ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Suriye topraklarının ve petrol sahalarının yüzde 30’unun ABD ve müttefikleri tarafından kontrol edildiğini belirtti.
Tillerson, 13 Şubat günü Ortadoğu turunun Kuveyt ayağında, DEAŞ ile savaşan uluslararası koalisyonun toplantısına katıldı. Toplantının ardından Kuveytli mevkidaşı Şeyh Sabah Halid el-Hamad Al-i Sabah ile birlikte basın açıklaması yapan Bakan, “Suriye’de yanlış bir rol oynamadık. Cenevre’ye doğru gidiyoruz. Muhalefeti birleştirme çabaları var” dedi.
Tillerson ayrıca, “Beşşar Esed rejimini etkileyen Rusya ile birlikte birleşik bir Suriye’ye ulaşmak için çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.
DEAŞ’ın çatışma ve kaos koşullarında ortaya çıktığını söyleyen Tillerson, ilk işin DEAŞ’ın yeni unsurlar edinmesini ve başka bir saldırı planı yapmasını engellemek olduğunu kaydetti.
15 Savunma Bakanı Suriye için toplandı
Öte yandan uluslararası koalisyonun yaklaşık 15 savunma bakanı, Roma’da ortak eylemleri sürdürme planlarını görüştü. DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu Savunma Bakanları Toplantısı’na katılan bakanlar, Suriye’deki DEAŞ militanlarının akıbetini ele aldı. Bu bağlamda ABD Savunma Bakanı James Mattis, Roma’ya giderken uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, “Gelecek hakkında konuşacağız” değerlendirmesinde bulundu. Özellikle Suriye’nin doğusunda kamu hizmetlerini yeniden başlatma gerekliliğine dikkati çeken Mattis, normal bir hayat sürdürülebilmesi için DEAŞ örgütünün bölgeden kovulması gerektiğini vurguladı.
Savunma Bakanı, insanların normal yaşamlarına hızlı bir şekilde dönememeleri durumunda ABD’nin DEAŞ’ın bu bölgelere geri dönmesine dair endişe duyduğunu belirtti. Bakan ayrıca, bu insanların Suriye’nin imarı için BM himayesinde bir siyasi çözüme götürebilecek ağır programları beklemek istemediklerini kaydetti.
Diğer taraftan bir Savunma Bakanlığı yetkilisi de görüşmelerde, Ocak ayında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından yakalanan iki İngiliz radikal gibi DEAŞ saflarına katılmış yabancıların akıbeti ile ilgili sorunların masaya yatırıldığını söyledi.
Pentagon’daki uluslararası güvenlikten sorumlu yetkili, Savunma Bakanı Mattis ile gerçekleştirdiği tur sırasında gazetecilere açıklamada bulundu. Bu bağlamda yetkili, “Tutuklu yabancılar konusunda koalisyon ile birlikte çalışıyoruz. Bu tutukluların kendi ülkelerine geri dönmelerini umuyoruz” dedi.
İngiltere Hükümeti, yaklaşık 20 rehineyi tutuklamak ve başlarını kesmekle sorumlu olmakla suçlanan bu iki zanlının İngiltere topraklarına dönmelerini istemiyor. İngiliz DEAŞ militanları, 2014 yılında aralarında ABD’li gazeteci James Foley’in de bulunduğu yaklaşık 20 kişiyi başlarını keserek katletmişti.
Öte yandan ABD de radikal tutukluların, silahlanmama konusunda yeterli derecede istikrarlı olmayan Suriye’de kalmalarını kabul etmiyor. Zira SDG tarafından kontrol edilen tutuklu merkezlerinin dolmuş olma ihtimali de yüksek.
ABD ile ittifak içerisindeki Arap-Kürt koalisyonu ise koalisyonun askeri zaferleri sayesinde tutsak edindiği binlerce radikal militan ile baş etmekte zorluk yaşıyor.
Toplantıda bu hassas konuların yanı sıra, Afrin bölgesinde Kürt güçlere karşı başlatılan Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonuna da değinildi.
Bu bağlamda koalisyonun Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bildiride, “BMGK’nın Suriye’de siyasi bir çözüm çabasıyla ilgili 2254. kararı uyarınca şu ana kadarki kazanımlarımızı güçlendirmek ve Irak’taki siyasi ve güvenlik birimleri tarafından takip edilen reformları destekleyerek DEAŞ’ın yeniden ortaya çıkışını engellemek için çalışacağız.
