Türk hükümeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dış kaynaklı komplolara yönelik açıklamalarının ardından ekonomi politikaları ve ABD ile Türkiye arasında yaşanan gerilimin ardından hızla değer kaybeden Türk lirasının gerilemesini durdurmak bir dizi önlem açıkladı.
Merkez Bankası, mali istikrarın sağlanması ve piyasaların etkin işleyişi için gerekli nakit akışını sağlayacağını ve gerekli tüm tedbirleri alacağını duyurdu.
Merkez Bankası’nın açıklaması Türk lirasının 2018 yılında dolar karşısındaki değer kaybının yüzde 40’a ulaşması ve piyasaların liradaki düşüş nedeniyle panik havasına girmesinin ardından geldi.
Cuma günü kurda yaşanan büyük dalgalanma nedeniyle Tokyo Borsası yüzde 1,98 oranında kayıp yaşarken Türk lirası da yüzde 16 oranında değer kaybetmişti.
Bu sabah saatleri itibariyle Türk lirası, Asya’daki piyasalarda tarihinin en düşük seviyesine ulaştı, bir dolar 7 liraya yükseldi. Ancak Merkez Bankası’nın müdahalesinden sonra lira nispeten toparlandı.
Merkez Bankası’nın para rezervine yönelerek Türk lirası için kullanılabilecek döviz deposunu 10 milyar liraya çıkarmasının ardından dolar 6.65 liraya geriledi.
Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak, Hürriyet gazetesine konuya ilişkin verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:
“Kurumlarımız piyasalardaki baskıyı hafifletmek için pazartesi gününden itibaren gerekli önlemleri alacaktır. Liranın yaşadığı değişimlerden en fazla etkilenen kesim olan bankalarımıza ve küçük ve orta ölçekli şirketlerimize çalışma planları sunduk. Duruma karşı harekete geçmek ve tedbir almak için tüm planlarımız hazır.”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da bugün yaptığı açıklamada Türk ekonomisinin güçlü olduğunu belirterek spekülatif haberlere itibar edilmemesini istedi.
Kalın, Twitter hesabı aracılığıyla yayınladığı mesajda, “Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, BDDK, SPK ve diğer kurumlarımız, finansal istikrar için gerekli adımları atıyorlar” ifadelerine yer verdi.
ABD ile gerilim sürüyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı son açıklamada ABD’nin Türkiye’ye karşı yaptırımlarına başka müttefikler arayarak cevap vereceğini söylemişti.
ABD ile Türkiye arasında gerilime sebep olan Rahip Brunson ve benzeri başlıklara dair değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, 1952 yılında ABD’nin desteği ile NATO’ya giren Türkiye ile ABD arasındaki işbirliğinin çatırdadığına işaret etti.
Zira Türkiye, ABD’yi terör örgütü olarak nitelediği PYD’ye destek vermekle suçluyor.
Erdoğan, dünkü açıklamasında, şunları söyledi;
“81 milyonluk nüfusa sahip bir ülkeyle yarım asra dayanan stratejik ilişkilerini bir terör örgütü için feda edenlere güle güle demekten başka diyecek bir şey yok.”
ABD yönetimi, Türkiye’de terör örgütleriyle ilişki içinde olduğu gerekçesiyle tutuklu bulunan ABD’li papaz Andrew Brunson’ın serbest bırakılmasını isterken Türkiye ise 15 Temmuz 2016’da meydana gelen askeri darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen’in iadesini talep ediyor.
Çavuşoğlu: Biz diyalog taraftarı olduk
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara’daki Sheraton Otel’de düzenlenen 10. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada ABD’nin Türkiye’yi tehdit ederek hiçbir sonuç elde edemeyeceğini söyledi.
Türkiye’nin ABD ile ilişkilerde üzerine düşeni yaptığını, yapıcı angajman ve diyalog konusunda da ısrarcı olacağını belirten Çavuşoğlu şunları söyledi:
“Her zaman olduğu gibi bu süreçte de yapıcı olduk. Diyalog taraftarı olduk ve sorunların diplomasiyle çözülmesi için kendilerine de düşüncelerimizi aktardık. Şunu da söyledik: Tehditle, baskıyla ya da yaptırımla Türkiye’den herhangi bir netice alamayacağınızı öğrenmeniz gerekiyor. Diplomasi mi? Varız. Müzakere mi? Varız. Uzlaşı mı? Ona da varız. Ama uzlaşı kültüründe bir tarafın dayatması ya da baskısı yoktur.”
Türkiye’nin dayatmaları kabul etmesinin mümkün olmadığını söyleyen Çavuşoğlu sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:
“ABD’nin birimizin değil, birbirimizin önemli olduğunu yeniden görmesi ve anlaması gerekiyor. Türkiye’den yaptırımlarla ve baskıyla bir şey elde edilemeyeceğini artık ABD’nin bilmesi lazım. Anlaması gerekiyor.”