ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün yaptığı açıklamada, Çin’deki Uygur Müslümanlarına yapılan baskıyı kınadı.
Pompeo yaptığı açıklamada, “Yüzlerce belki de milyonlarca Uygurlu, sıkı siyasi ideolojilerin dayatıldığı ve korkunç ihlallere maruz kaldıkları rehabilitasyon kamplarında kendi iradeleri dışında tutuluyorlar” diye konuştu. Dini Özgürlüklerin İlerletilmesi Konferansı’nda konuşan Pompeo, tutukluların dini özgürlüklerinin ortadan kaldırıldığını ifade etti.
Geçtiğimiz Ağustos ayında Çin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nde, ülkenin batısında bulunan Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki merkezlerde binlerce kişiyi gözaltında tutmakla suçlanmıştı.
ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin ve Pompeo cumhuriyet ve demokrat parti üyelerine gönderdiği mektupta, Uygurluların tutuklanmasıyla ilişkisi bulunan Çinli yetkililere karşı sıkı tedbirler alınması için çağrıda bulunmuştu.
Pompeo, Cumhuriyetçi ve Demokrat Kongre üyeler tarafından talep edilen yaptırımları değerlendirmeye hazır olduğunu belirtti. Pompeo, Çin’i kiliseleri kapatmak ve Hristiyanlara dinlerini terk etmeye zorlayan belgeler imzalatmakla suçlayarak, ülkedeki Hristiyanlar için duyduğu endişeyi dile getirdi.
ABD-Çin ilişkileri
Başkanlık görevine geldiği ilk zamanlar Çin ile iyi ilişkiler kuran ABD Başkanı Donald Trump, daha sonra başkanlık kampanyası sırasında Çin’e yönelik benimsediği sert üslubunu yeniden takınmıştı.
Başlangıçta Çin ile yakın ilişkiler kurulmasına rağmen Pekin’in Trump’ı seçim kampanyası sırasında ‘haksız’ ticari uygulamalarda bulunmasını kınayarak, para birimini manipüle etmekle suçlamasının ardından ülkeler arasındaki gerilim arttı.
Geçtiğimiz yıl Nisan ayında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Trump Florida’da bir araya gelmiş, ilişkilerdeki ‘büyük ilerleme’ memnuniyetle karşılanmıştı. Aynı yıl ABD başkanı Çin’i ziyaret etmişti.
Ancak seçimlerin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra Çin-ABD ilişkileri, özellikle ticari ilişkiler ve yüksek gümrük vergileri açısından eski haline döndü. Ayrıca Trump, Kuzey Kore’nin nükleer silahsızlanması konusunda müzakerelerde Çin’i ‘sorumsuz’ olmakla suçlamıştı. Ancak Trump, ‘arkadaşı’ Şi ile diyaloğa kapısını açık tutar ve ‘derin saygısını’ vurgulama fırsatını kaçırmaz.