

Woodward, Trump’ın “Lanet olsun, onu öldürelim! Suriye’ye girelim ve onları öldürelim” dediğini belirtiyor. Mattis’in de Trump’a bununla ‘hemen ilgileneceğini’ söyleyip telefonu kapattıktan sonra üst düzey yardımcısına “Bunların hiçbirini yapmayacağız. Çok daha ölçülü olacağız” diyor. Woodward, uluslararası güvenlik ekibinin de Trump’ın sonunda emrini verdiği ‘geleneksel hava saldırıları seçeneklerini’ geliştirdiğini bildirdi.

Başkan’a ait belgelerin çalınması

Bob Woodward verdiği bir başka örnekte, Beyaz Saray’ın eski  ekonomi danışmanı Gary Cohn’un ulusal güvenliği korumak amacıyla Güney Kore’yle ticari anlaşmadan çekilmeyi öngören bir mektubu imzalamaması için Trump’ın ‘masasından çaldığı’ belirtiliyor. Ünlü gazeteciye göre Cohn daha sonra bir yakınına ‘ulusal güvenliği korumak için mektubu kaldırdığını ve Trump’ın mektubun orada olmadığını fark etmediğini’ söylemiş.

Kitaba göre Cohn benzer bir eylemi, Başkan’ın her zaman yapmakla tehdit ettiği ABD’nin Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’ndan (NAFTA) çekilmesiyle ilgili bir belge için de gerçekleştirdi. Washington Post gazetesinin haberine göre 2017 yılının baharında Trump, NAFTA anlaşmasından çekilmek istediğini belirtti. Yardımcılarından biri olan Rob Porter’a “Neden hala yapmıyoruz? İşini yap. Beni oyalıyorsunuz. Bunu yapmak istiyorum” demiş.

Woodward’ın elde ettiği bilgilere göre Porter, Trump’ın talimatı doğrultusunda, ABD’nin NAFTA’dan çekilmesini öngören bir taslak mektup hazırladı. Ancak diğer danışmanlar bu kararın ekonomide ve dış politikada krize neden olacağı kaygısı taşıyordu. Bunun üzerine Porter, Cohn’a danışır. Woodward’ın kitabına göre Cohn “Bunu durdurabilirim. Masasından kâğıdı alacağım” yanıtını verir.

Trump’ın tehditlerine rağmen ABD her iki anlaşmaya da devam ediyor. Yönetim, ticarette Güney Kore ile ve NAFTA ortakları Kanada ve Meksika’yla da şartları müzakere etmeyi sürdürüyor.

The Washington Post’un haberine göre Woodwrd’ın kitabında, Cohn’un Trump’ı ‘profesyonel bir yalancı’ olarak gördüğü ve Trump’ın Charlottesville’deki radikal beyazların gerçekleştirdiği yürüyüşe tutumuna tepki olarak, ekonomi danışmanlığı görevinden Ağustos 2017’de istifa etme tehdidinde bulunduğu ifade ediliyor. Dindar bir Yahudi olan Cohn’un, kızlarından birinin üniversite yurdundaki odasında bir gamalı haç (svastika) bulduğunda korkuya kapıldığının da altı çizilmiş kitapta.

Trump, aşırı sağcı ırkçı grupla solcu ve insan hakları aktivistlerinin karşı karşıya geldiği olayla ilgili “Her iki tarafın da suçu var” diyerek eleştiri oklarını üzerine çekmişti.

Danışmanlarının uyarısı üzerine Trump bu sefer ırkçıları ve neo Nazileri kınadı, ancak Woodward’a göre yardımcılarına “Yaptığım en büyük hata, en kötü konuşma buydu” itirafında bulundu.

Cohn, Charlottesville yürüyüşünün ardından istifa mektubunu sunmak üzere Trump’la bir araya geldiğinde, ABD Başkanı ona bunun bir ihanet olduğunu söyleyerek baş ekonomi danışmanını görevinde kalması için ikna etmeye çalıştı. Washington Post’a göre, Kelly de daha sonra Cohn’a Trump’ın davranışları nedeniyle korktuğunu ve ona şiddetli, bir öfke duyduğunu söyledi.

Kuzey Kore’nin hedef alınması

Woodward, kitabında ABD hükümetinin Trump’ın Kuzey Kore’nin nükleer tehdidiyle başa çıkması konusunda endişe duyduğu pozisyonlara sıkça değiniyor. Woodward’a göre Trump, göreve geldikten yalnızca bir ay sonra Danford’dan Kuzey Kore’ye karşı önleyici bir askeri saldırı başlatma planı sunmasını istedi. Bu da Danford’un büyük bir endişe duymasına neden oldu. 2017 yılının sonbaharında Trump ve Kim Jong-un arasındaki sözlü savaşın şiddeti arttı. Trump, Birleşmiş Milletler toplantısında yaptığı konuşmasında Kuzey Kore liderini ‘küçük roket adam’ olarak niteledi. Danışmanları bu sözlerin Kim Jong-un’u kışkırtmasından endişe etti. Ancak Woodward’a göre Trump, Porter’a, durumu iki kişi arasındaki bir güreş olarak gördüğünü söyledi. ABD Başkanı, “Olay tamamen, bir liderin diğeriyle, bir adamın başka bir adamla yüzleşmesinden ibaret. Ben Kim Jong-un ile yüzleşiyorum” ifadelerini kullandı.

