Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Washington… Barış isteği ve savaş hazırlığı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD, 21. yüzyılın “Asya Çağı” olmaması için askeri üstünlüğünün hala büyük bir garanti olduğunu düşünüyor. Özellikle 1990’ların sonundan beri ABD’nin teveccühü, dünyaya gelecek yüzyılın “Amerikan Çağı” olacağı izlenimini vermek yönünde gelişti.

Fakat Barack Obama yönetimi sırasında bütçenin getirdiği şartlar, silahlanma maliyetinin artışı, çalışanların ve alınan malzemelerin masraflarının ve Ar-Ge bütçe maliyetinin yükselişi gibi karşı karşıya kaldığı tehlikeli zorluklardan dolayı ABD’nin gücü sendeliyordu. Bütün bunlar, gerçek yüzleşme meydanlarından kulislerin arkasına kaçan Obama’nın felsefesiyle uyumlu bir şekilde gelişiyordu.

Şu an Trump döneminde hem generallerin hem de Askeri Endüstriyel Kompleks’in devrimine mi şahit oluyoruz?

Tabi iktidara geldiğinden bu yana Trump’la ABD Ordusu arasındaki ilişkiler hakkında birçok şey konuşuluyor. Öyle görünüyor ki iki meclisli kongre, aynı yolda yani dünyanın gözünde Amerika’nın kuvvetini ve ihtişamını geri kazanma yolunda ilerlemeye devam edecek.

Birkaç gün önce ABD Temsilciler Meclisi, ulusal savunmayı yetkilendirme kanun tasarısı olarak bilinen 700 milyar dolarlık 2018 yılı bütçesini oyladı. Burada dikkat çeken şey, soğuk savaş döneminde askeri dengeleri hatırlatan büyük miktar değil, bilakis burada düşünülmesi gereken şey, yasamanın 2011 yılı bütçe denetimi kanununda belirtilen harcama sınırını geçmiş olmasıdır. Savunma Bakanlığı’na bu parayı nasıl temin edeceği konusunda Kongre’nin net bir planı yok. Buna rağmen Temsilciler Meclisi üyelerinin 70’e karşı 356 oyla bütçe kanun tasarısı, neredeyse ezici bir çoğunluk tarafından kabul edildi.

Temsilciler Meclisi’nin onayını, önümüzdeki 23 Kasım Perşembe Şükran Günü’nden sonra Kongre’deki en yüksek makam olan Senato’nun takip etmesi öngörülüyor. Akabinde kanun tasarısı, Trump’ın onaylaması için Beyaz Saray’a gidecek.

ABD, dünya çevresinde yeni savaşlara girmeye mi hazırlanıyor?

Zaman zaman ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı Müdürü Mike Pompeo’nun yaptığı gibi ABD Savunma Bakanı James Mattis’in açıklamalarını takip eden birisi, Amerika’nın gücüne meydan okuyan ve tehdit eden Moskova ve Pekin’den başlayarak ABD’nin gelecek savaşlarının çeşitli yerlerde birçok olasılıklarının olduğunu görür. Kuzey Kore ve İran gibi sıcak meseleler ve artan tehlikeler var. Bunun için ABD ulusal güvenliğinin kilit noktasını gözden geçirmek gerekli bir durum…

Peki bu kilit noktası ne?

Kilidi çözecek şey ABD’nin konvansiyonel üçgenidir. Yani stratejik roketler, kıtalararası balistik füzeler ve denizaltılarından fırlatılan balistik füzelerdir.

Bu çerçevede Amerikan Politico dergisi, nükleer tersanesini yenilenmesiyle ilgili ABD’nin projesini gün yüzüne çıkardı. Özellikle ABD’nin silahlarının çoğu, 1960’lara ve 1970’lere kadar gidiyor. Söz konusu proje, 1,2 trilyon dolara mal oluyor. Bu miktar, 2017 ve 2046 yılları arasında yani gelecek 30 yıl içerisinde harcanacak.

ABD’nin yeni nükleer eğilimi, her şeyden önce Trump’ın Amerika’yla ilgili sloganlarıyla ve ülkenin nükleer caydırıcılığını eskisinden daha güçlü bir hale getirme vaatleriyle uyuşuyor. Yeni nükleer proje, onaylanıp kabul edilirse 1980’lerin başlarında Reagan yönetiminden bu yana Amerika’nın nükleer silahlar için yaptığı harcamalardaki en büyük artış olacak.

Şu sorunun cevabı Amerika’nın durumunu takip eden çoğu kimsenin gözünden kaçıyor: “Reagan’ın yapmaya çalıştığı “Yıldız Savaşları” programının canlandırılması, bu milyarlarca dolarlık bütçenin içerisinde mi yer alıyor?”

Washington’daki generallerin belki de çoğu siyasetçinin inandığı hakikat şu ki, Amerika semalarının yeryüzünün herhangi bir yerinden kendisine doğru fırlatılan füzeleri etkisiz hale getirebilecek güçlü, gizli ve gelişmiş lazer füze kalkanıyla korunacağı gün, Amerikalılar diğer ülkelerin nükleer çalışmalarına müdahale edebilecek. Dolayısıyla asla hata yapmayan bir vasfa sahip olduğundan dolayı Washington, dünyayı istediği gibi değiştirmeye zorlayabilecek.

Bugün ABD’nin rekabetçiler arasında en önde yer almaya çalıştığı görülüyor. ABD, çevresinde Rusya’yı ve Rusya’nın endişe uyandıran modern uçak ve denizaltılarının yanı sıra Tupolev, Samaray ve Alexander füzeleri gibi silahlarını gördüğünden dolayı böyle yapıyor. Bu silahlar, ABD’nin muadillerine benzemeyi bırakın bazen bunların bile üstünde yer alıyor.

Diğer yandan ABD, Çin’e Avrasya fikrinin en modern vizyon sahibi olarak bakıyor. Zira Çin, ABD’nin gelecek yıllarda finansal ve askeri caydırıcılıkla karşı karşıya kalması için “Yeni İpek Yolu” aracılığıyla Moskova’nın ayaklarının altından halıyı çekmeye çalışıyor.

Bu çerçevede insan, soğuk savaş bittikten sonra Washington’un işgal ettiği mertebeyi kaybetme endişesini anlayacaktır. Bundan dolayı insan, ABD’nin “Barış istersen savaşa hazır ol” düsturunca hareket ettiği sonucuna varıyor.