Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Yeni Irak Hükümetine en büyük tehdit ABD-İran çatışması olacak | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bağdad: Şarku’l Avsat

Irak’ta Cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen Adil Abdulmehdi, eski devlet başkanı Haydar İbadi ile istişarelere başladı. Siyasi gözlemciler ABD-İran ihtilafını, Irak’ta başa çıkılması gereken en büyük sorun olduğu görüşündeler.

Dün Irak hükümetinden yapılan açıklamada, İbadi ile Abdulmehdi arasında hükümet kurmayla ilgili istişarelerin başladığı ifade edilerek bütün alanlarda ortak çabanın önemi vurgulandı. Vatandaşların her türlü hizmetinin karşılanmaya çalışılacağı da vurgulanan diğer konular arasındaydı.

Abdulmehdi’nin karşı karşıya bulunduğu siyasi, güvenlik ve ekonomik zorluklar, İbadi’nin karşılaştığı zorluklardan biraz farklı: İbadi, 2014 yılında, selefi Nuri el-Maliki’den DEAŞ tarafından topraklarının üçte zarara uğramış bir ülke devralmıştı. Neredeyse her gün yaşanan bombalama olayları sivilleri de etkiliyor, yolsuzluk, petrol fiyatlarında düşüş ve ciddi ekonomik kriz had safhada yaşanıyordu.

Ülke, hala keskin siyasi ve toplumsal bölünmeler yaşıyor. Bu bağlamda Abdulmehdi’nin karşılaştığı zorluklar, İbadi’nin karşılaştıklarından daha az olmayacak. Bununla birlikte gözlemciler, Abdulmehdi’nin Irak’taki blokların çoğunluğundan aldığı desteğin ekonomi ve siyasette göreceli bazı iyileşmeleri sağlayabileceğini düşünüyorlar.

Belki de yeni kurulacak hükümetin karşılaşacağı zorlukları en iyi bilen kişi şu anda hükümeti kurmakla görevli Abdulmehdi idi. O, Mayıs ayında yazdığı uzun makalede görevi kabul etmeyle ilgili mazaret bildirmişti.

Abdulmehdi yazdığı bu makalede görevi kabul ederse başarılı olamayacağı 8 maddeden bahsetti. Bunlardan biri özellikle tarım, sanayi ve hizmet alanlarında rant ekonomisinden gerçek ekonomiye geçmek istediğinde karşısına çıkacak rantçı bürokrasi.

Halkın çıkarlarına uygun olarak petrol bağımlılığını azaltılıp, yolsuzluk ve işsizlikle mücadele edildiğinde bundan zarar görecek bazı kesimler var. Müstebit merkezi güçler, merkezi federal sistemi güçlendirmek için çalışacaklar ve yolsuzlukları sistemden değil bireylerden kaynaklanan bir sorun olarak yansıtacaklar.

Abdulmehdi ikinci olarak da şunları yazdı: “Particilikten ve egoizmden uzak olarak bakanlık ve silahlı kuvvetler gibi organlara hukuk çerçevesinde hakim olmak istediğimde sözü edilen güçlerle çelişeceğim. Yine vekaletle görevlendirme sistemini değiştirmek isteyip kaçakçılıkla mücadele ettiğimde de. Yargı konusunu da anlatsak söz uzar gider.”

Makalede yasama, yürütme ve yargı organlarının bağımsızlığını sağlayıp birbirlerine müdahalesinin engellenmesi halinde de meclisteki bloglarla da ayrılığa düşeceğini yazdı.

Kufe Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü İyad el-Anbar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Abdulmehdi’nin önüne çıkacak en önemli zorluğun, vatandaşların hükümetin sorunları çözeceğine dair güvenlerinin yeniden sağlanması olduğunu söyledi. Zira Basra olayları, hükümet ile halk arasındaki güvenin kaybolduğunu açıkça gösteriyor. Anbar, devlete paralel güç ve cemaatlere sınır konmasının da başa çıkılması zor olan konulardan biri olduğunu vurguladı.

Dış siyasetle ilgili karşılaşacağı zorluklardan en önemlisi ise İran ve Amerika’nın isteklerinin çatışması olacak. Amerika, yeni hükümetin Irak’ta İran’ın nüfuzuna sınır koyacağına güveniyor. Aynı zamanda İran’ın kolu olan silahlı güçlere de karşı konulmasını bekliyor. Abdulmehdi’nin Irak’ı, Amerika-İran çatışmasından uzaklaştırması da isteniyor.

Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdür Vasık el- Haşimi de Anbar’la aynı görüşü paylaşarak şöyle dedi: “ Abdulmehdi’yi bekleyen en büyük sorun, ülkedeki Amerikan-İran çatışmasıdır. Bunun önü alınmazsa Irak bu çatışmanın ana merkezi olacaktır.”

Haşimi, yeni başbakanın iç siyasette karşılaşacağı zorlukları ise şu şekilde sıraladı:

“Yolsuzlukla mücadele, terörün geri dönme ihtimali, Mesud Barzani’nin seçimlerle ilgili açıklamalarından sonra Erbil idaresiyle yaşanan sıkıntılar. Abdulmehdi deneyiminin İbadi’nin deneyiminden çok farklı olmayacağı görüşü hakim. Çünkü her ikisi de siyasal uzlaşma kapısından girdiler. Bu durum, konumlarını zayıflatıyor. Siyasi bloklara daha fazla iltifat edip onlara daha fazla mevki vermek zorunda kalıyorlar.”