Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ureykat: Haklarımız devredilemez ve Washington’dan esaslı bir şey beklemiyoruz | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Kurulu Genel Sekreteri Saib Ureykat, ABD’nin bölgede bir barış anlaşmasının itici gücü olmaya yönelik girişimleri ve modern altyapıda dev yatırımlara dayalı ekonomik gelişmeye odaklanmasına karşılık son derece güçlü bir Filistinli tepkisi ortaya koyarak Filistin halkının haklarının satılık olmadığını ifade etti.

Ureykat, Filistin yönetiminin ‘siyasi çözüm aleyhine ekonomik ve insani bir çözüm dayatma’ girişimine tavizsiz bir şekilde karşı durduğunu duyurdu ve şu ifadeleri kullandı: “Halkımızın hakları, tasarrufa açık değildir. Ki bu hakların arasında kendi kaderini belirleme, Filistin’in bağımsızlığı, 1967 sınırlarına egemen olarak başkentin Kudüs olması ve geri dönüş de vardır.

Filistin halkını oyuna getirme ve meşru haklarına karşılık onu para ile kandırma girişimleri, kimse üzerinde işe yaramaz. Nitekim Filistin ve halkının hakları satılık değildir.”

Ureykat ABD yönetimini, Filistinlilerin bir Filistin devleti kurmanın da dâhil olduğu haklarını ve bunun ne anlama geldiğini umursamamak ve siyasi haklarını ezerek Filistin halkı için daha iyi bir ekonomik durum yaratmaya odaklanmakla suçladı ve şu ifadeleri dile getirdi: Yaklaşan Amerikan planı, İsrail’in Filistin toprakları ve halkının hayatı üzerindeki sömürgeci egemenliğini daha da pekiştirecektir.

Ureykat’ın açıklamaları, ABD’nin bölgeye yönelik bir gezisinin sona ermesinden sonra geldi. Söz konusu gezi ABD Başkanı Donald Trump’ın Danışmanı Jared Kushner ile Trump’ın Ortadoğu Temsilcisi Jason Greenblatt’ın katılımıyla gerçekleşti. İkili, gezi süresince İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Arap devleti önderleri ile iki kez bir araya geldi.

ABD’li yetkililer bu ziyarette kendilerine özgü barış sürecini ilerletmeye çalıştı ve Filistinlilerin böylesi planlara karşı çıkmasını görmezden gelerek Gazze şeridi için insani yardımlar sunulmasını tartıştı.

Filistinliler, Amerikan heyetini ekonomik bir barış ve insani çözümler öne sürerek alternatif bir yönetim ortaya koymak, Gazze’yi Batı Şeria’dan ayırmak ve İsrail işgaline dokunmamakla Filistin meselesini gözden çıkarmaya kalkışmakla itham etti.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’ta Amerikan heyeti ile görüşmeyi reddetti ve arabuluculara hoş gelmediklerini iletti.

Yönetim, Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi ve elçiliğini Tel Aviv’den oraya taşımasından ötürü Washington ile irtibatı koparmıştı.

Bununla birlikte Kushner, yerel Kudüs gazetesine verdiği bir röportajda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşmeye daima hazır olduğunu ve kendisi de hazır olduğunda müzakereye devam etmek istediğini ancak bunun için çok beklemeyeceğini ve eğer Abbas müzakereye yanaşmazsa barış planını umuma ilan edeceğini ifade etti.

Kushner, şu ifadeleri kullandı: “Başkan Abbas masaya dönmeye hazırsa biz tartışmaya katılmaya hazırız. Yok, eğer değilse biz planı kamunun bilgisine sunacağız.”

Kushner, Abbas’ın barış kurma konusunda istekli olduğundan emin olamadığını belirterek şöyle söyledi: “Başkan Abbas barışla yükümlü olduğunu söylüyor ve benim ona inanmamak için hiçbir sebebim yok. Daha da önemlisi Başkan Trump, Filistin halkı için adil bir anlaşmaya varmak için çalışacağının sözünü ona erkenden vermişti. Bununla beraber ben, Başkan Abbas’ın gücünün veya isteğinin ölçüsünün bu anlaşmayı bitirmeye doğru gideceğinden şüphe ediyorum. Değişmeyen diyalog noktaları var ve son 25 yıldır herhangi bir barış anlaşmasına varılamadı. Bir anlaşmaya varmak için her iki tarafın da harekete geçerek belirtilen tutumları arasındaki bir noktada buluşmaları gerekir. Abbas’ın bunu yapmaya gücünün yeteceğinden emin değilim.” Filistinliler onun bu açıklamaları karşısında öfkelenmiş ve onu, ‘müzakereler yerine dikteler’ politikasının temsilciliğini yapmakla suçlamışlardı.

