Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Yapay fırtına | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Düşman ve kindar çevrelerin, Suudi Arabistan’a karşı medyada yürüttükleri kampanyaların ve sürdürdükleri bu gürültünün hiçbir haklı yanı olamaz. Ülkeler, uluslararası örgütler, küresel televizyon kanalları ve gazeteler, Suudi Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkçı’nın ölümünden Suudi Arabistan’ı sorumlu tutmak ve onu karalamak için ortak bir şekilde hareket ediyor. Türkiye ve Suudi Arabistan tarafından yürütülen soruşturma, Suudi Arabistan’ın olayla hiçbir ilgisi olmadığını ortaya çıkarsa da bu karalama kampanyaları devam ediyor.

Dünyanın modern tarihinde; birçok gazeteci hatta devlet başkanı ve bakan suikasta uğramamış mıdır?

Lübnan’ı yeniden inşa eden eski Lübnan başbakanı Refik Hariri, tüm dünyanın gözü önünde öldürülmedi mi? Tüm dünya televizyon ekranlarından ve haber ajanslarından nasıl öldürüldüğünü takip etmedi mi? Katilleri bilinmesine rağmen Uluslararası Adalet Divanı ise hala sessizliğini korumuyor mu? Rahmetli Halil El-Vezir (Ebu Cihad) 15 Nisan 1988’de Tunus’da öldürülmedi mi? İsrail devleti, bu suikastın kendi istihbaratı tarafından gerçekleştirildiğini itiraf etmedi mi? İsrail istihbaratı, bu suikastı Ebu Cihad’ın eşinin ve çocuklarının gözü önünde gerçekleştirmedi mi? Bunun gibi birçok suikast gerçekleşirken adalet ve insan hakları kuruluşları neredeydi? Yine burada şunu sormalıyız: Tüm dünyayı kasıp kavuran ve dünya kamuoyunu kışkırtmak için kendisine büyük paralar harcanan bu fırtınanın arkasında hangi neden yatmaktadır? İnsan hakları örgütleri ve insan haklarını koruduklarını iddia eden ülkeler bundan önce neredeydi?

Suudi Arabistan, vatandaşı Cemal Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü gizlemeyip açıklayarak gerçeğin ortaya çıkmasında azimli ve iradeli bir tutum ortaya koymuştur. Buna ek olarak, Kral Selman bin Abdulaziz tarafından alınan hızlı kararlar, bu meselenin çözülmesinde önemli rol oynamıştır. Bu hızlı karar ve adımlar, Suudi Arabistan karşıtı kampanyayı yürütenlerde büyük bir şok etkisi yaratmıştır. Suudi Arabistan’ı hedef almak ve dünya kamuoyunu ona karşı kışkırtmak için bu olaydan yararlanmalarının önünü kesmiştir.

Suudi Arabistan, olayın en başından beri, ayrıntılarını ortaya çıkarmaya çalışarak, gerçeğe ulaşmak için yasaları ve adaleti harekete geçirerek doğru yolda ilerlediğini kanıtlamıştır. Gerçeğe ulaşmak ve en parlak şekliyle adaleti gerçekleştirmek için gerekli olan her adımı atmakta tereddüt etmemiştir. Bu adımları ile Suudi Arabistan, kendisini tuzağa düşürmek isteyenlerin planlarını suya düşürmüştür. Ardından Türkiye Cumuhurbaşkanı Erdoğan’dan da Suudi Arabistan’ın açıklamalarını doğrular nitelikte bir açıklama gelmesi Suudi Arabistan’ın düşmanlarına ikinci bir darbe indirmiştir.

Kurucusu Kral Abdulaziz El-Suud’tan bu yana Suudi Arabistan’ın iç ve ve dış siyaseti; açıklık, şeffaflık ve hiçbir şey gizlememe üzerine kuruludur. Bu politikada gizli saklı hiçbir şey yoktur. Bir kez bile bir komplonun arkasında yer aldığı olmamıştır. Çünkü o güvenli ülkedir. Bu şeffaf siyaseti sayesinde Suudi Arabistan, kendisini küçük düşürmek için fırsat kollayan sesleri susturmayı bilmiştir. Cemal Kaşıkçı olayında Suudi Arabistan gizli yöntemlere başvurmayan bir ülke olduğunu açıkça göstermiştir. Gizleyecek hiçbir şeyi olmadığı için ölümünden sadece iki hafta sonra Suudi Arabistan tüm gerçekleri dünyaya açıklamıştır. Olay ile ilgisi olanlar hakkında gerekli kararları almıştır ve haklarındaki soruşturma hala devam etmektedir. Kaşıkçı olayından yararlanmak isteyenlerin asıl amaçlarını en iyi şekilde açığa çıkaran sözler El-Arabiyye televizyonuna konuşan Mu’tasım Kaşıkçı’ya aittir: “Kötü amaçları için ülkemize saldıran elektronik sineklerin ve bozguncu borazanların asıl hedeflerinin ne olduğunu biliyoruz. Onlara susun çünkü çabalarınız ve arzularınız boşunadır diyoruz. Bu olayı siyasileştirmek isteyen taraflar ve kişiler, ailemizin ve kardeşimiz Cemal’in adını kendi pis gündemleri için kullanmak istiyorlar.”

Bazı ülkeler ve örgütler, Suudi Arabistan ile aralarındaki hesapları kapatmak için Cemal Kaşıkçı cinayetini ‘günah keçisi’ gibi kullanmak istiyorlar. Kaşıkçı’nın ortadan kaybolduğu daha ilk günden, bu tarafların sesi yükselmeye başladı. Ama Suudi Arabistan, Kaşıkçı’nın ortadan kaybolduğu ilk günden itibaren güçlü ve kesin tutum benimsedi. Soruşturma için hemen bir heyet gönderdi, Türk soruşturma ekibinin konsoloslukta arama yapmasına izin verdi. Aynı şekilde Reuters’ın konsolosluğa girmesine, içeride inceleme yapmasına ve her yeri aramasına da izin verdi. Tüm bunlar Suudi Arabistan’ın güçlü bir konumda olduğunu, olayın arkasında Suudi Arabistan’a düşman bir tarafın olduğunu kanıtlamaktadır. Buna rağmen Suudi Arabistan, bazı önemli Suudi Arabistanlı yetkililer hakkında soruşturma başlatmaktan kaçınmadı.

Arap ve İslam dünyasının önde gelen ülkesi olduğu için Suudi Arabistan hedef alınıyor. Suudi Arabistan’a dil uzatmak için bu girişimlerini sürdüreceklerini de biliyoruz. Ama Suudi Arabistan, buna benzer durumlar ile başa çıkmakta derin bir deneyime ve tecrübeye sahiptir. Kuşkusuz gerçekler bütünüyle ortaya çıkacak ve bu yapay fırtına da sönüp gidecektir.