Afganistan Savaşı

Kitapta ayrıca Trump’ın, ABD tarihindeki en uzun savaş olan Afganistan Savaşı konusundaki sabrının tükenişine de değiniliyor. Woodward’a göre ABD Başkanı Donald Trump, 2017 yılının Temmuz ayında Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında, 25 dakika boyunca generalleri ve danışmanlarına sert eleştirilerde bulunarak ABD’nin savaş kaybettiğinden şikayetçi oldu.

Trump, toplantıya katılanlara, bölgedeki askerlerin onlardan daha iyi yönetimde bulunabileceklerini söyledi. Bu işi daha iyi yapabileceklerini belirterek, “Ne yaptığınızı bilmiyorum!” dedi. Kitapta Trump’ın, daha kaç kişi ölecek? Daha kaç grup istifa edecek? Daha ne kadar orada kalacağız? gibi sorular yönelttiği belirtiliyor.

Ailevi anlaşmazlıklar

Öte yandan, Başkan’ın aile üyelerinin, onun baş danışmanları oldukları konusundaki söylentilere rağmen, Woodward’ın kitabına göre marjinal bir role sahipler.

Woodward’ın kitabında Trump’ın üst düzey danışmanı olarak görev yapan kızı Ivanka Trump’ın da Beyaz Saray’daki yardımcılarıyla anlaşamadığı ve kendisini Beyaz Saray çalışanı olarak görmek isteyenlere Trump’ın kızı olarak farklı bir konumda olduğunu hatırlattığı ifade ediliyor.

Kitapta Trump’ın eski baş strateji danışmanı Steve Bannon’un görev yaptığı dönemde bu tür bir anlaşmazlık yaşadığına değiniliyor. Woodward’a göre, Bannon, bağırarak Ivanka Trump’a “Sen çalışma ekibinin bir bireyisin” dediği ve diğerleri gibi dönemin Beyaz Saray Genel Sekreteri Reince Priebus’un talimatlarına uyması gerektiğini belirttiği ifade ediliyor. Bannon’un, Ivanka Trump’a ayrıca, “Etrafta dolaşıyor ve takım lideri gibi davranıyorsun, bu doğru değil. Sen çalışanlardan birisin” dediği belirtiliyor. Kitaba göre, Başkan ile özel bir iletişim kurabilen Ivanka Trump buna, “Ben çalışanlardan biri değilim ve asla onlardan olmayacağım. Ben Başkan’ın kızıyım” şeklinde yanıt veriyor.

Mueller soruşturması hayaleti

Washington Post’un haberine göre, özel müfettiş Robert Mueller’in ABD seçimlerinde Rus müdahalesine ilişkin soruşturması Beyaz Saray üzerine kara bulut gibi çöktü.

Kitapta Rusya soruşturmasına ilişkin de ilgi çekici bir kısım bulunuyor. Woodward, Trump ve avukatının, soruşturmayı yürüten özel savcı Robert Mueller’le konuşması konusundaki tartışmalarına değiniyor.

Washington Post’a göre Rusya soruşturmasında o dönem Trump’ı temsil eden avukatı John Dowd, müvekkilinin soruşturmayı yürüten özel savcı Robert Mueller’le konuşmaması tavsiyesinde bulunuyor. Zira konuşursa ‘yalancı şahitlik’ suçu işlemiş olabileceğine inanıyordu.

Bunun üzerine Dowd, 27 Ocak’ta kaygısını anlatabilmek için Trump’ı Rusya soruşturmasında ifade vermeye gitmesi durumunda sorulabilecek sorularla bir deneme yapma konusunda ikna eder. Gazetede yer alan habere göre provoke edici, tezatlık ve yalan içeren bu deneme sorguda Trump köşeye sıkışınca öfkelendi ve “Bu lanet olası bir oyun” diye başladığı 30 dakikalık sorgu denemesini “Gerçekten ifade vermek istemiyorum” diye noktaladı.

Geçtiğimiz 5 Mart tarihinde Dowd, Trump’ın avukatlarından Jay Sekulow ile savcı Mueller’in odasında bir araya geldi. Kitaba göre Dowd, “Orada oturup Trump’ın bir aptal gibi görünmesine izin vermeyeceğim. Sonra da Washington’da hiçbir şey gizli kalmadığı için sen de ifadeyi yayımlayacaksın. Ülke dışındaki adamlar, ‘Sana aptal olduğunu söylemiştim. Lanet bir ahmak olduğunu söylemiştim. Neden bu aptalla uğraşıyoruz’ diyecekler” der. Gazeteci Woodward’a göre Mueller de, “John, seni anlıyorum” şeklinde yanıt verir. Mart sonunda da avukat Dowd, ABD’de hapishanede tutukluların giydiği turuncu üniformalara atıfta bulunarak Trump’a, “İfade verme. Ya bu ya da turuncu üniforma” dedi.

Ancak bir ABD başkanının ifade vermeyi reddederek düşeceği konumdan kaygılanan Trump, “İyi bir tanık olacağım” şeklinde cevap verir. Dowd da Trump’a, “İyi bir tanık değilsiniz. Sayın Başkan, korkarım artık size yardımcı olamam” cevabını vererek ertesi sabah istifasını sunar.

https://turkish.aawsat.com/2018/09/article55433542/woodwardun-trump-hakkindaki-kitabindan-rekor-satis

https://turkish.aawsat.com/2018/09/article55433421/trump-woodwardin-kitabi-hakkindaki-elestirisini-yineledi