Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Türkiye’den Brett McGurk hakkında suç duyurusu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) eski sözcüsü Talal Silo, DEAŞ’ın ABD ile bir anlaşma imzalayarak Rakka’dan geri çekildiğini doğruladı. Silo tarafından yapılan açıklama, Türkiye’nin ABD’nin DAEŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk hakkında suç duyurusunda bulunduğu sırada geldi.

Silo yaptığı açıklamada, SDG’nin şehri savunmasına rağmen geriye kalan DEAŞ militanlarının Rakka’dan tahliyesi için bazı hazırlıklar yaptığını açıkladı.

SDG’den ayrılarak Türkiye’ye teslim olan Silo, geçtiğimiz günlerde AA ile bir röportaj yaptı. Söz konusu röportaj, Reuters tarafından da servis edildi. Silo röportajda, tahliyesine izin verilen DEAŞ unsurlarının sayısının açıklanandan çok daha fazla olduğunu ve son savaşın tahliye tamamlanıncaya kadar gazetecileri uzak tutmak için oluşturulmuş bir kurgu olduğunu kaydetti.

Silo, “Uluslararası Koalisyon’dan bir ABD yetkilisi, SDG ile görüşerek anlaşma sağladı” dedi. Anlaşmanın yaklaşık dört bin teröristin ve ailesinin tahliyesine yönelik yapıldığını kaydetti Silo, tahliye edilenlerden 500’ü hariç diğerlerinin savaşçı olduğuna dikkat çekti.

Savaşçıların, Deyr ez-Zor etrafında DEAŞ tarafından kontrol edilen topraklara yöneldiğini belirten Silo, SDG’nin teslim olmayı reddeden militanlarla anlaşma sağlamak için üç gün boyunca insanların Rakka’ya girmesini engellediğini kaydetti.

Silo “Hepsi oyundu, Deyr-i Zor’a gidenlerin üstünü örtmek içindi” diyerek anlaşmanın Rakka’daki savaşın hızlı bir şekilde sonlanmasını isteyen ABD tarafından onaylandığını, böylece SDG’nin Deyr-i Zor’a geçebildiğini aktardı.

Silo, AA’ya yaptığı açıklamalarda Ayn İsa’daki SDG karargâhında DEAŞ unsurlarının Rakka’dan tahliyesi konusunda anlaşma yapıldığını, DEAŞ’lıların tek varış yerlerinin Deyr-i Zor olduğunu belirtti. ABD’nin durumdan memnun olduğunu kaydetti. Silo açıklamalarında şunları söyledi:

“SDG. Deyr-i Zor ve Rakka’ya iki askeri operasyon başlattı. Deyr-i Zor cephesinde ordu büyük acılar çekti. ABD, rejim güçlerinin oraya ulaşmasından önce SDG’nin Deyr-i Zor’a gitmesini ve Irak- Suriye sınırını kontrol etmesini istiyordu. Amerikalıların tahminlerine göre, rejim güçleri altı hafta içinde Deyr-i Zor’a ulaşabileceklerdi. Ancak sahada rejim güçleri daha hızlı ilerliyordu. Bu sebeple ABD, SDG’den rejim güçlerinin ilerlemesini engelleyerek SDG’nin Deyr-i Zor ve Ebu Kemal’e gidebilmesi için DEAŞ ile görüşmesini istedi. Böylece DEAŞ’tan 500 kadın ve çocuğun yanı sıra 3500 teröristin tahliyesi için de görüşmeler başladı.”

Silo, ABD’nin rejim güçlerinden önce Deyr-i Zor’a teröristlerin ulaşmasını amaçladığını kaydetti. Bu bağlamda yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Medya için bir oyun hazırlanarak Rakka’dan 3500 sivilin çıkışına karşılık 275 teröristin kendilerini SDG’ye teslim ettiği açıklandı. Aslında kimse teslim olmadı. İkinci oyun ise yabancı teröristlerle çatışmaya girildiği bahanesiyle, gazetecilerin Rakka’ya girişini engellemekti. Şehirden çıkmayı reddettiler ancak aslında tek bir atış dahi yapmadılar. O sıralarda DEAŞ unsurlarının Deyr-i Zor’a ulaşmasının ardından şehrin kurtuluşu ilan edildi. Daha sonra DEAŞ’ın bazı unsurlarının rüşvet alarak Deyr-i Zor’un dışındaki bölgelere gittiğini ve birçoğunun Fırat Kalkanı’na katıldığını öğrendik.”

