Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Yemen’deki otorite boşluğu Husiler’in siyasal ihanet alanını genişletiyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, 74 dakika süren konuşmasında durumun “Bıçak Sırtı”nda olduğunu ve bu süreçte siyasi ortaklarının kendilerine şantaj yaptığını iddia etti.

Analistler göre, Abdülmelik el-Husi ve Ali Abdullah Salih’in arasındaki ittifak çatlıyor. Analistler darbenin başladığı zamanki durumun değiştiğini ve bu ittifakın son bulabileceğini belirtiyorlar.

Diğer yandan BM’nin Yemen Özel Elçisi İsmail Vild Şeyh Ahmed tarafından BM Güvenlik Konseyi’nde verilen brifingde darbecilerin Hudeyde Limanı’ndaki ikmallerinin engellediğini belirtti. Konuşmasında Husiler ve Salih güçleri eleştirildi. Limanın üçüncü bir tarafın kontrolüne verilmesi önerildi. Konuşmada krizden Husilerin ve Salih güçlerinin sorumlu olduğu vurgulandı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Yemen’in İngiltere Büyükelçisi Doktor Yasin Said Numan ise Abdulmelik el-Husi’nin konuşmasını, “Ülkenin içinde bulunduğu duruma ve müttefiği Salih’e karşı bu konuşmayı yaptığı açık. Husi, gerçekleri göremeyip ve umutsuzca şikayet eden bir adam” ifadeleriyle değerlendirdi.

Abdulmelik el-Husi konuşmasında kontrol ettiği bölgelerdeki yönetim hatalarını kabul ederek ittifak ortağı hakkında ‘siyasi aldatma’ ifadesini kullandı.
El-Husi özellikle Yemen’in maaşların ödenememesi ve yolsuzluk iddiaları yüzünden üzüldüğünü belirtti.

Bazıları diyor ki: “Ey Ensarullah! Maaşlar nerede ve yolsuzluk nerede?! Peki sen nerdesin?!, Siz nerdesiniz (Salih başkanlığındaki) Genel Halk Kongresi Partisi neredesiniz?”

Bu yönetimde senden başka herkes mevcut, senden başka çoğunluk daima burada. Aksine mesele çok açık. Siyasal şantajın uygulanamadığı bir aşamadayız. Ve yaşadığımız büyük problemlerle uğraşmaktan aciz değiliz.”

Husi, Salih’in partisini şu sözlerle suçlamaya devam etti, “İç savaşlardaki geçmiş dönemlerde bazıları saldırılar sırasında kullanılan gerekçeleri kullanırlardı. Salih bugün onunla meşgul oluyor. İç savaşlar sırasında ve iç sorunların yaşandığı günlerde ortaya çıkardığı sloganları uyandırmak hiç kimseye birşey kazandırmaz.”

Gözlemciler 2011 yılına kadar Abdullah Salih yönetimi ile Husiler arasında 6 kez iç savaş çıktığını ve bugünkü ittifaklarının bozulması halinde benzeri bir çatışma ihtimalinin olduğuna dikkati çekiyor.

Darbeci lider Abdülmelik el-Husi konuşması sırasında Darbe hükümetinin kuruluş aşamasında yolsuzluk, yargı ve otorite boşluğu olduğunu itiraf etti.

Yolsuzluk yapanların yargı önünde hesap vermesi gerektiğini ifade eden Husi, “yolsuzluk yapan bir Husi de olsa hesap vermeli” dedi. Husi, aynı durumun Genel Halk Kongresi Partisi için de geçerli olduğunu hatırlattı.

Yemenli bir siyasi analist olan Necib Gulab, Husi, konuşmanın dört ana eksen üzerinde yoğunlaştırdığını söyledi:

Husi, konuşmasının tamamında Genel Halk Kongresi Partisi’ne yönelik doğrudan veya dolaylı tehdit içeriyor. Husi, kontrol ettiği bölgelerdeki yoksulluk, yönetim zaafiyetleri ve yolsuzluklara karşı kendilerine yapılabilecek yeni bir darbe korkusunu yansıtıyor. Husi konuşmasında Genel Halk Kongresi’ni hedef almasına karşın açıkça çatışabileceklerini de ima ediyor.

Konuşmasının ikinci boyutunda yolsuzluğa bulaşan Husileri aklamaya çalışıyor. Oysa Husiler ele geçirdikleri yerlerde parallel devlet yapılanmaları oluşturdular ve Husi bu yapılanmaları gizleyerek işlenen yolsuzlukları da siyasi ortağına yüklemeye çalışıyor.

Konuşmanın üçüncü boyutunda Husiler sonuçta askeri bir yapılanma. Bu yüzden Salih yanlılarıyla geçmişte yaşadıkları gibi iç çatışmayı istiyorlar. Salih yanlıları ise onlara karşı psikolojik savaş yürütüyor.

Konuşmanın dördüncü boyutu ise Husi’nin halk tabanındaki karşılığı Salih yanlılarına göre daha zayıf. Bu yüzden de taraflar arasında gerilim artıyor.

Husi, yalnızca ortaklarını veya koalisyon ülkelerini eleştirmekle kalmadı. Yemen’in İngiltere Büyükelçisi İsmail Vild Şeyh Ahmed’in brifingini de eleştirdi.

Siyasi analist Necib Gulab, “Husi’nin konuşmasının darbeci taraflar arasındaki artan iç çatışmanın ve siyasi, sözlü ve meydanda çatışmaya girmeye başlamanın net bir göstergesidir” yorumunda bulundu.