Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Yemen savaşı ne zaman biter? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yemen’i, Humeyni adına vekaleten savaşan yerel Husi kuvvetlerinin istilasından korumak için, 2015 yılı ortalarından başlatılan Kararlılık Fırtınası operasyonunun başlangıcından itibaren, kah iyi niyetle, kah kötü niyetle, sorulan bir soru var; ne zaman bitecek bu savaş?

Başka sorular da soruluyor, bir tek Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri mi bu savaşın maliyetini ve yükünü karşılayacak? Bu savaş fazla uzamadı mı? Tünelin sonunda ışık var mı?

Soru sormak sakıncalı olmaz, doğal olanı da sormaktır. Aslında savaşı seven olur mu? Ama şunu da unutmamak lazım, “Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysaki o sizin için bir hayırdır” (Bakar Suresi, Ayet 216).

Suudi Arabistan Veliahtı ve Savunma Bakanı Prens Muhammet Bin Selman’ın perşembe günü Reuters’e yaptığı açıklamada Yemen savaşının süreceğini, Suudi Arabistan’ın Husilerin sınırımızda başka bir Hizbullah’a dönüşmesine izin vermeyeceğini söyledi. Başka bir Hizbullah’ın sınırlarımızda teşekkül etmeyeceğinden emin olana kadar devam edileceğini, çünkü Yemen’in Lübnan’a göre daha büyük bir tehlike arz ettiğini vurguladı.

Bu açıklama her şeyi anlatmaktadır. Suudi Arabistanlı bir vatandaş, bu ülkeyi seven bir kişi veya Arap ve uluslararası çıkarları önemseyen biri; Suudi Arabistan’ının Güney sınırları boyunca, stratejik önemi olan Bab’ül Mendep Boğazı ve Aden Körfezi’ndeki uluslararası nakliye rotaları üzerinde Humeyni İran’ının, Husileri, Hizbullah denilen kansere çevirmelerine göz yumabilir mi?

Yemen’deki savaşın bir tek bu hedefi olsaydı, bu savaşın politik, operasyonel, yasal ve ahlaki meşruiyeti için yeterli sebeptir. Zira, Humeyni’nin projesine karşı savaş, daha doğrusu, Humeyni’nin Yemen’deki kolu olan Abdülmelik El Husi’ye karşı savaş, sınır savaşı değil, beka (var olma) savaşıdır.

Bazı savaşlar vardır ki, bu savaşlara girmemek, sorumluluğu ve liderliği yitirerek ihmal etmek anlamına gelir. Gerçek ülke olmak, iradeli ve sağlam sinirlere sahip olmak anlamına gelir. Hem, savaşa girmenin devletlerin ve toplumların diğer tüm görevlerini ihmal etme anlamına geldiğini kim iddia edebilir ki?

Bir yönden savaşıp, diğer yönden de ülkeyi imar etmek ve kalkındırmak ta mümkündür. Örneğin, bu günlerde Suudi Arabistan ileriye dönük yatırım ve gelişim amaçlı oldukça vizyoner ve istisnai bir gelişme süreci olan dev Neom projesini başlatmıştır.

Asya kaplanlarından Güney Kore, elli yılı aşkın süredir Kuzey komşusuyla savaş veya savaşa yakın bir durumda yaşamaktadır. Fakat bu durum Güney Kore’nin ekonomi kulvarında hızlı adımlarla ilerlemesini engellememiştir. Bakınız, yarım yüz yılı aşkın bir savaş durumundan bahsediyoruz, iki yıllık Yemen savaşından değil.

Suudi Arabistan’ın büyük projelerinin emniyetinden başka, Kızıl Deniz’e kıyısı olan Mısır’ın emniyetinin sağlanması için de Husilerin hezimete uğraması ve Yemen sahillerinden atılması elzemdir.

Gelişme ve ilerlemeden bahis açılmışken, Prens Muhammed bin Salman’ın Reuters’e yaptığı açıklamasında Yemen ve Bab’ül Mendep’le ilgili bir cümleye dikkat çekmek isterim; “Orada bir şey olursa, dünya ticaretinin yüzde 10’u duracak.”

Sonuç olarak; Savaş yapılırken gelişim de gerçekleştirilebilir. Hem de aynı anda.