New York: Ali Berdi
Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 2401 sayılı kararın çıkarılmasının üzerinde 10 gün geçmesine rağmen Suriye’de düşman operasyonların sona erdirme girişimin başarısızlığını ele almak üzere toplanacak.
BM araştırmacıları tarafından dün yayınlanan yeni raporda Rusya’nın Halep’te bir çarşı hedef alması sonucu ‘savaş suçu’ işlemekle itham edildi. ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon ise Rakka’daki sivilleri koruma konusunda gerekli önlemleri almamakla suçladı.
Diplomatlar, Fransa ile İngiltere’nin, BMGK’nın 2401 sayılı kararın oy birliği ile kabul edilmesinden bu yana 10 gün geçmiş olmasına rağmen, savaş taraflarının Suriye’deki düşman saldırıları durdurma konusundaki başarısızlıklarını tartışmak üzere bu acil toplantıyı istediğini belirtti. Toplantının kapalı kapılar ardında yapılması bekleniyor.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin soruşturma komisyonu, bu bağlamda Temmuz 2017 ile Ocak 2018 arasında Suriye’de gerçekleştirilen tüm ihlalleri belgeleyen yeni bir rapor yayınladı. Söz konusu rapor 2018 yılından ilk iki ayında uluslararası toplumun odak oluşturduğu İdlib ve Doğu Guta bölgelerinde tırmanan şiddeti de kapsıyor. Rapor, uluslararası toplumu ‘soruşturmaya daha fazla önem vermeye, pratik ve acil adımlar atmaya, mağdurların ihtiyaçlarının hemen ve uzun vadede adalet ve soruşturma ile yerine getirme garantisi vermeye’ çağırdı. 500’den fazla mülakata dayanan raporda, ‘çatışmanın tüm taraflarında, sivilleri hedef alma, mülkiyet, açlık, kanunsuz gözaltı ve kimyasal silahların kullanımı için ayrım gözetmeyen saldırılar da dahil olmak üzere suç ve ihlaller yapmak niyetinde olanlar için herhangi bir cezai yaptırım bulunmuyor.
Konsey Başkanı Paulo Pinheiro, “Böylesi geniş ihlallere rağmen Suriyeli mağdurların ve saldırılardan kurutulanların gerçek anlamıyla adaletten mahrum olmalarını anlamak gerçekten zor. Çağrı yapmanın ötesinde iyileştirmelere daha çok önem verilmeli cezai adalet ve muamelelerde bulunulmalı. Söz gelimi on binlerce tutuklu, kayıp ve kaçırılan insan bulunuyor” dedi.
Rapor, Rakka ve Deyr-i Zor’da DEAŞ’a karşı yapılan operasyonların söz konusu bölgelerin terörist gruplardan arındırılmasında başarıya ulaşıldığına dikkat çekildi. Bununla birlikte çatışmaların siviller için pahalıya mâl olduğu bildirilen raporda, Rakka’nın geri alınma operasyonun başlamasından önce el- Mansura’ya yapılan hava saldırısı sonucunda aralarında kadın ve çocukların bulunduğu en az 150 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda Uluslararası Koalisyon’un, uluslararası insan hukukuna aykırı olarak sivilleri ve sivil alanları korumak için olası tüm önlemleri alamadığı ifade edildi.
DEAŞ’ı hezimete uğratmak için yapılan hava ve kara saldırıları, yüz binlerce Suriyelinin ülkenin kuzeyinde bulunan çadırlara kaçmasına neden oldu. Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) DEAŞ ile bağlantıları olup olmadığı araştırmak üzere sorgulamak üzere 80 bin insanı gözaltında tutuğu belirtiliyor. Müzakereci Karen Ebu Zeyd, Rakka ve Deyr-i Zor’daki göçmenlerin toplu bir şekilde gözaltında tutulması haklı çıkarılamayacağını ifade etti.
Rapor, Suriye’nin diğer kesimlerinde, ibadet yerleri, sivil savunma merkezleri, evler, tıbbi tesisler, marketler, pastaneler ve okulların orada savaşan taraflar tarafından düzenli olarak saldırılar düzenlenmeye devam edilmekte olduğunu ve bunun herhangi yaptırıma tabi tutulmadığını ortaya koydu. 13 Kasım’da nüfus yoğunluğu bulunan Atarib şehrine yapılan saldırıların en az 84 kişinin hayatının kaybetmesine ayrıca 150 kişinin yaralanmasına neden olduğuna işarette bulunuldu. Saldırılar, çarşılar, dükkanlar ve lokantaları hedef aldı. Rapor bunun bir savaş suçu olabileceğini bildirdi.
Söz konusu raporda, 5. yılına giren Doğu Guta kuşatmasında Suriye savaşında şu ana kadar ki en kötü hallerin yaşanmasına ve şiddetli açlık sınırına ulaşılmasına neden olan utanç verici savaş yöntemleri kullanıldığını ortaya konulurken, kuşatmanın hala sivil mülkiyetlere gelişi güzel saldırılar düzenlenmesi, kimyasal silahlar ve misket bombaları kullanılması, açlık, rutin tıbbi tahliye operasyonlarından mahrumiyetle ön plana çıktığı belirtildi. Teröristler veya bölgedeki silahlı grupların Şam’a gelişi güzel bombardıman düzenlemeye devam etmesinin sivillerin hayatını kaybetmesi ve yaralanmasına yol açtığı da bildirildi. Ki bunun bir savaş suçu olduğunun altı çizildi.
Konsey üyesi olan Hani el-Mecali, “Devlet terörle mücadele ile meşgul olsa da, belirtildiği gibi bu, nüfusun büyük bir kısmını açlık, gelişi güzel bombardıman düzenlemesi, tıbbi ve insani yardımdan yoksun bırakmakla cezalandırmasını haklı gösteremez. Orada, savaş kurallarının tamamı göz ardı edilmekte. Bütün taraflar ablukayı derhal kaldırmalı, insani yardımın sağlanmasına izin vermeli ve ilk etapta sivilleri hedef alan stratejilerin kullanılmasını durdurmalıdır” şeklinde konuştu.