Silo, Rakka’nın müzakereler aracılığıyla DEAŞ’tan arındırılan ilk bölge olmadığını, daha önce iki bölgenin daha bu şekilde tahliye edildiğini vurguladı:

“Menbic’in kurtuluşundan kısa bir süre sonra, Menbic Askeri Konseyi iki bin DEAŞ teröristinin insan kalkanlarıyla Menbic’den çıkmasına izin verdiğini açıkladı. SDG, ABD ve Askeri Konsey, DEAŞ unsurlarını koruyarak Menbic’ten tahliyelerine destek verdi. Bu, DEAŞ ile sağlanan ilk anlaşmaydı. İkinci anlaşma Tabka şehriyle ilgiliydi. Anlaşmada, Tabka Barajı ve sivillerin yaşadığı Sevre bölgeleri arası paylaştırılıyordu. Bu bağlamda Tabka Barajı’nın kontrolünün sağlandığı ilan edildi. Ancak Sevre bölgesi defalarca çatışma yaşanmasına rağmen kurtarılamamış, DEAŞ’ın şiddetli direnişi sebebiyle bu bölgede başarısız olunmuştu.”

Türkiye’nin terörle mücadelesi

Türkiye Cumhurbaşkanı geçen Salı günü Rakka’dan tahliye edilen DEAŞ unsurlarının Sina’da terör operasyonları yürütmek üzere Mısır’a gönderildiğini açıkladı.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Silo, ABD’nin DAEŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’un en baştan beri çok etkili olduğunu söyledi:

“Menbic’in kurtuluşundan söz ettiğimizde, çoğunluğunu Arapların oluşturduğu şehre Türk tarafını ikna etmek için askeri bir konsey kurmamızı önerdi. Bu şekilde Türkler de Menbic’in kurtulduğu izlenimi oluşturuldu. Aynı öneriye Rakka’da da tanık olduk. Öneriler sunulduğunda Türk tarafınının ikna edilmesi gerektiğini söyleyerek unsurların Araplardan oluştuğunu gösteren tablo yaratma mecburiyeti üzerinde durdu. Menbic Askeri Konseyi’nde Menbic Türkmen Birimi gibi bazı birimlerin kurulduğu gösterildi. Ancak aslında bunların hiçbiri yoktu. Hatta ben bile McGurk’un talebi üzerine bana bağlı olan grupların adlarını uydurmuştum.. Aynı şekilde Arap Koalisyonu’nun sadece Rakka operasyonuna katılacağı açıklandı. Ancak Arap Koalisyonu diye bir şey de yoktu. McGurk, SDG politikasını yönlendiriyordu. Menbic’in kurtuluşundan sonra SDG, şehrin özgürlüğüne kavuştuğunu ve Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) geri çekildiğini açıklayan bir bildiri yayınlanmasını istedi. Elbette açıklama gerçek değildi.”

McGurk hakkında suç duyurusu

Türkiye, ABD’ye Kürt birliklerini Menbic’den doğu Fırat’a çekme sözünü yerine getirme çağrısı yaparak Washington’un verdiği sözü yerine getirmeyeceğini söylüyordu.

Bu bağlamda Türkiye Başsavcılığı’na başvuruda bulunarak, “terörist gruplarla birlikte hareket ettiği” gerekçesiyle iki sivil toplum kuruluşu McGurk hakkında soruşturma başlatılmasını istedi.
Fetullah Gülen’e karşı Sivil Mücadele Platformu ve Sosyal Adalet ve Dayanışma Derneği, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na silahlı terör örgütleriyle birlikte hareket ettiği, bölgede organizasyonlar yaptığı ve silah sevkiyatını koordine ettiği gerekçesiyle Brett McGurk hakkında yakalama kararı çıkarılmasını istedi. Ankara ve Washington arasındaki en büyük gerginlik dosyalarından bir olan DEAŞ’a karşı mücadele çerçevesinde YPG ve PYD ile işbirliği ve bu örgütlere yapılan silah yardımına dikkat çekildi.

Habertürk gazetesi avukatı Tankut Taner aracılığıyla söz konusu suç duyurusunun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu’na iletilmesinin istendiğini yazdı.

Suç duyurusunda, McGurk’un Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden örgütlerle işbirliği yaptığına dikkat çekilirken Türkiye yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle tutuklanması talep ediliyordu.

Son birkaç yıldır Suriye’nin kuzeydoğusundaki SDG liderleriyle çok defa bir araya gelen McGurk, söz konusu bu kişilere gelecekleri hakkında güvence vermişti.

Türkiye, geçen mayıs ayında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu aracılığıyla McGurk’u PYD’ye destek vermekle suçlayarak bu tavrını değiştirmesi çağrısında bulunmuştu.