Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Dini partiler… Zaman meselesi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Şiddetli tartışmaya sunulan fikirlerden biri, şekilsel olarak değişkenlik gösterse de Siyasal İslam düşüncesinin tek olduğudur. Fakat bu düşüncenin ilk hipotezleri, Siyasal İslam’a toptan ve ayrıntılı bir şekilde zarar veren, onu utanç ve sıkıntıya düşüren radikal fikirler ortaya çıkmadan önce daha güçlüydü. Belki de suçlamaların en tehlikelisi, terör ve şiddetin; belirli kavramları düzenleyerek ve İslam’dan uzak bağlamlarda kullanarak, dini ve fikri olarak kurulması sorumluluğunu üstlendiğine dair olanıdır.

Bizler, bugün İslami referanslara sahip, yönetime ya da muhalefete katılan partilerle karşı karşıyayız. Buna karşılık Müslüman halkların büyük bir sorunu ve gerçek bir ikilemi olarak radikal örgütlerle karşımıza çıkmakta. Tüm devletlerimizin (Arap devletlerinin) DEAŞ terör örgütünün etkisini kaybetmesinden yararlanarak bu partilere kesin olarak son vermek için birleşmesi gerekmekte.

O halde, bu radikal ve sert partiler, bedeli ne olursa olsun kökünün kazınması gereken bir sorundur. Çünkü söz konusu partilerin varlığı, kültürel, ekonomik açıdan ve gelişim bakımından tehlikeli bir kaos oluşturmakta.

Fakat, ‘Siyasal İslam zaman meselesidir’ diyerek neyi kastediyoruz?

İslami olarak nitelenen partilerin siyasete girerek, siyasi arena ve ortaya çıktıkları topluma uyum sağlayamayarak kendilerini açmaza sokmalarını kastediyoruz. Bir başka deyişle İslami siyasi partilerin kabul etmediği uyum. Adaptasyon gerçekten ya da sahte bir şekilde sağlandı. Adaptasyonun sağlanması yeterli, çünkü bazı düşüncelerden ve aşırılıklarından arınılması anlamına gelmekte. Bu da kendi içerisinde büyük bir nitel dönüşümdür. Çünkü, Siyasal İslam düşüncesi kapsamlı ve bütüncüldür. Bir kısmı aşıldığı takdirde veya onunla çelişen bir şeyin ortaklığı kabul edildiğinde tüm fikri düzen dağılır.

Bu açıdan uyarlama, Siyasal İslam’ın referansları ve sert düşüncelerinin bir yansıması haline gelir. Referanslara ihanet eder ve buna, adaptasyon gibi ikna edici isimler edinir.

Zihinlerimizde şu önemli veriye yer vermeliyiz; çağdaş ve modern dünya, dini partilere yer vermeyen bir şekilde oluşuyor. Sivil devlet kimliğinden başlayarak, toplumlar rasyonel hale geliyor. Vatandaşlık değeri gibi yeni değerler yaygınlaşmakta, halklar demokrasiye ve tüm insanlar arasında eşitliğe bağlı hale gelmekte.

Medeniyet, vatandaşlık, eşitlik ve demokrasi cazip değerlerdir. Şayet bu değerleri benimseme yolunda devam edersek ve ciddiyetle, gerçekten inanarak uygularsak bu, dini partilerin ortaya çıkmasına ve onlara katılıma engel olacaktır.

Öte yandan, bugün gerek yönetimde gerekse de muhalefette aktif durumda olan dini partiler iç ve dış şartlara bağlılar ve esneklik, olumlu tutum takınma ve adaptasyon sağlamaktan başka çareleri yok. Adaptasyon artık varlıklarının ve devamlılığının kaynağı haline geldi.

Fakat görünüşe bakılırsa, adaptasyon ve bunun arttırılması gelecekte dini partilerin yok olma nedeni olacaktır. Bu geleceğin ya da ötesinin yakınlığını belirleyecek olan şey, toplumlarımızdaki modernleşme deneyimi ve maddi modernizmin Arap-İslam kültür sermayesinin dinamizmini ne derecede etkilediğidir. Materyalistik bir modernleşme aynı zamanda, onu ortaya atanların ilk kültürünü ve modernizmdeki maddi ve manevi diyalektiği de taşımakta. Bu da yapısal bir meseledir.

Demokrasinin tüm aktif tarafları kabul ettiği, var olma ve katılma hakkı tanıdığı doğrudur. Ülkelerimizdeki demokrasi oyunundan dini partiler kazançlı çıktılar. Öyle ki, işin sonunda bazı solcular ve laikler, İslamcıları yönetime getiren demokrasiyi eleştirdiler. Fakat bu düşüncenin aceleci olduğunu düşünüyorum. Demokrasinin beslendiği, yaşadığı, büyüdüğü ve yaşlandığı fikirlere bakmamakta.

Demokrasi, yönetimi halkın çoğunluğunun seçtiğine bırakan, oy sandıkları oluşturan, herkesi kabul etmekte. Fakat demokrasi deneyimi, gerçek bir uygarlık ve vatandaşlıkla güçlenir. Bu iki değer dini partileri, önce siyasi arenadan sonra da toplumun tamamından kademeli olarak çıkarır. Çünkü uygar devlet, herkesin çıkarını gözetir ve tüm ırklar ve dinler için eşitliği garanti eder. Bundan sonra dini partilere ihtiyaç kalmaz. Dini referansların özel okumasına dayanan dini siyasi projelerin de bir değeri kalmaz.

Bir başka deyişle, halklarımızdan büyük grupların dini partilere yönelişleri, üzerinde düşünmememiz ve rasyonel davranmamız gereken önemli meselelerden biridir. Bu yöneliş, doğru seçimler üzerine kurulmuş doğal bir fiil değil, bir tepkidir. Toplumumuzdaki büyük grupların dini partilerle karşılığa dayalı fakat karşılığın garantisi olmayan bir ilişkisi bulunmakta. Yani dini partilerin toplumumuzdaki işlevi sona erene kadar karşılık ihtiyacının karşılanması yeterlidir.

Çözüm ancak uygarlık ve demokrasi ile sağlanacak.

Halklarımızın devlet kurumuna olan güveni ancak bu şekilde güçlenecek. Böylece, demokrasinin var olma hakkını güvence altına aldığı dini partiler, zorunlu olarak medeni kanunları ve vatandaşlık kültürünü güçlendiren her şeyi onaylayarak uyum sağlayacaktır.

Kısmi ve kapsamlı adaptasyon; yumuşak, ılımlı dini partiler ortaya çıkaracaktır. Yani, dinle ilgisi olmayan partilerle karşı karşıya kalacağız. Anlattığımız şeylere kanıtımıza örnek; Nahda Hareketi’nin din ve dava olarak ayrılmasıdır. Siyasi ilerleme ve medeni liyakat, hareketin temelde üzerine kurulduğu dava boyutunu vuracak. Nahda, akıllı bir proaktif harekettir. Fakat burada cevaplanması gereken başka sorular var!