Ureykat, konuşmasını şu ifade ile sürdürdü: “Kushner’in röportajı, buluştuğumuz her uluslararası elçiden duyduklarımızı doğruluyor; o da şu ki Trump yönetiminden gelecek esaslı hiçbir şey yok.”

Filistinliler, Trump yönetiminin son ziyarette barış planını pazarlamakta başarısız olduğunu düşünüyor. Filistinliler ayrıca Amerikan heyeti ile görüşen Arap devlet önderlerinden de birtakım güvenceler aldı.

FKÖ Yürütme Kurulu Üyesi Vasıl Ebu Yusuf, ABD’nin ‘asrın anlaşması’nı pazarlamada başarılı olamadığını söyledi ve ekledi: “Trump’ın iki elçisi, iki devletli çözüm ve Doğu Kudüs’ün uluslararası meşruiyet kararlarına göre Filistin Devleti’nin başkenti olması konusunda Arap ülkelerinin net tavrı ile karşılaştı.”

El Fetih Hareketi Merkez Komisyonu Üyesi Cemal Muhaysin, Arap tutumunun Filistin davasında kararlı durduğunu vurguladı. Daha sonra ABD ve İsrail’in safları dağıtmak ve asrın anlaşması olarak adlandırılan şeyi yürürlüğe sokmak için ortaya koyduğu tüm çabalara itiraz ederek şöyle dedi: “Amerika’nın asrın anlaşmasını dayatmak için gösterdiği tüm çabalar başarısız olacak.”

Ayrıca Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, ‘halkın davasına ve meşru ve adil ulusal haklarına destek olduğu ve öncelikli Arap meselesini gözden çıkarmak için yürütüldüğü şüphesi uyandıran projeler ve komplolara karşı çıktığı için Arapların ilkesel ve kararlı duruşlarını’ tebrik etti.

Maliki, Suudi Arabistan Kralı Selman b. Abdülaziz yönetiminde Suudi Arabistan Krallığı’nın, Abdülfettah Sisi liderliğinde Mısır Arap Cumhuriyeti’nin, Kral İkinci Abdullah önderliğinde Ürdün Haşimi Krallığı’nın ve tüm kardeş Arap ülkeleri ile yönetim kadrosunun onurlu ve cesur duruşlarını özellikle zikrederek bunların Filistin halkının haklarına destek olduğunun ve bu hassas aşamada Filistinli duruşu pekiştirdiğinin altını çizdi. Maliki düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: “Arapların bu ilkesel ve kararlı tavırları, işgalin uzatılması ve konunun saf dışı bırakılarak gözden çıkarılmasını amaçlayan tüm planlar karşısında çeşitli Arap zirvelerinden çıkan kararları benimseyen toplu Arap rolünün önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu onurlu duruşlar, Arapların meseleye yönelik tutumu konusunda Amerikan-İsrail iddialarının yalan ve aldatmacasına ve şeytani girişimlerine, Arapların öncelikli Arap davası sıfatıyla meseleye karşı bir safta durduğu gerçeğine açık bir delildir. Dışişleri Bakanı Samih Şükrü’nün ifade ettiği Mısırlı duruş, Arap-İsrail çekişmesine adil bir çözüm olarak Arap girişimini engelleyen tüm teklifleri reddettiğini ortaya koydu. Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi’nin defalarca belirttiği Ürdün’ün tutumu, Ürdün’ün iki devletli çözüm ve başkenti işgal altındaki Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulması konusundaki kararlılığını ilan etti. Buna ek olarak Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr’in gösterdiği Suud duruşu, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin yerinden oynamayan Arap sütunlarından olduğunun ve ister adil olsun ister olmasın asrın anlaşmasını güzellemenin bizi ilgilendirmediğinin altını çizdi. Bu sağlam Arap duruşu, Amerika ve İsrail’in asrın anlaşması adı altında gizlemeye çalıştığı komplonun boyutunu gözler önüne sermektedir. Gerçek şu ki birbiri ardına gelen nihai müzakereli çözüm davasını düşürmek ve ardından müzakerelerden vazgeçmek suretiyle işgali meşrulaştırmaya çalışıyorlar.”