Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın göreve geldiğini günden bu yana ilk yurt dışı ziyaretini gerçekleştirdiği Mısır ziyareti, bölgedeki birçok ülkenin istikrarını tehdit eden İran’ın müdahaleleri ve Suriye’deki durumun yanı sıra, teröre karşı mücadelenin devam ettiği bir dönemde gerçekleşmesi nedeniyle büyük önem taşıyor.
İran’ın müdahaleleri
Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin Kahire ziyareti, İran’ın bölgedeki istikrarı bozma girişimlerinin yanı sıra, Suudi Arabistan’daki yerleşim bölgelerini balistik füzelerle hedef alan Yemen’deki Husi milislere karşı para ve silah desteğini sürdürmesi nedeniyle kınandığı ve ABD’nin, İran’ın uluslararası normları ihlal ettiğini vurguladığı bir döneme denk geldi.
Rusya, geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) ele alınan, Yemen’e uygulanan silah ambargosunu Husi milislere silah, balistik füze ve İHA’lar temin ederek ihlal ettiği için İran’ı kınamayı amaçlayan karar tasarısını veto ederek engellerken, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, bölgedeki politikaları ve müdahalelerini değiştirmesi yönünde Tahran’a çağrıda bulundu.
Yemen ve Arap Ulusal Güvenliği
Mısır, Yemen’deki meşru hükümeti destekleyerek, istikrarı sağlama ve Nisan 2015’te başlayan Husi darbesini bitirmeyi amaçlayan Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyonu’na katıldı.
Bu katılım, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin, Mısır’ın Körfez’deki kardeşlerine yardım etmek ve korumak için geç kalmayacağına dair sürekli tekrarladığı iddiasını doğruladı.
Yemen, Mısır’ın ve Arap ulusal güvenliğini temsil etmesinin yanı sıra, özellikle stratejik öneme ve uluslararası ticaret için hayati öneme sahip bir koridor olan, Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı’nın güney girişi Bab’ül Mendeb Boğazı’nı da temsil ediyor.
“Bab’ül-Mendeb Boğazı’nın korunması Mısır’ın ulusal güvenliği için en büyük önceliğe sahiptir”
Sisi, Nisan 2015’te yaptığı bir konuşmada, Bab’ül Mendeb Boğazı’nı korumanın, Mısır ve Arap ulusal güvenliğini korumak için çok büyük önem teşkil ettiğini belirterek, “Kızıldeniz’de seyir güvenliğinin sağlanması ve Bab’ül-Mendeb Boğazı’nın korunması Mısır’ın ulusal güvenliği için en büyük önceliğe sahiptir” ifadelerini kullandı.
Ayrıca Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin Kahire ziyareti, Suriye’deki durumun kötüye gittiği, son iki hafta içinde rejim ve Rus savaş uçaklarının Doğu Guta’da düzenlediği hava saldırılarında yüzlerce sivilin hayatını kaybettiği bir zamanda gerçekleşti.
Doğu Guta’da savaşın durdurulması çağrısı
BMGK’nın, Suriye’de insani yardıma izin verilmesi ve hastaların bölgeden tahliye edilmesi için ateşkes çağrısı yapan kararına rağmen, 5 yıl önce düzenlenen kimyasal saldırıdan bu yana, Doğu Guta’da gerçekleşen en kötü saldırı olarak nitelendirilen Doğu Guta saldırıları devam ederken, Suudi Arabistan, Suriye’deki savaşın derhal durdurulması ve insani yardıma izin verilmesi için çağrıda bulundu.
Katar konusu
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Katar ile olan kriz hakkında Reuters’ın Ekim ayında yaptığı röportajda, “Katar meselesi, çok önemsiz” ifadesini kullanmasına rağmen, Kahire ziyaretinde önüne gelen konulardan biri oldu.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr de, Brüksel’de düzenlenen G5 Sahel Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Katar meselesi, bölgedeki diğer önemli konuların yanında önemsiz” diyerek Veliaht Prens’in görüşünü teyid etmişti.
Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, Haziran ayında yaptıkları ortak açıklamada, teröre verdiği destek, bölgedeki ülkelerin işlerine müdahale ve medya aracılığıyla şiddeti teşvik etmesine karşı tepki olarak Doha ile diplomatik ilişkileri kestiklerini açıklamıştı.
Dört ülke ortak açıklamalarında, “Ülkelerimiz ve Katar arasındaki küçük siyasi kriz, Kuveyt’in mevcut arabuluculuk çabaları çerçevesinde çözülmelidir. Katar, iyi komşuluk ilkesine inanarak, çevresi ile olumlu bir ilişki içerisine giren bir devlet ile terörle mücadele konusundaki ilgili uluslararası yasaları ve sözleşmeleri ihlal etmeye devam eden bir ülke olma arasında seçim yapmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kasım ayında Şarku’l Avsat ile bir röportaj gerçekleştiren Sisi de benzer açıklamalarda bulundu.
Sisi, “Talebimiz çok açıktır. Terörizme verilen desteğin durdurulması, başkalarının işlerine müdahale edilmemesi ve devletlerin egemenliğine saygı gösterilmesi. Bu talepler açık ve meşrudur. Top, Katar’da. Bölgede barış ve istikrar istiyoruz” dedi.
Terörle mücadele
DEAŞ terör örgütü, Suriye ve Irak’ta hezimete uğrayarak, Rakka ve Musul’dan atılmasına rağmen, geçen yıl kaçmayı başaran militanları ile hala tehdit içermeye devam ediyor.
Sisi, geçtiğimiz Kasım ayında Şarm el-Şeyh’de düzenlenen Dünya Gençlik Konferansı sırasında yaptığı bir konuşmada, DEAŞ’ın ülkelerine yönelik bir tehdit oluşturmaya devam ettiğini vurguladı.
Sisi, bu yöndeki konuşmasını şöyle sürdürdü, “Suriye, Libya ve Irak’taki DEAŞ unsurları hezimete uğradıktan sonra, Mısır’da batı bölgesi ve Sina’da varlığını sürdürüyor.”
Kahire, 2014 yılında DEAŞ’a biat eden Sina Vilayeti örgütüne karşı terörle mücadele kapsamında ‘2018 Sina Operasyonu’ isimli bir askeri operasyon düzenlediğini duyurduktan sonra, Suudi Arabistan teröre karşı savaşta Mısır’a destek verdiğinin tekrar altını çizdi.
Kardeş ülke Suudi Arabistan ve Mısır, Kahire’nin ev sahipliği yaptığı ‘Faysal 11’ ve Suudi Arabistan’da 2016 yılında yapılan ‘Kuzey Şimşeği’ isimli askeri tatbikatları gibi, son yıllarda birçok ortak askeri tatbikat düzenledi.