Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Washington’un Riyad’a yaptırım uygulaması kendini bıçaklaması demektir | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suudi Arabistan’a yaptırım uygulanmasıyla ilgili Amerikan tezlerine cevap veren Suudi hükümetinin açıklamasını okudum. Ancak, Suudi Arabistan’ın karar alma çevrelerinde dolaşan bilgiler, açıklamadaki dilin ötesine geçiyor. Riyad’a yaptırım uygulanması ihtimaline karşı alınacak 30’dan fazla olası tedbir hakkında tartışmalar yapılıyor. Analizcilerin görüşleri, bu yaptırımların Suudi ekonomisinden önce Amerikan ekonomisi için felakete dönüşebileceğine ilişkin senaryolar barındıran bir birleriyle neredeyse aynı tezler içeriyor.

Eğer ABD, Suudi Arabistan’a yaptırım uygularsa dünyayı sarsan ekonomik bir felaketle karşı karşıya kalırız. Riyad, petrolün başkenti ve ona dokunmak, her şeyden önce hayati önem taşıyan petrol üretimine darbe vurmak anlamına gelir. Yani Suudi Arabistan’ın yedi buçuk milyon varil petrol üretememesi gibi bir durum ortaya çıkacaktır. ABD Başkanı Donald Trump’ın kızdığı 80 dolarlık varil fiyatının, 100 veya 200 dolara ya da iki katına sıçrayabileceğini kimse göz ardı etmemeli. Bununla birlikte petrolün varil fiyatı dolar yerine Çin para birimi ile belirlenebilir. Petrolün, bugün dolar tarafından ticareti yapılan en önemli emtia olduğu unutulmamalı.

Tüm bunlar Ortadoğu’yu ve özellikle de İslam alemini, Riyad’a Washington’dan daha yakın olabilecek olan İran’ın kollarına itecektir.

Bu durum yalnızca petrolle sınırlı değil. Riyad, ‘İslam dünyasındaki yeri ve coğrafi konumuyla, ABD ve Batı arasında bilgi ve yakın işbirliğinin öncüsüdür’ diyebiliriz. Üst düzey Batılı yetkililerin ifadeleriyle, milyonlarca Batılı’nın hayatının korunmasına katkıda bulunan Riyad’ın bu rolü belki de tarihe karışacak.
Suudi Arabistan’a Batı tarafından herhangi bir yaptırım uygulanması, Başkan Trump’ın da birkaç gün önce söylediği gibi Riyad’ı askeri ve diğer alanlardaki ihtiyaçlar için hazır alternatifler olan Rusya ve Çin’e yönelmeye itebilir. Bu yaptırımların etkilerini, Suriye, İsrail, Lübnan ve Irak’taki sıcak bölgelerde ve Suudi Arabistan’ın kuzeybatısındaki Tebuk’ta bir Rus askeri üssü olarak görülebileceği ihtimalini kimse görmezden gelmemeli.
Bir zamanlar iki düşman olan Hamas ve Hizbullah’ın iki dosta dönüştüğü bir dönemde, Rusya’ya bu kadar yaklaşmak, İran’la yakınlaşmaya, hatta belki de onunla uzlaşmaya yol açabilir.

Riyad’ın ABD’den silah satın almayı bırakması da garip olmayacaktır. Riyad, ABD’li şirketlerin en önemli müşterisidir. ABD silah satışlarının yüzde 10’unu Suudi Arabistan’a yapıyor. ABD’nin ürettiği silahların yüzde 85’i ABD ordusuna, geriye kalan yüzde 5’i ise diğer ülkelere satılıyor. Bununla birlikte Riyad’ın ABD hükümetindeki 800 milyar dolarlık varlıklarının ve yatırımlarının tasfiyesi de mümkün.

Diğer yandan ABD, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olan Suudi pazarından da mahrum kalacak.
Tüm bunlar, Suudi kaynaklarının karar alma aşamasında olunduğunu bildirdiği ve yaptırımların uygulanması halinde, Riyad’ın gözünü bile kırpmadan alacağı 30’dan fazla tedbirden sadece birkaç basit örnek.

Gerçek şu ki; Washinton’un Riyad’a yaptırım uygulaması, sadece Riyad’ı bıçakladığını zannederken kendi ekonomisini öldüreceği anlamına geliyor!