Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Irak Gönüllü Halk Güçleri Yönetim Kurulu Başkanı Faleh El-Feyyaz başbakanlık için adaylığını resmen açıkladı. Söz konusu duyuru Zafer Koalisyonu’ndaki müttefiki Başbakan Haydar İbadi’nin Feyyaz’ın görevlerine son vermesinin ardından geldi.
İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu’ndan bir dizi lider tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Zafer Koalisyonu liderleri olarak vatandaşların isteklerini karşılayacak bir hükümet programı sunacağına inandığımız ve ulusal çapta geniş kabul gören Faleh el-Feyyaz’ı başbakan adayı olarak ilan ediyoruz. Feyyaz’ı aday göstermemiz, bir sonraki hükümetin iyi bir yaşamdan mahrum bırakılmış halkımızın isteklerine ve ıstırabına cevap verebilmesi ve yolsuzluktan uzak bir atmosfer oluşturabilmesinin gerekliliğine duyduğumuz inançtan kaynaklanıyor. Zafer Koalisyonu’nun projesi, mezhep merkezli standartları hesaba katmayan ve kota mekanizmalarına dayanmayan bir siyasi ortamın oluşmasına katkıda bulunmaktır. Projemiz, herkesin dayanışma içinde ulusal sorumluluk sahibi olduğu etkin ortaklık ilkesini benimsemektedir.”
İbadi’ye yakınlığı ile bilinen Iraklı siyaset uzmanı Adnan es-Sirac, Feyyaz’ın tüm görevlerinden azledilmesine yönelik tepkiler hakkında Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:
“Azledilme meselesi kendi içinde birçok çağrışımı barındırıyor. Çünkü hükümetin kurulması ve en büyük bloğun oluşturulması açısından çok önemli bir zamana denk geldi. Feyyaz siyasi eylemde bulunduğu sürece siyasi arenada bu tür şeylerin olması doğaldır. Güvenlik görevleri ile politik faaliyetler arasındaki birliktelik Irak anayasasına aykırıdır. İbadi’nin bu eylemi, söz konusu duruma bir son vermek istediği anlamına geliyor ki bu da kendisinin yetkileri arasındadır. Dolayısıyla sorun kişisel değil, devletin yaklaşımının bir parçasıdır.”
Sirac, İbadi’nin bu kararının Zafer Koalisyonu’nun dağılmasına sebep olup olmayacağı hakkında ise şu değerlendirmede bulundu:
“Bütün göstergeler Koalisyon’un birbirine kenetlendiğine işaret ediyor. Feyyaz ile birlikte Koalisyon’dan ayrılacak önemli liderlerin sayısı, işaret edildiğinin aksine 3’ü geçmez. En büyük blok ve onun tescil edilmesi kavramları birbirine karıştırılıyor. Zafer bloğunun şu anda tescil edilmiş 43 milletvekili var. Diğer bloklar da benzer. Bu, söz konusu tarafın ya da diğer blokların çıkışının geçerliliği olmadığı anlamına geliyor. Milletvekillerinin bir bloktan diğerine geçiş süreci, parlamentoda ve blokların tescil edilmesinden sonra geçekleşir, öncesinde değil.”
Eski milletvekillerinden Wael Abdul Latif, İbadi’nin Feyyaz’ı Gönüllü Halk Güçleri Yönetim Kurulu Başkanlığından ve Ulusal Güvenlik Danışmanlığından azletme kararını, Feyyaz’ın Hukuk Devleti – el-Fetih koalisyonuna katılmasına karşılık olarak verdiğini söyledi.
Wael Abdul Latif sözlerini şöyle sürdürdü:
“Azletme kararının yasal açıdan bazı şartları taşıması gerekir. Atama, Bakanlar Kurulu Divanı tarafından yapılır ve parlamentoda oylanmaz. Dolayısıyla karar Bakanlar Kurulu Divanı’nın elindedir. Kararın yasallığına rağmen İbadi’nin Feyyaz’ı azletme sebebinin onun Zafer Koalisyonu’ndan ayrılarak Hukuk Devleti Koalisyonu’na katılmasından kaynakladığını düşünüyorum. Feyyaz’ın bloktan ayrılma kararı ve sonrasında İbadi’nin Feyyaz’ı azletmesi ile birlikte Zafer Koalisyonu’ndaki diğer blokların da bu kararı benimseyip ayrılmaları muhtemeldir.”
Hadi el-Amiri’nin liderliğini yaptığı Fetih Koalisyonu, Feyyaz’ın görevinden azledilmesi kararını reddettikleri açıklamasında bulundu. Söz konusu kararı Irak Gönüllü Halk Güçleri’nin ve güvenlik hizmetlerini siyasi çatışmalara dahil eden tehlikeli bir hareket ve şahsi hesapların görülmesi olarak değerlendirdi.
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
“Bu kararlar anayasaya aykırıdır. Feyyaz’ın sorumlulukları bakanlık derecesindedir. Söz konusu makamlar, Savunma Bakanlığı ve içişleri gibi siyasidir.”
İran baskısını sürdürüyor
ABD Elçisi Brett McGurk’un bir sonraki hükümetin oluşumuna ilişkin görüşleri bir araya getirme çerçevesinde çeşitli Iraklı partilerle temaslarını ve görüşmelerini sürdürdüğü bir zamanda, en büyük bloğu oluşturmaya yönelik ABD ve İran baskıları devam ediyor. Ayrıca, Irak kaynaklarının Lübnan Hizbullah’ı liderlerinin Sünni ve Kürt taifeleriyle yeniden bir araya gelme bahanesi altında Şii Evi’ni yeniden birleştirmeyi hedefleyen Kasım Süleymani’nin faaliyetlerine katıldığına yönelik görüş beyan ediyor. General Kasım Süleymani’nin faaliyetlerini alışılageldiği üzere gizlilik içinde yürüttüğü belirtiliyor.
Şarku’l Avsat’ın Iraklı bir kaynaktan edindiği bilgilere göre İranlı-Lübnanlı Şii liderlerin görüşmeleri, Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu ile Sadr Hareketi lideri Mukteda el-Sadr tarafından desteklenen Sairun Koalisyonu’nun kurulacak hükümete katılmaları için bir araya gelmeleri konusuna odaklandı.
Fetih Koalisyonu’nun karşı karşıya kaldığı düğüm, Sadr ile ittifak kuran İbadi’nin başbakanlık için birden fazla adayı kabul etmemesi olarak belirtiliyor. Başta Sadr olmak üzere Sairun bloğunun düğümü ise Hukuk Devleti Koalisyonu ile -özellikle de Maliki- bir araya gelmemesi. Ancak ne Fetih Koalisyonu Maliki’yi dışarıda bırakabiliyor ne de Sairun bloğu İbadi’yi. Sarf edilen bütün çabalara rağmen iki taraf arasında henüz kabul edilebilir bir yaklaşım oluşmuş değil.