Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ürdün ve Mısır’da çalınan alarm zilleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Ürdün’ün Fuheys kentinde yapılan DEAŞ saldırısıyla Mısır’ın Kalyubiye şehrinin Şubra el-Hayme semtindeki kiliseye yapılan DEAŞ saldırıları bu kara cemaatle olan savaşımızı ve bu savaşın hala devam ettiğini bize hatırlattı.

Ürdün kralı İkinci Abdullah saldırıyla ilgili:’’ “Ürdün’ün güvenliğine ve vatandaşlarının güvenliğine zarar vermeye cüret eden herkesten hesap soracağız ve dinden sapanlara karşı acımasızca savaşacağız, tüm güç ve sağlamlıkla vuracağız.” dedi.

Kral Abdullah’ın bu konuşması Ürdün güvenlik mensuplarının bir kaçının ölümüyle sonuçlanan Fuheys semtindeki jandarma ve polis ortak devriyesine yapılan saldırıyı ve ardından Salt şehrindeki bir hücre evine yapılan baskını değerlendirmek için El Huseyniye Sarayında yapılan Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısına başkanlık ederken yapılmıştır.

Mısır’daki yirmili yaşlarındaki DEAŞlı ise, şeytani adımlarıyla kiliseye henüz gelememişken ve masum insanları öldüremeden, nefret edilesi patlayıcı kemerinin zamanından önce alev alıp patlamasıyla yok oldu, gitti.

DEAŞ, El Kaide ve bu şeytanımsı cemaatin peydahladıkları gruplarla olan savaşımız bitmedi, çünkü bu cemaatler daimi bir hastalıktır, geçici veya tedavi edilecek bir illet değildir. Bazılarına göre bu cemaatler toplumda geçicidir, öyle olduğunu dahi varsaysak, yine de bazı gençlerin veya kötü tabiatlıların beyinlerine nüfuz edip işleyebilirler, dolayısıyla, bu cemaatlere karşı fikri, medyatik, siyasi, kanuni ve, tabii ki, güvenlik boyutları olan savaşımıza devam etmeliyiz, bu savaşı sürdürmeli, yaymalı ve asla hızımızı kesmemeliyiz. Bu cemaatlere karşı zaferin kolay gerçekleşebileceği vehmine asla düşmemeliyiz.

DEAŞ’ın Suriye ve Irak’ta yenildiği ve geri çekildiği doğrudur. Kendine devlet adı taksa da, eninde sonunda İslamcı cemaatlerin bir tezahürüdür ve İhvancı, Kutupçu zakkum ağcının bir meyvesidir…. Bu cemaatlerle olan savaşımız Kral Faruk zamanında başlayan Gizli İhvancı Örgüt’ün başlattığı suikast ve patlamalardan beri devam ediyor, yani yetmiş yıldır.

Doğrudur, bazı taraflar DEAŞ ve El Kaide’yi kendi istihbarat ve bölgesel politik amaçları için kullanıyor, ama ilettin başı öldürücü hastalıklı düşünce sistemindedir.

Lafın kısası, nasıl ki eski ve yeni hastalıklar karşısında halk sağılığı süreklilik ve yılmadan çalışmayı gerektirirse, akıl ve ruh hastalıklarına karşı savaş ta süreklilik arz eder.

Ürdün ve Mısır’da çalınan alarm zilleri bunu bize hatırlatıyor.