Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Washington, İran’ı destekleme konusunda ciddi mi? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran’da Molla rejimine karşı çıkan protesto kıvılcımları tutuştuğundan beri, ABD içerisinde sorulan en önemli sorulardan biri, Washington, İran’daki protestoları gerçekten sonuna kadar destekleme konusunda ciddi mi?

Açıkçası, ABD hakkında düşünülecek iki ihtimal var. Birincisi, İranlı protestocuları desteklemenin en iyi yolunun sessizlik olduğuna inanmak. Böylece İran devrimi, şu an, dış kuvvetler tarafından yönlendirilmiş gibi görünmüyor olacak. ABD gazetelerinden birinde yayınlanan makaleye göre, Philip Gordon gibi öncü sesler bulunmakta. Barack Obama dönemi ABD BM Büyükelçisi Samantha Power, Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Tommy Vittor ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Ben Rhodes de aynı eğilimi gösterdi. Obama ve İran’a karşı politikalarını savunmak için onları bir araya getiren ince bir çizgi varmış gibi…Obama’nın, İran’ın hatalarına hoşgörülü davranmasının  gerçek nedenlerinden şüphelenen bir savunma. Öyle ki söz konusu hoşgörü, Hizbullah ve Husileri finanse etmek için kullanmaları için Mollalara gizli yollarla milyonlarca dolar göndermeye kadar ulaştı.

Diğer ihtimal ise, ABD’nin İranlıları ciddi ciddi destekliyor olduğudur… Birçok milletvekilinin görüşü bu yönde idi. Washington Enstitüsü Genel Müdürü Micahael Singh gibi ABD araştırma merkezlerinde nüfuzlu görüşlerin yanı sıra, Temsiller Meclisi Üyesi Cumhuriyet Partisi Milletvekili Lee Zeldin, Senatör Lindsey Graham.Tüm bu sesler İran’da bugün milyonlarca vatandaşın,özgürlük ve demokrasi özlemi çekmekte oldukları söylemekteler. Protestocular, mümkün olan en fazla desteğe ihtiyaç duydukları bu dönemde, ABD’nin, İran rejiminin bunu kullanmasından endişe duymaksızın destek vermesini talep etmekteler.

Buradaki temel soru; Başkan Donald Trump’ın İranlı protestocuları ve bozuk düzeni değiştirmeye çalışanlara destek veren  duruşunun ne derece ciddi olduğu?

Yıllardır bastırılan, yemeğe, özgürlüğe ve insan haklarına susamış büyük İran halkı, artık değişim zamanının geldiğini söyleyen Başkan Trump’tan ‘Twitter silahını’ kullanmak dışında bir destek görebilmiş değil.

Trump’a göre bu değişim nasıl olacak?

ABD Başkanı Donald Trump, 3 Ocak Çarşamba günü Twitter’dan yaptığı paylaşımlarda, “Çürümüş yönetimi devirmek için çabalayan İran halkına saygılar. Zamanı gelince ABD’den büyük destek göreceksiniz” İfadelerini kullandı.

Soru şu; Uygun vakit ne zaman gelecek?

ABD-İran iç ilişkileri konusunda şüpheler bulunmakta. Özellikle de ABD’den hiç kimsenin, İran Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani’nin, Trump’ın BM’de Hasan Ruhani ile bir araya gelmek istediğini, fakat İran’ın bunu reddettiğini iddia ettiği son açıklamasında herhangi bir yorum da bulunmaması dikkat çekti.

Bu iddia ne derece doğru? ABD’lilerin kendilerini meselenin yönetiminden sorumlu tutması gerekmiyor mu?

ABD’nin ikiyüzlülüğü tarihsel bir gerçektir. Kurulduğu günden beri zarar verme ruhu taşıdığı biliniyor. ABD, kendi halkı için olmasa da Körfez ülkeleri ve Ortadoğu için son demlerini yaşıyor.

ABD’nin tutumu, eski İran Şahı’nın torunu Rıza Pehlevi’yi şüphe kabul etmeyen açıklamalarını yapmaya sevk etti. Söz konusu açıklamalarda Pehlevi, yönetimden İranlılara sözlü değil, fiili yardımda bulunulmasını talep etti. Taleplerini, İranlıların kendilerini yöneten Molla rejimine karşı yaptıkları protestolarda, onlara uygulanan baskı ve zulmü dünyaya göstermek üzere, tarihi belgeler bırakmalarına imkan sağlayan hizmetler için ABD’li teknoloji şirketlerine teşvikte bulunulması ile sınırlı tuttu.

Belki de ABD Dışişleri Bakanlık Sözcüsü’nün, bakanlığın ABD teknoloji şirketlerini İranlılara hizmet ulaştırmak için daha fazla çaba harcamaya çağırıp çağırmadığı sorusuna doğrudan cevap vermemesi akıllarda soru işaretleri bıraktı.

Diplomatik olarak, sadece ABD’nin BM Temsilcisi Nikki Haley’in, ülkesinin, olağanüstü bir toplantı düzenlenmesi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyeleri ile gerekli istişarelerde bulunduğunu söylediğini işittik. Bu ancak ağza bir parmak bal çalmaktır.

ABD’nin İran konusundaki tutumunun ciddiyetini gerçekten sınamak için çok beklemeye gerek yok. Önümüzdeki hafta ne ölçüde olduğunu anlayabiliriz. Ocak ayının 15‘inde ortaya çıkacaktır. ABD Başkanı, nükleer anlaşmayı yeniden imzalayacak mı? Yoksa mutlak bir şekilde reddedecek mi? tutumunu göreceğiz. İran’a nükleer faaliyetlerinden dolayı yeniden yaptırım uygulanması; sözlerin ve fiillerin tutarlı olduğu anlamına gelir. O zaman Washington’un Tahran tutumu açıklığa kavuşacak. Bu büyük adım, Mollalar, onların diktatörlük vizyonları ve bölgedeki emellerine karşı sıcak bir mücadele başlatacak.

Dünya, İran’da ılımlı ve muhafazakar, güvercin ve şahinlerin bulunduğunu söylemenin sahtekarlık olduğunu uzun zaman önce anladı… Herkes karşılıklı olarak hayali maskeler takmakta. Washington’un yapması gereken; yalanı bırakıp, rejimdeki ılımlıları kazanmaktır. Çünkü şu an herhangi bir fayda görmüyor ve gelecekte de yararlı olamayacak.