Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Türkiye, kredi derecelendirme kuruluşlarını komplo düzenlemekle suçladı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Türkiye hükümeti, uluslararası kredi derecelendirme kurumlarının ülkenin ekonomik notunu düşürmesini önemsiz görüyor. Hükümete göre söz konusu kuruluşlar, Türkiye’ye 24 Haziran’da gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde komplo kurmayı hedefliyor.

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin kredi derecelendirme kurulu Moody’s tarafından izlenmeye alındığına dair haberlere resmi Twitter hesabı aracılığıyla yanıt verdi. Türkiye’nin güvenilir ekonomik politikalar uygulayarak piyasaların endişelerine cevap vereceğini söyledi.

Şimşek, açıklamasında Türkiye’nin alacağı ekonomik önlemleri, “Sıkılaştırılmış ve sadeleştirilmiş para politikası”, “Makro-İhtiyati önlemlerin uygulanması”, “Politika karışımının güçlendirilmesine yönelik çalışmalar” ve “Seçim sonrası reformların hızlandırılması” olarak sıraladı.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de Moody’s ve Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye üzerine yaptığı değerlendirmeleri eleştirerek, “Fitch ve Moody’s’in bu dönemde Türkiye ile ilgili açıklamalarını, tamamen manipülasyon ve spekülatif amaçlı yaklaşanların oyunlarına destek vermek amacıyla yapılan birer açıklama olarak görüyoruz. Bu değerlendirmeleri sağlıklı bulmuyoruz. Aceleci ve maksatlı bir değerlendirme olarak buluyoruz” diye konuştu.

Türk bankalarının sermaye yeterlilik oranlarını ve sermaye-özsermaye oranlarını iyi bildiğini, bu konularla ilgili herhangi bir endişenin ya da sıkıntının bulunmadığını vurgulayan Zeybekçi, bu tür spekülatif açıklamalara geçmişten de alışkın olduklarını dile getirdi.

Söz konusu kuruluşların Türkiye’nin seçime gittiği bir dönemde yaptıkları bu tarz değerlendirmelerin kendileri için “Bir kıymeti harbiyesi” olmadığını söyleyen Zeybekçi, “Nasıl ki 2017 yılında aynı kuruluşlar Türkiye’nin büyümesiyle ilgili öngörülerini ve beklentilerini 4-5 defa revize ettilerse aynı yaklaşımlarını 24 Haziran’dan sonra da tekrar revize edeceklerdir” ifadelerini kullandı.

Moody’s, önceki gün yayınladığı açıklamada Türkiye’nin ‘Ba2’ olan kredi notunun önümüzdeki dönemdeki makroekonomik politikalara yönelik belirsizlik nedeniyle izlemeye aldığını duyurmuştu .

Açıklamada, belirsizliğin sürmesinin mevcut dış kırılganlıklar da göz önünde tutulduğunda Türkiye’nin ödemeler dengesine yönelik risk seviyesini yükseltebileceği öne sürülürken bunun şu anki reytingle uyumsuz olabileceği ifade edildi.

Moody’s, 8 Mart’ta yaptığı son açıklamasında da Türkiye’nin kredi notunu Ba1’den Ba2’ye düşürdüğünü ve not görünümünü negatiften durağana çevirdiğini bildirmişti.

Fitch ise Türk lirasının yüzde 21 oranında değer kaybetmesinin ardından 25 Türk bankasını ikinci bir uyarıya kadar takibe aldığını duyurmuştu.

Moody’s, geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Haziran seçimleri sonrası uygulayacağı ekonomi politikasına dair yaptığı açıklamanın ardından, Türkiye’nin 2018 yılı ikinci yarısındaki ekonomik kalkınma tahminini yüzde 2.5 olarak açıklamıştı. Kuruluş, daha önce de Türkiye’deki ekonomik kalkınmanın yüzde 4 oranında olacağı tahmininde bulunurken, tahminlerini düşürmesinin sebebinin Erdoğan tarafından yapılan açıklamanın Türk bankalarının bağımsızlığına zarar vereceği olarak gerekçelendirmişti.

Geçtiğimiz yıl yüzde 7.4 olarak değerlendirilen Türkiye’nin ekonomik kalkınma oranının düşürülmesi, kredi değerlendirme kuruluşu Standart & Poor’s (S&P) tarafından aynı gerekçelerle Türkiye’nin kredi notunun düşürülmesinden sonra geldi.

S&P tarafından geçtiğimiz ay başında yapılan açıklamada, Türkiye’nin döviz cinsinden kredi notunun bozulan mali disiplin ve yüksek enflasyon nedeniyle düşürülerek, BB seviyesinden BB- seviyesine çekildiği bildirilmişti.

“2017 yılında yüzde 7.4 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi için özel sektörden sıkıntı sinyallerinin geldiği” yorumu yapılan açıklamada, ülkeden sermaye çıkışı ve liranın değer kaybetmesinin bu eğilimi hızlandırabileceği ifade edilmişti.

Türkiye’nin toplam borç yükündeki kısa vadeli borçların artmasının da risk unsuru olduğuna değinilen açıklamada, cari açık ve bütçe açığında da görünümün kötüye gittiği ve Merkez Bankası’nın siyasi baskılarla mücadele ettiği vurgulanmıştı.

Türkiye’de enflasyon nisan ayında yüzde 11’e yükselmişti. Hükümetin mayıs ayı için enflasyon rakamlarını açıklamayacağı tahmin edilirken Merkez Bankası, Türkiye’nin yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 7.9’dan yüzde 8.4’e yükseltmişti.

Merkez Bankası, Türkiye’de enflasyonun yükselmesinin en önemli sebeplerinden biri olarak gösterilen gıda fiyatlarındaki artışta ise alınan önlemlerle enflasyon oranının 2018 ve 2019 yıllarında yüzde 7’de kalacağını belirtmişti.

Erdoğan’ın ekonomiye dair yaptığı sert açıklamalardan sonra banka ve kredi kuruluşlarının Türkiye Merkez Bankası’nın bağımsızlığının gölgelendiğine dair yaptığı duyurulardan sonra yatırımcıları rahatlatmak isteyen hükümet, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına herhangi bir zarar gelmesinin mümkün olmadığını bildirmişti.

Merkez Bankası’nın faiz oranını yüzde 13.5’ten yüzde 16.5’e çıkarmasının ardından toparlanan Türk lirası her ne kadar değer kazanmaya başlasa da hafta sonu kurlarında yeniden yüzde 3’lük bir düşüş yaşamıştı.