Irak, büyük ve etkili bir devlet. Irak, İran’ın arzusu ve ABD’nin hedefidir. Fakat daha önemlisi Irak Iraklılarındır. Tüm oluşum ve gruplarıyla halkının çıkarlarını korumalıdır.
Halkın en önemli çıkarlarından birisi, Irak ve halkını savaşlara, ülkenin güvenliğini ve kaynaklarını şu veya bu komşunun yararına olacak şekilde rehin alınmasına karşı korumaktır.
Bugün Irak’ta yeni bir parlamento, yeni bir başbakan ve yeni bir cumhurbaşkanı mevcut. Yeni cumhurbaşkanı, seçkin Iraklı-Kürt politikacı Berhem Salih’tir. Öyle ki ilk yurtdışı gezilerini İran, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerine yaptı.
Bugün Irak, ABD’nin uluslararası ekonomik ve siyasi yaptırımlarının Tahran rejimini köşeye sıkıştırmasının ardından zararlı komşu İran’ın tarafına mı meylediyor?
İran’ın Irak içerisindeki siyasi yatırımının hacmini ve derinliğini bildiğimizden dolayı bunu söylüyoruz. Bu yatırım, Irak’taki İran’a bağlı çeteler tarafından desteklenmektedir. Hatta bu çetelerin parlamentoda Lübnan-İran partisi “Hizbullah” tarzında siyasi temsilcileri bulunmaktadır. Bu arada Lübnan Hizbullah’ı, siyasi tahribat alanındaki tecrübesini buradaki temsilcisi Muhammed Kevserani vasıtasıyla Irak’a ihraç etti.
Hamad bin Halife ve İhvan’ın yönetimindeki Katar; omurgasını İran ve Türkiye’nin oluşturduğu zararlı bir ittifaka üye olmasından dolayı bu ittifak aracılığıyla Irak sahasına girmeye çalışıyor.
Irak içerisinde dolaşan haberlere göre Katar, bugün Irak’ı ortak siyasi ve ekonomik çıkarlara dayanan Katar, İran, Suriye ve Türkiye’nin yer aldığı beşli koalisyona katılması yönünde Iraklı yöneticileri teşvik ediyor.
Bu haber –ki mevcut Katar yöneticilerinin izledikleri politikalarda bu, garip bir durum değildir- 1990’dan bugüne korku içerisinde yaşayan Irak’ın kaynaklarını ve güvenliğini korumaya çağıran ulusal Irak kuvvetlerinin güçlendirilmesinin önemli olduğunu göstermektedir. Ayrıca Irak, içeriye yönelip kalkınmaya ve kamu hizmetlerini(su, elektrik, sağlık, eğitim vb.) iyileştirmeye yoğunlaşmalı ve İran’ın zararlı politikalarından ve Katarihvanizm’in tuzaklarından uzak durmalıdır.
Sünni siyasi güçlerin çoğunu içinde barındıran Ulusal Eksen İttifakı’nın Irak’ın beşli koalisyona katılmasına karşı çıkması, söz konusu haberin doğruluğunu artırmaktadır.
Her halükarda Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in Riyad ziyareti ve Kral Selman’la görüşmesi iyiye işarettir. Bu ziyaret, Irak’ın Suudi Arabistan’la siyasi mutabakatına işarettir demiyoruz. Aksine bu ziyaret, Irak ve Irak halkının çıkarlarının İran, Türkiye ve hatta Suudi Arabistan’ın kaygılarından önce geldiğini göstermektedir. Irak, kalkınmaya ve istikrara yoğunlaştığı sürece aslında Suudi Arabistan’ın başka bir kaygısı olmayacaktır. Irak’ta maddi ve manevi ağır bedeller ödeyen ABD, düşman eksenine bağlı bir ataşeliğe dönüşmeyi kabul edecek mi?
Iraklı akillere, Irak’ın bilinçli halkına ve Irak’ın çıkarını gözeten herkese yatırım yapılmalıdır.