Ayrıca DEAŞ’ın ortaya çıkış sebeplerine çözüm bulmak için de çaba sarf edeceğiz” denildi. Bildiride koalisyonun çalışma gruplarına dikkat çekilirken, çalışma grubunun Suriye’de sağlanacak istikrarın koordine edilmesine ve bu istikrarı sağlama çabalarını desteklemeye odaklanacağı belirtildi. Öyle ki bu desteğin, BMGK’nın 2254. kararı uyarınca mezhebi olmayan, kapsayıcı bir yönetimi güçlendirmek amacıyla sağlanacağı kaydedildi.
Öte yandan ABD Savunma Bakanı Mattis, koalisyon güçlerinin temel amacının “savaşın henüz bitmediği” açıklamasında bulunan DEAŞ’ı ortadan kaldırmak olduğunu ifade etti.
Askeri operasyonlardaki koordinasyonun Suriye’deki Rus güçlerle devam ettiğini söyleyen bakan, Suriye rejim güçlerinin Fırat’ın doğusundaki ABD güçlerine yönelik saldırısını “ABD misliyle karşılık verdi” şeklinde yorumladı. ABD’nin Suriye rejimi güçleriyle savaşa girmeyeceğini söyleyen Mattis, “ABD savaşı uzatmak istemiyor. İran tarafından desteklenen Hizbullah yerine DEAŞ’ı ortadan kaldırmak istiyor” dedi.
Bakan ayrıca, “Suriye rejiminin neden Suriye’deki askeri güçlerimize saldırdığını bilmiyoruz. Rus güçlerinin onların yanında olup olmadığını da bilmiyoruz. Ancak sahadaki güçlerimize yönelik bir saldırı düzenlenmesinin ardından kendimizi savunma hakkımız var. Ruslar ilk önce bize, onların yanında güçlerinin olmadığını söyledi. Ancak ben hala olduğuna inanıyorum. Ama rejim güçlerinin orada ne yaptığına dair tam olarak net bilgilere sahip değiliz. Çatışmamızdan ve Rusya ile koordinasyonumuzdan kazanacakları bir şeyleri yok” ifadelerini kullandı.
ABD’li Savunma Bakanı, ABD güçlerinin İsrail tarafından Suriye rejimine karşı başlatılan saldırılara katıldığını da belirtti. Bu bağlamda Ortadoğu’daki her sorunun arkasında İran’ın bulunduğunu söyleyen Mattis, “İster Yemen, İster Beyrut, Irak, Suriye olsun sebebin daima İran olduğunu görüyorsunuz” dedi.
James Mattis sözlerini şöyle sürdürdü; “Bölgede yaşarsanız, hiç şüphesiz İran’ın eylemlerine tanık olursunuz. Bahreyn’de yaşarsanız ve polis patlayıcı bir madde ele geçirdiğinde, şüphesiz ki bu maddelerin İran’da geldiğine tanık olursunuz. Suudi Arabistan’da yaşarsanız, topraklarında İran füzelerinin parçalarını bulacaksınız. Kızıl Deniz’de uzaktan kontrol edilen patlayan tekneler bulacaksınız. Zira arkalarında İran’ın olduğunu göreceksiniz. Bu sebeple İsrail, kendisini koruma hakkında sahiptir. Onlar İran, Suriye ve Hizbullah güçlerinin saldırılarına uğrayan vatandaşlarının ölümünü beklemek zorunda değil”
ABD-Türkiye ilişkilerine de değinen Savunma Bakanı, Türkiye’nin sınırları içerisinde radikal ve aktif uygulamalarla karşılaşan tek NATO ülkesi olduğunu belirtti. Washington’un bazı ülkelere füze savunması ve terörle mücadele konusunda yardımcı olmasının yanı sıra, Ankara’ya yardım etmesinin de faydalı olduğunu kaydetti. Mattis ayrıca, “Hâlâ anlaşmazlık alanları üzerinde çalışıyoruz” dedi.
DEAŞ’ı en kısa süre içinde ortadan kaldırmanın tek yolunun Türkiye ile birlik olmaktan geçtiğini söyleyen Mattis, “Ancak Suriye sınırı boyunca meşru güvenlik endişeleri var. Washington bunları reddetmiyor. ABD’li ve Türk askeri komutanları, DEAŞ’ı ortadan kaldırmak için sürekli bir araya geliyor” ifadelerini kullandı.