“Yemen’de limana çok yakın olmasına rağmen Hadide’deki ihtiyaç sahiplerine neden yardımlar ulaşmıyor? Tam aksine halkın açlık görüntüleri yayılmış durumda.” Bu konuyu gündeme getiren Yemenli araştırmacı Bera Şeyban, ‘Yemen’de çalışan ve daha büyük bir rol oynamaya çalışarak Hükûmetin rolünü üstlenebileceklerini düşünen BM kuruluşlarına, hükümet rolünü oynayamayacaklarını söyledik ve aylar geçti ve mesele belli oldu’ dedi.
Şeyban ve diğer siyasi yorumcular, BM’in ülkedeki fonksiyonunu sorguluyorlar. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer İryani’nin attığı bir twete göre, buraya bir milyar dolar insani yardım yapıldı. Ancak bu konuda araştırma yapan kişi, elde edilen miktarın çok az olduğunu görür.
Konuyla ilgili araştırmacı ve siyasi yorumcularla konuşan Şarku’l Avsat, BM İnsani Yardım Koordinatörlüğü bürosuna eylül ayının başında çeşitli sorular iletti. Ancak bu sorulara herhangi bir cevap verilmedi.
Diğer taraftan, Bahreynli siyasi yorumcu Abdullah Cüneyd, ‘siyasi kimliği olan örgütlerin çoğunun kuruluşu, soğuk savaşın başıdır. Bu nedenle onlar, uluslararası toplumla siyasi ilişkileri kurmak üzere görevlendirilmişlerdir’ dedi.
Cüneyd, örgütler tarafından meşru Yemen hükümetine yapılan baskının, Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’deki çabalarını hedeflediğini söyledi. Amerika ve İngiltere’deki sivil toplum örgütleri ve bazı önemli şahsiyetler, BAE ve Suudi Arabistan’ın Yemen’de insanları tutukladığı ve işkence yaptığına dair iddialarda bulunuyorlar.
Yemenli Necip Gulab konuyla ilgili yorumunda şöyle söyledi: “Hukuk ve insani yardım alanında çalışan uluslararası kurumlar, görünüşte insani standartlara öncelik veriyorlar. Bu propaganda, örgütlerin büyük çatışmalarda rolünü ve kuruluşların kendi çıkarlarını öncelediklerini, ayrıca bürokratik bir yapıya dönüştüklerini gizliyor. Bazıları uluslararası çalışan kuruluşlar bir lobiye dönüştüler. Yine zayıf rekabet mekanizmaları ile görevlendirmeye açık, hukuku çiğneyip geçebilecek çıkar ağları oldular. Bu durum bazı alanlarda uluslararası hukuk ve insani yardım kuruluşlarının, en kötümserlerin bile tahayyül edemeyeceği şekilde soygun yapmada kullanıldığını göstermektedir.”
Gulab şöyle devam etti: “ Bu örgütler, halkların güvenliği ve barış karşıtlığı yürüten ve uluslararası sistemde etki yaratan devlet politikalarını tamamlayan unsurları gibiler. Böylelikle hukuk, çatışmaları yöneten felsefi sloganlara dönüştü. Bu örgütlerin kendilerini kuran siyasi otorite ve güçlülerin çıkarlarını gözeterek çifte standart uyguladıklarını görürüz. Bu yapılanmalar, çalışmalarını sürdürmek için trajedilere ihtiyaç duyarlar. Bu büyük sıkıntılar fitnecileri ülkede suç işlemek için trajediyi isteyen Husiler gibi yapılanmalarla mafya gibi çalışmaya sevk eder. Husilere ait örgütlenmelerin hazırladığı raporlar tarafgirliği arttırırken, özellikle insani yardımlar Husi milislerinin savaş finansmanına dönüştü.
Gulab konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Bu konunun giderek etkisini arttırması iki tarafa yarıyor: Birisi Husilere, diğeri de yolsuzlukların kendilerini bitirdiği yardım örgütlerine… Savaşın yaralarını sarma niyetiyle yapılan önemli anlaşmalara rağmen, sorun bir türlü çözülemiyor. Ancak bu anlaşmalar Husileri besleyen kara deliklerde kayboluyor. Bu nedenle BM’nin bazı yardım kuruluşlarının karanlık yönünü ortaya çıkarmak için soruşturma başlatması gerekir.”
Öte yandan Gulab, UNESCO gibi yapılanmaların, sadece Yemen’de devam eden çatışmalarda, Husilere ait Ensarullah örgütündeki çocuk askerler ve kolera hastalığıyla mücadele gibi konulara ilgilenmesinin, uluslararası örgütlerin yukarıda bahsedilen dönüşümlerini ispat etmekte olduğunu söylüyor. Ancak görülen o ki, konuları siyasileştirerek aktaran Yemenli kaynaklara rağmen bazı örgütler, sorunu görmüş olacaklar ki Dünya Sağlık Örgütü ( WHO), Kral Selman’ın yardım merkezliyle direkt bağlantı kurarak, Kolera salgını ve yardım konularında birlikte çalışmak üzere iletişim kurdular.